5

220 20 15
                                    

"Vay canına! Bu kadar güzel çilekli dondurmayı hiç yemiş miydiniz çocuklar?"

Beverly, elinde tuttuğu dondurma külahının kenarından süzülen erimiş dondurmayı yemeye çalışırken söylemişti bu sözleri. Diğerlerinin onun sözlerine katılacağından emindi, hayatında bu kadar lezzetli dondurma yememişti, tadına doyum olmuyordu. İnsanın yedikçe yiyesi geliyordu ve Richie'nin dediği gibi dondurmaların fiyatları ucuzdu, okulda havalı kızların yediklerini söyledikleri dondurma markalarına bin basacağı gibi onlar kadar pahalı da değildi. Gelmeden önce parasını saymış ve dondurma almaya yetmemesinden korkarak girmişti dükkanın kapısından içeri. Dondurmanın fiyatlarını görünce çok şaşırmıştı, parasıyla kendine fazladan 2 top daha dondurma alabilirdi. Fakat sonradan lazım olur, düşüncesiyle paranın bir kısmını cebine atmıştı ve herkes ne kadar dondurma aldıysa o da o kadar almıştı. Dondurmalarını dışarda yemek istememişlerdi, oraya kadar bisikletleriyle gelen Bill, Richie ve Mike için dondurmayı yemek zor ve uğraştırıcı olurdu. Dükkanın içinin kalabalık olmasına rağmen boş olan köşedeki bir masaya kurulmuşlardı. Masanın sağ kenarında, duvara yaslanmış koltukta Eddie ve Richie oturuyorlardı. Onların hemen karşısında Stanley ve Beverly vardı ve masanın karşılıklı iki tarafındaki tek kişilik sandalyelere Mike ve Bill yerleşmişlerdi.

~

"Ne kadar garip," diye düşündü Mike. "Bill'in tişörtünün yeni olduğuna eminim, ancak onu daha önce bir yerlerde görmüş gibiyim."

Bir süre uzun uzun Bill'in sarı renkli tişörtünü inceledi. Üzerindeki beyaz renkli, karman çorman yazıları okumaya çalıştı, beceremedi.

'Tesadüftür,' diye düşündü sonrasında. 'Evet, tesadüftür. Daha önce babamla kasabada alışveriş yaparken görmüş olabilirim. Pekala bu tişörtü bir başkasının üzerinde de görmüş olabilirim. Belki de bu Bill'in bu tişörtü ilk giyişi değil, evet, daha önce giymiştir ama farketmemişimdir.'

~

  "Çilekli dondurmanın neyini seviyorsun anlamıyorum."

  Richie'ydi konuşan. Kendisi çikolatalı dondurma almıştı. En sevdiği dondurma çikolatalıydı ve hep dondurmasını çikolatalı alırdı. Bir kere çilekli dondurmayı denemişti ve hiç beğenmemişti, Beverly'nin o dondurmayı nasıl yiyebildiğini anlayamıyordu. Aralarında çilekli dondurmayı bir tek Beverly seviyordu. Ne zaman dondurma yeseler Beverly'nin dondurması çilekli olurdu. (Aslında Ben de çilekli dondurma yiyordu, onun için dondurmanın neyli olduğu fark etmezdi, her seferinde farklı dondurmalar alarak tatlarını denerdi. Çilekli dondurma vazgeçilmezi değildi ama sevdiği dondurmalar arasında olduğunu söylerdi, gerçi Richie Ben'in sevmediği dondurma olduğunu düşünmüyordu.)

  "Daha önce denedin mi Richie? Denemeden nasıl emin olabiliyorsun?" diye sordu Stanley, Richie'yi kızdırmak istiyordu. Sabahtan beri Richie Stanley'in başını şişirmişti, şimdi Stan intikamını almak istiyordu fakat Richie bunu ciddiye almadı hatta Stan'in sorularını duymamış gibi yaptı.

~
"Bill'in yüzü solgun görünüyor, kulüp evinde böyle değildi. Daha canlıydı ve enerjikti üstelik dondurmaları o ısmarlayacağını söylemişti, dükkana kadar koşturmuştu. Şimdiyse baygın bakıyor."

Mike bu düşüncelerini Bill'in dondurmasını bitiremeyeceğini söyleyip kalan dondurmayı Stanley'e vermesiyle desteklemişti.

"Evet, kesinlikle bugün Bill'de gariplik var."

~
"Hoşgeldin Benny! Seni buraya hangi rüzgar attı?"
Richie'nin sözleri üzerine hepsi elindeki külahı onlara doğru sallayarak yürüyen Ben'e doğru döndüler.

"Demek bensiz buraya kadar geldiniz! Eğer okuldaki çocuklardan biri buranın karamelli dondurmasını tavsiye etmeseydi kim bilir bensiz neler yapacaktınız."

Bill onun sözlerini sürdürmesine izin vermedi ve iğrendiğini belli ederek konuşmaya başladı.
 
