Bölüm 67; onun verdiği bir söz var!

En başından başla
                                    

Bu tepkilere çok aşinaydılar. Bu çatı altında belki yüz kez yaşamışlardı bu sahneyi. Kabullenmesi zor olan şeyler söylemek de yaptıkları işin bir parçasıydı. Kanla, gözyaşlarıyla, çığlıklarla doluydu bu binanın her köşesi.

"Onun verdiği bir söz var!" dedi Amasia. "Kime?" diye sordu Almas. Amasia göğsünü kabarttı, bir nefes aldı ve "İnsanlığa!" dedi. Almas'ın tüyleri diken diken olmuştu.

"Herkesin, hepimizin onun yaşamasına ihtiyacı var! Bu topraklarda sadece onun yapabileceği şeyler var! Yarım kalmış bir kavgamız var!"

Baştabip derin bir nefes çekip ona doğru yürüdü. Elini kaldırıp "Kızım..." demişti ki Amasia bir adım geri çekildi. Başını sallıyordu. "Kes şunu!" diye fısıldadı. Dasa Teyze'nin onu teselli etme, onu ikna etme çabalarını elinin tersiyle ittirmişti.

"Onu tanımıyorsunuz! Evan'ın kim olduğunu bilmiyorsunuz! Onun kendine imkansız denilen kaç şeyin üstesinden geldiğinden haberiniz yok!"

"Bu farklı." dedi Dasa Teyze. "DEĞİL!!"

"Farklı değil! Lütfen deneyin Dasa Teyze! Elinizdeki kağıtlardan da okuduğunuz kitaplardan da hiç haberim yok ama Evan başaracaktır! Bir yolunu bulacak ve hayatta kalacaktır!"

"Burada basit bir yaraya dikiş atmıyoruz genç hanım! Sana daha önce hiç böyle bir şey görmedim diyorum! Şansımızın ne kadar düşük olduğunu biliyorsun değil mi?"

"Şansı ne belirler?" diye sordu Amasia. Almas da Dasa Teyze de bu garip soruyla kalakalmışlardı. Amasia derin bir nefes çekti. Sıra ondaydı. Bugüne kadar arkadan iteklenen hep o olmuştu. Bir hayatının olabileceğine inandırılmıştı. O günlerde bunun imkansız olduğunu düşünüyordu. Ama olmuştu. İçindeki bu taştan nefret etmemesi gerektiğine inandırılmıştı. Ve artık etmiyordu. O taş sayesinde kendisinin ve dostlarının hayatını defalarca kurtarmıştı. Büyü yapabileceğine inandırılmıştı. Şimdi büyüde kimse onun topuğuna erişemiyordu. Bugüne kadar hep seyretmişti. Şimdi iş başa düşmüştü. Evan uyuyordu. Kuzey Kralı burada değildi. Ne Olivia ne Yume ne de Daniel, kimse yoktu. Bu insanları bu operasyonu başarabileceklerine inandırmalıydı ve tam olarak da öyle yapacaktı.

"Kalpler." diye fısıldadı. "Şansı kalpler belirler!"

Parmağıyla kalbine bastırıyor ve burnunu çeke çeke ağlıyordu.

"En sıkışık olduğunuz anda, en imkansız şeyler ile karşı karşıyayken, ne kaçacak bir yol ne açacak bir kapı bulunmazken mucizelerin habercisidir kalbin tiz çığlığı. Aşk! Bir annenin şefkati, belki cansiperane bir fedakarlık ya da yaşam arzusu... sayısız sebep vardır. Ama kalbin farklı bir melodi ile vurduğu o an!"

Avuç içlerini göğsüne bastırıp onlara doğru eğildi ve "İşte o an!!" diye bağırdı.

"Hiç ummadığın bir şeyi başarıverirsin! ve buna şans dersin! Lütfen Dasa Teyze! Başaracağız! İnanıyorum! Lütfen benimle birlikte inanın!"

Daha fazla dayanamayıp hıçkırıklarla ağlama başladı. Dizleri üzerine çöktü ve başını masaya yasladı. "O benim her şeyim! Lütfen!" diye fısıldadı. Almas da gözyaşlarını tutamamıştı. Dasa Teyze'ye döndüğünde onun da gözlerinin nemlendiğini gördü. Elini onun omzuna attı. Baştabip yardımcısına döndüğünde onu da çenesi titrer bir halde görünce derince iç çekti.

"Tamam!! Tamam sizi ağlak aşk meraklıları!! Başımın etini yediniz tamam!!"

Aniden yardımcısına dönen baştabip hemen yanında olmasına rağmen "Almas!" diye bağırdı. "İçeriden birkaç kızıl yaprak getir! Bir tane de kaya şerbeti hazırla!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin