Bölüm 56; ORMANIMA NEDEN GİRDİN?

Start from the beginning
                                    

Bir anda bir ses işitti. Küçük bir fısıltı. Bir cümlecik veciz bir ifade. Gulyabani belki o anda Evan'ı midesine indirme hayaliyle fazla meşgul olduğundan ya da bu kelimeleri duymaya izni olmadığından hiçbir şey işitmedi. Ama Evan, o bu yıllardır duymadığı bu ses ile kendine gelmişti. Sera, tırnaklarını Evan'ın saçları arasında dolaştırıyordu ama avının elinden kaçtığından habersizdi. "Ugo." diye fısıldadı Evan kendi kendine. Yüzündeki hüzün de dalgınlık da yok olmuş, tatlı bir tebessüm peyda olmuştu. Elini indirdi. Sera şaşkınlıkla Evan'ın bir sağına bir soluna geçiyor, elleriyle yüzünü yırtarak "NE OLDU?! NE OLDU EVAN?! NEDEN DURDUN?! NEYİ BEKLİYORSUN?! UGO'YLA BERABER OLMAK İSTEMİYOR MUSUN?! ONA TEKRAR KAVUŞMAK İSTEMİYOR MUSUN?!" diye bağırıyordu.

Evan gülmeye başladı. Bir yandan da koluyla sırılsıklam olmuş gözlerini siliyordu. Gülüşleri içten bir kahkahaya dönüştü. Kafasını demircinin tavanına dikerek, elini karnına bastıra bastıra gülüyor, bu durum gulyabaniyi çileden çıkartıyordu.

"NEYE GÜLÜYORSUN SEFİL YARATIK?! SANA BU DÜNYADA KİMSENİN TEKLİF DAHİ EDEMEYECEĞİ BİR FIRSAT SUNUYORUM! SANA ÖLÜP GİTMİŞ BİRİSİYLE BULUŞMA İMKANI TANIYORUM!! NEYİ BU KADAR KOMİK BULUYORSUN HA?!

Sera delirmişti. Evan ise onun aksine sakin ve huzur doluydu.

"Burada sefil olan tek yaratık sensin Sera." dedi Evan. Sesine müstehzi bir kinaye katarak "Beni ustama kavuşturacaksın öyle mi? Onunla tekrar birlikte olacağım öyle mi?"

Yumruğunu göğsüne geçirdi ve "Ben ustamdan hiç ayrılmadım ki, seni lanetli yaratık!" diye bağırdı. Demircinin duvarları sallanmaya başlamıştı. Gulyabaninin kurduğu hayal alemi sarsılıyordu. Sera panikle başını sağa sola çeviriyor, tavandan tepesine dökülen tozlara ve duvardaki çatlaklara bakıyor, ne döndüğünü anlamaya çalışıyordu.

"Birkaç sihirli numaran var diye kendini insanoğlundan üstün görüyorsun değil mi? Ama atladığın bir şey var! BAĞLAR! Ustamla aramda ölümün tek çizik dahi atamayacağı DEMİR BAĞLAR var anlıyor musun?!"

Sera çıldırıyordu. Saçlarını çekiyor, yumruklarını sıkıp öfke çığlıkları atıyordu.

"SENİ APTAL! BUNUN NERESİNİ ANLAMIYORSUN HA?! SANA ONUNLA YAŞAMAYA DEVAM EDECEKSİN DİYORUM!! ONUNLA OLACAKSIN, ONUNLA KONUŞACAKSIN VE ONA DOKUNACAKSIN?! BU ONU HATIRLAMAKLA YA DA ONU KALBİNDE TAŞIMAKLA AYNI ŞEY Mİ?"

"Değil!" diye cevap verdi Evan. "Senin teklifin yüz kat daha kötü! Ayrıca senin gibi bir yaratığa kaybettiğim için Ugo'dan yüzlerce yıl dayak yemek istemiyorum, anladın mı?"

Bu söylediği şeyden sonra tekrar bir kahkaha attı. Gulyabani "HAYIR!" diye bağırdı.

"BUNA İZİN VERMİYORUM! BENİ SENİ BURADAN ÇIKARTMAM İÇİN NASIL İKNA ETMEYİ DÜŞÜNÜYORSUN HA?! HER ŞEYİN BENİM KONTROLÜM ALTINDA OLDUĞU BİR YERDESİN!"

Evan omuz silkip saçlarını karıştırdı. "Bunun doğru olduğunu zannetmiyorum." dedi. Sera ürpermişti. Elini istemsizce boğazına götürdü. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "YOKSA?" diye geçirdi içinden. Korktuğu şey olmuş olabilir miydi?

"Burası benim zihnim." dedi Evan. "Benim anılarım."

Elini vücudunun yanına doğru açarak avuç içine doğru bakmaya başladı.

"Sense sadece burada olmaması gereken bir varlıksın! Nasıl her şey senin kontrolün altında olabilir ki?"

Kaşlarını çatıp, gözlerini yumdu ve eline odaklandı. Yumruğunu bir anda sıktı ve eline değen demir parçası başardığının işaretiydi. Gözlerini açtığında oradaydı. Bir kahkaha patlattı ve elinde beliriveren çekicini gulyabaniye doğrulttu.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now