Guest

1.5K 49 1
                                    

Sonunda taşınmıştım. Şehrin stresinden az da olsa uzaklaşmıştım ama dışarıda da sayılmazdım. Yakınında sadece benzinlik vardı, benimkinden başka bir ev yoktu çünkü diğer alanlar ev yapmak için çok uygun değildi. Market alışverişlerini yapmak için şehre inmek gerekecekti ama sorun değildi. 1. Ayın sonunda tüm eşyaları güzelce yerleştirmiştim ve düzenimi yavaş yavaş oturtmaya başlamıştım. Arabayla 45 dakikada işe gidiyor, akşam saat 9 gibi evde oluyordum. O gün de diğer günlerden farksızdı. Yorucu bir işgününün ardından otoyoldan eve dönüyordum ve hava kararmıştı. Eve vardığımda çatı katının ışığının açık olduğunu gördüm. Ama bu aralar çatı katına hiç çıkmamıştım, yani ışığı açık bırakmış olamazdım. Bir aksilik olmuştur diye düşünüp kapıyı açtım. Ayakkabılarımı girişe koyduktan sonra salona gidip televizyonu açtım. Sonra mutfağa gidip dünden kalan pizzamı mikrodalgaya koydum. O ısınırken üstüme rahat bir şeyler giydim. 15 dakika sonra televizyonun başındaydım. Aniden çatı katı aklıma geldi. Üst kata çıkıp tavandan merdiveni çektim ve çıktım. Işık kapalıydı ve camın önünde bir cibinlik vardı. Cibinlik almadığıma yemin edebilirdim. Korkmaya başlamıştım. Işığı açmaya çalıştım. Açılmıyordu. Televizyonun sesi de duyulmuyordu. Yavaş adımlarla cibinliğe yöneldim. İçinde bir kağıt vardı. Alıp okuduğumda dehşete düşmüştüm. “MİSAFİRLİĞİN UZUN SÜRDÜ.” Bu nasıl olabiliyordu? Ev benimdi ve kimsenin misafiri değildim. Evi satın alırken de ilk sahibin ben olacağımı söylemişlerdi. Bunları düşünürken alttan sesler gelmeye başlamıştı. Biri buraya geliyordu. Kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Polisi aramalıydım. Telefon cebimde değildi. Pantolonunda unutmuştum. Lanet olsun! Diye söylendim. Ayak sesleri durmuştu. Mantıklı düşünemiyordum. Tüm cesaretimi toplayıp tavan merdivenine emekleyerek gittim. Karanlıktan çok bir şey göremiyordum. Çok yavaş bir şekilde merdivenin tokmağını kendime çektim. Ellerim titriyordu. Koridor bomboş görünüyordu. Emin olduktan sonra nefesimi tutarak indim. Evde hiçbir ışık açık değildi. Sigortalar gitmişti. Önümde iki seçenek vardı. Ya yatak odama gidip telefonu alıp polisi arayıp saklanacaktım, ya da var gücümle koşup benzinciye gidecektim. Düzgün düşünemiyordum. Yatak odasına yöneldim. Çıt çıkmıyordu. Kapıya vardığımda arkama baktım. Bana bakıyordu. Lanet olası şey bana bakıyordu ve elinde bir bahçıvan makası vardı. Yüzü bembeyaz ve küçüktü. Bana doğru yürümeye başladı. Bayılacaktım. Hemen içeri girip kapıyı kilitledim. Yatağın üzerindeki pantolona koştum ve ceplerini çok hızlı bir şekilde aramaya başladım. Ellerim birbirine dolanıyordu. Telefon yoktu. Saydırıyordum. O şey telefonumu almıştı. Aniden kapıdan yumruklama sesleri gelmeye başladı. Dolaba saklanmayı düşündüm ama çok riskliydi ve o şey kapıyı kırmaya çok yaklaşmıştı. Düşünmeden pencereyi açtım ve aşağıya baktım. Çok yüksek değildi ama korkuyordum. Kapı kırılmıştı. Bana kısa bir süre baktıktan sonra üstüme koşmaya başladı. Direk atladım. Şans eseri bir yerim kırılmamıştı ama canım yanmıştı. Pencereden bana bakıyordu. Var gücümle yola çıkıp benzinciye koşmaya başladım. Ulaştığımda her yerimden ter akıyordu ve nefes nefese kalmıştım. “Hemen polisi ara!” diye bağırdım. 15 dakika içinde polis geldi ve ne olduğunu sordu. Şoka girdiğim için titriyordum ve rahat konuşamıyordum. Elimden geldiğince evimde bahçıvan makaslı korkunç birinin olduğunu anlattım. Bana burada beklememi ve eve gidip kontrol edeceklerini söylediler. Tamam dedim. Zaman geçmek bilmiyordu. Aklıma her türlü olasılık geliyordu. Ya o şey polislere bir şey yaptıysa ve buraya doğru geliyorsa diye düşündüm. Tam polisi bir kez daha aratacakken geldiler. “Evinizde sizin atladığınız pencere haricinde hiçbir zorlama izi yok ve tüm odaları ikişer defa kontrol etmemize rağmen hiçbir şey bulamadık.” Dediklerinde betim benzim attı. “O şey taşındığınızdan beri evinizdeymiş.”

Alıntıdır.

Creepy PastaWhere stories live. Discover now