Sevcan mutfak masasının iki yanındaki sandalyelerden kapıya yakın olanına oturdu, uzanıp Suna'nın elini tuttu.

"Düşürme yüzünü" dedi gülümseyerek, "Hani, neler yaptın? Var mı yardım edilecek bir şey?"

Suna yemekleri sayarken Bahar suyunu uzattı Sevcan'a, kadın ilacını içtiği sırada arkadaşını dinledi ilgiyle. Bardağı Bahar'a geri uzatırken gülümsedi.

"Sağol kızım" dedi şefkatle, ardından Suna'ya döndü, "Sen bizi bu akşam mide fesadından hastanelik edeceksin anlaşılan, ne kadar çok şey yapmışsın"

"Allah korusun" dedi Suna, "Ne yaptım ki canım, güzel güzel yeriz işte, ne olacak"

Bahar iki kadının konuşmasını dinlerken gözü raftaki meyve desenli saate takıldı. Ortaokulda, okula giderken sürekli önünden geçtiği bir kırtasiyeden, harçlıklarını biriktirerek almıştı bu saati, o zamandan beri de mutfak rafında dururdu. Sabahları okula gitmeden önce kahvaltı yaparken gözü hep onda olurdu. Okuldan gelip yemek yerken de. O saatin tik tak sesleri onun için ev demekti, bunu bir süredir unutmuştu Bahar. Saat yine tik tak ediyordu, saniyeler koşuyor, dakikalar ağır ağır hedefe ilerliyordu lakin beklediği hala gelmemişti.

"Anne, Esma ablayı çağırmıştık, değil mi?"

"Tabi çağırdık kızım, gelir birazdan. Arkadaşların da gelmedi."

"Bindikleri otobüs arıza yapmış, yolu uzatmışlar. Haber verdiler, gecikecekler biraz."

"Tamam" dedi Bahar. Onur'u annesine soracak değildi, ona kendisi mesaj atmıştı, o da gelirim demişti fakat bir aksilik olup da gelemeyeceğini söylemesinden korkup şimdi mesaj atıp soramıyordu, neredesin diye. Ya gelmezse? diye geçirdi içinden. Neden gelmesin ki? diyerek kendini rahatlatmaya çalıştı ardından. Trafik yoğundu belki ya da işten geç çıkması gerekmişti. Ama öyle olsa haber verirdi, diye düşündü elinde olmadan. Genç kadın bunları düşünürken kapı çaldı.

İçeride sofraya yardım ettikten sonra bir sandalyeye emaneten oturmuş sohbeti dinleyen Bora kalkıp kapıya doğru gidecekken Gamze engelledi onu, fısıldadı.

"Dur sen! Bahar açar"

"Bahar mutfaktan gelene kadar kapıdaki ağaç olur" dedi Bora.

"Olmaz, olmaz. Otur sen" dedi Gamze bu kez gülümseyerek. Göz kırptı genç adama. Genç adam bu göz kırpmayla anladı kardeşinin derdini. Çağırdıkları aile dostlarının arasında gelmeyen bir Fidan abla vardı bir de Esma ile Onur. Fidan ablanın eşi rahatsızlanmış, o sabah gelemeyeceğini haber vermişti zaten. Arkadaşlarının gelip gelmeyeceğinden de emin değildi. Öyleyse Bahar, Onur'u bekliyor olmalıydı. Kardeşinin mutfaktan son hızla kapıya doğru koştuğunu, hatta neredeyse uçtuğunu fark edince gözlerini devirdi Bora.

"E iyi de ne diye ayrıldı o zaman çocuktan?" diye sordu Gamze'ye.

Gamze hafifçe vurdu sözlüsünün koluna.

"Abiler her şeyi bilmese de olur" dedi sırıtarak.

"Ha yengeler bilsin yani!" dedi Bora hafif bir kıskançlıkla.

"Karışma sen bizim aramıza" dedi Gamze bu kez gerçekten gülerek.

Bahar kapı kolunu tutup bir an derin nefes aldıktan sonra açtı kapıyı. Nasıl göründüğüne son bir kez bakmayı çok isterdi. Kesin elektriklendi saçlarım, diye hayıflandı içinden. Karşısında Onur'u görmeyi bekleyerek kocaman gülümsedi.

"Biz geldik!"

"Hoş geldiniz" dedi Bahar gülümsemesi yüzünde donup kalırken.

"İstersen geri gidelim" dedi Atakan sırıtarak.

BaharWhere stories live. Discover now