"Karamelli dondurma mı? Dostum, gerçekten çok kötüydü. Ben de aldım ve hepsini bitiremedim, kalan dondurmamı Stan yiyor."

Ben, Bill'in arkasından dolaşarak Eddie ve Richie'nin oturduğu koltuğa oturdu. Ortada oturan Richie, ona yer açmak için kayarken Eddie'yi duvara doğru ittirdiği için Eddie duvarla Richie arasına sıkışmıştı. Bundan rahatsız olduğunu belirtir şekilde öksürmesine rağmen Richie ona daha da yaklaştı, Richie'nin kafasının kendi karnına doğru eğildiğini gören Eddie'nin yüzü kızardı ve panikle çekilebildiği kadar geri çekildi. Richie bunun üzerine daha çok yaklaştı ve Eddie'nin sağ kolunu tuttu, uzandı ve Eddie'nin karamelli dondurmasını yaladı.

"O kadar da kötü değilmiş Bill. Amma da abarttın!" dedi hala Eddie'nin dondurmasından dudaklarına bulaşanları yalayan Richie. Eddie'ye bakınca keyfi yerine geldi, yüzü görülmeye değerdi doğrusu. Kıpkırmızı olmuştu ve gözlerini dondurmasına dikmiş, yiyip yemeyeceğini düşünüyordu. Yerse ona bir şey derler miydi? Sonuçta Richie yalamıştı ve mutlaka tükürükleri bulaşmıştı. Kimse bunun için ona bir şey demezdi, değil mi? Sonuçta ikisi arkadaşlardı ve yanlış anlaşılacak bir şey yoktu. Arkadaş mı? Onlar sadece arkadaşlar mıydı? Acaba Richie de böyle mi düşünüyordu? Arkadaş... Hayır, onlar sadece arkadaş değillerdi, çok yakın arkadaşlardı. Tabii ki Eddie daha fazlasını isterdi. Mesela, en yakın arkadaş? Hayır, bundan daha fazlası. Eddie, Richie'ye karşı anlamlandıramadığı duygular besliyordu ve bunun sadece arkadaşça olmadığını biliyordu.

~

"Aman tanrım!" diye bağırdı Mike, yine de kimse ona bakmamıştı, Bill hariç. Gözlerini Mike'a dikmişti, kaşları çatılmıştı ve dudağının kenarı gülümser gibi hafifçe yukarı kıvrılmıştı. Elleri masanın üzerindeydi ve avuçlarının masayla temas ettiği yerden kan akıyordu, kıpkırmızı, sıcacık ve hala canlıydı. Mike, kanın sıcacık olup olmadığını bilmiyordu, sadece öyle olduğunu düşünmüştü. Hala canlı olduğu renginden ve masada hızla yayılışından anlaşılıyordu. Ama Mike'ı bu kadar şaşırtan ve korkutan şey kan değildi, Bill'in üzerindeki tişörtün neden bu kadar tanıdık geldiğini anlamıştı. Kulüp evinde gördüğü hayalde, -Belki de kabus demeliydi ama kabus olamayacak kadar gerçekçiydi ve Mike o sırada uykuda değildi.- Bill'le ilgili olan hayalde Bill'in üzerindeki kanlı olmasına rağmen sapsarı ve göze çarpan tişörttü, Bill'in dondurmacıda, karşısında oturup ona dik dik bakarken giydiği parlak sarı tişört.

Ve onun şaşırmasına sebep olan tek şey bu değildi. Tişörtün üzerindeki beyaz, karışık yazılar şimdi çözülmüştü ve rahatlıkla okunabiliyordu.

"O geri dönecek."
Aniden masanın etrafında oturan diğer 5 çocuk kafasını Mike'a çevirdi. Beverly konuşmaya başladı.

"O geri dönecek biliyorsun değil mi? O geri dönecek ve bu sefer oyun daha eğlenceli olacak."

Ardından Ben, Eddie ve Stanley devam ettiler sırasıyla konuşmaya.

"Bu sefer ondan kurtulamayacaksınız."
"Yoksa korktun mu Mikey?"
"Dur, oyun daha başlamadı."
"Oyun başladığı zaman..." Richie'nin sözlerini hep bir ağızdan devam ettirdiler:

"Hepiniz öleceksiniz."

Aniden Mike eline damlayan kanla irkildi. Kan düşündüğü gibi sıcacıktı, aryrıca yapış yapıştı, Mike korkulu gözlerle ve hızlı hızlı nefes alıp vererek baktı etrafındakilere. Bill'in gülümsemesi genişledi, birden masaya dayadığı ellerinden destek alarak ileri fırladı. Mike'ın bayılmadan önce gördüğü en son şey Bill'in ağzındaki korkutucu, bir bıçak kadar keskin olan dişleriydi.
~
...

Kelebeğin Uykusu || ReddieWhere stories live. Discover now