9

164 14 11
                                    

"Bu ne?"

Rengi sarıya dönmeye başlayan beyaz bezle tahta kısmından tuttuğu bıçağı tuttu kocasının yüzüne. Öfkeliydi, korkmuştu. Dolabı toplarken kocasının eve getirdiği gün "İş elbiselerim, bunlara dokunma" dediği fermuarı kapanmayan çantayı düşürmüş çantanın içindekiler odaya dağılınca oflayıp toplamaya başlamıştı genç kadın. İşte o zaman gördü siyah bir bağ ile sıkı sıkı bağlanmış beyaz bezi. İçinde sert bir şey vardı, yenemedi merakını. Usulca çözdü bezin üzerindeki bağları. İçinden çıkan kesici kısmı pasa benzer bir tortu ile kaplanmış bıçağı görünce panikledi. Çantayı toparladıktan sonra çocukların uyuyup uyumadığını kontrol etti. Uyuduklarından emin olunca salonda televizyon seyreden kocasının yanına gitti, elindekini uzatıp korku dolu bir sesle sordu.

"Bu ne?"

Genç adam şaşkınlıkla doğruldu, bıçağa dokunmamaya çalışarak eşinin elinden aldı. Bakışlarını kaçırdı.

"Önemli bir şey değil!"

Genç kadın sabırsızca dolandı odanın içinde. Sesini kontrol etmeye çalışarak çıkıştı.

"Ne demek önemli değil? İş kıyafetlerim dedin, dokunma dedin! Bu bıçağın ne işi var sende? Ne bu? Neye karıştın sen?"

"Bir şeye karışmadım!" diye çıkıştı genç adam bu kez, "Üstüne vazife olmayan işlere karışma!"

"Benim üstüme vazife değil, ha? Öyle mi? Sana en baştan ne halt ettiği belirsiz adamlara bulaşma dedim, basit bir koruma işi dedin. Vardiya dedin, günlerce eve gelmedin. İşin bitti, kaldırdın apar topar bizi buraya getirdin. Sormadım, sorgulamadım ama yeter! Söyleyeceksin! Kimi korudun, kimler yüzünden nelere karıştın anlatacaksın!"

"Uzatma artık!" dedi genç adam hem cevap verememenin hem de bir türlü içinden atamadığı vicdan azabının çaresizliği ile, "Sorma, hiç bir şey sorma!"

Buz gibi bir sessizlik kapladı odayı. Kadının öfkeli bakışları önce şüpheli, sonra korkulu bir hal aldı.

"Sen?" dedi nefesi devamını getirmeye yetmiyormuş gibi. Genç adam dikkatle ona baktı, tedirginliği yüzüne yansımıştı, kadın devam etti, "Elini kana mı buladın yoksa? Cevap ver bana!"

Omuzlarından sımsıkı tutup onu sarsan kadının ellerinden kurtulmadan önce "Hayır!" dedi genç adam kesin bir dille.

İnandı kadın. Adam yalan söylediğinde anlardı. Gözlerinde suçluluk vardı adamın lakin başka bir şeydi gizlediği. Eli kana bulanmamıştı ama bir şey sakladığı apaçıktı.

"Anlat" dedi kadın yumuşak bir sesle, "Ne olduysa, ne yaptıysan... Anlat!"

Genç adam derin bir nefes aldı, utançla karısına baktı.

------------------

"Bahar'la mı beraberdin? Nasıl yani? Bahar'ın evinden mi geliyorsun?"

Esma, defalarca aradığı halde telefonunu açmayan yeğeninin ağzı kulaklarında gülerek eve gelmesine şaşırmaya fırsat bulamadan genç adamın sözlerini sindirmeye çalıştı. Sabah siyah kot pantolon ve gri tişört üstüne kırmızı oduncu gömleği ile evden çıktığına adı gibi emin olduğu genç adam, şimdi karşısında koyu gri eşofmanlarla duruyor, "Bahar'la beraberdim" diyordu.

Onur başını olumlu anlamda sallayarak halasını onaylarken gülümsemesi genişledi. Esma'yı tek bir hareketle kucakladı, ayaklarını yerden kesti.

"Bahar gördü beni. Koştu, sarıldı. En beklemediğim anda! Artık onu her gün görebileceğim hala!"

Esma bir yandan gülümsüyor, bir yandan yeğeninin onu düşüreceği endişesi ile ondan kurtulmaya çalışıyordu. Sonunda genç adamın omuzlarına vurdu ellerini.

BaharWhere stories live. Discover now