1

699 37 22
                                    

Bill, Gümüş adını verdiği bisikletine atlamış, çorak topraklara doğru ilerliyordu. "Neden 'Çorak Topraklar'?" diye düşündü Bill. Aslında Çorak Topraklar o kadar da çorak bir bölge değildi. Aksine yemyeşil ağaçlarla doluydu. Çorak Topraklar'ın gizliliği sayesinde bozulmamış güzelliğini Richie ile birlikte keşfetmişlerdi, bisiklet yarışı yaparken. Richie bu yarışı kazanacağına inanıyordu. Kendine güveni tamdı ve başlamadan önce Bill'in biraz ilerlemesini beklemişti, arayı açık bırakıp yarışı kazanırsa bu kesinlikle daha büyüleyici olurdu. Hızla asılmıştı pedallara, bisikletin gidonu Richie'nin ağırlığıyla aşağı doğru hafifçe yamulmuştu. Yarışın bitmesine az bir mesafe kala Bill'e yetişmişti, yarışı kazanacak gibi görünüyordu.

"Sana ne demiştim?" diye bağırmıştı Bill'i geçtiğinde. "Kazanınca vereceğin parayla ezikler kulübünün üyeleri dondurma ziyafeti çekecekler dostum, tabii senin dışında. İstersen kendine de bir dondurma alabilirsin, dondurmalarımızı yerken hep beraber senin bu yarışı kaybedişini konuşuruz."

  Bill, Richie'nin söylediklerini duymamıştı. Pedallara asılmış ve hızını iyice arttırmıştı. Kesik kesik alıp verdiği nefeslerin arasından bağırmıştı: "Haydi gümüş, ileri!"  Richie bunu duyduğunda neredeyse bitiş noktasına varmıştı, Bill'in onu duyabileceği bir ses tonunda yapmacık bir şekilde gülmüştü ve sözlerine karşılık vermişti. "Geç kaldın dostum, o dondurmaların parasını alacağım sende-"

  Sözü yarım kalmıştı çünkü Richie, gidonun iyice yamulup aşağı kayması yüzünden bisikletini kontrol edemiyordu. Dengesini sağlamaya çalışmıştı fakat başaramamıştı. Bisiklet bitiş noktasında duramamıştı ve biraz ilerledikten sonra sağa dönmüştü. Bisiklet artık yokuş aşağı ilerliyordu, Çorak Topraklar'a doğru. Bill bitiş noktasına ulaşana kadar Richie'yi fark etmemişti, kısa bir arayıştan sonra onu bulduğunda yerde bisikletinin yanında yatıyordu. Bill başta çok korkmuştu. "H-hadi Richie, u-uyansana!" diye bağırmıştı birkaç kere, sonra onu doğrultarak hızlıca sarsmıştı. Richie kendine geldiğinde ilk olarak bisikletini sormuş ve bisikleti o durumda görünce 'Babam beni öldürecek!' diye düşünmüştü. Neyse ki Bill, vermesi gereken dondurma parasının biraz daha fazlasını bisikleti onarması için gereken malzemeleri alarak ödemişti, sonuçta yarışı Richie kazanmıştı. Böylece ödeşmişlerdi.

  Bunu hatırlayıp gülümsedi Bill. Hızını yavaş yavaş arttırdı. Gümüş'ün ön tekerleğine yerleştirdiği kartların çıkardığı sesler, bisikletin hızı arttıkça artıyordu. Bill ayağa kalktı ve Gümüş'ün gidonuna yüklendi, aynı zamanda yüksek sesle bağırdı, "Haydi Gümüş, i-ileri!" 
      
  O sırada klüp evinde, Ben ve Richie sohbet ediyorlardı. Aslında sıklıkla Richie konuşuyor ve Ben'le dalga geçiyordu, Ben ise bu duruma zaten alışmıştı, Richie'nin dediklerini pek umursadığı söylenemezdi. Sıkıntıyla etrafa bakınıyordu, birinin gelip onu kurtarması o anda en çok istediği şeydi. Tabii bir dondurma ya da çikolata olsa hayır diyemezdi, istediği farklı şeyler de  vardı. Belki biraz gofret olsa, ya da çilekli pasta... Evet, çilekli pasta. O an en çok istediği şey oydu.

  "Sen beni dinliyor musun Benny? Ne kadar ciddi olduğumun farkındasındır umarım." Vazgeçilmez İrlandalı polis sesiyle söylemişti bunları, ve Ben bu seferki taklidini gerçekten beğenmişti. "Kendini geliştiriyor." diye düşündü Ben. "En azından dünkü taklitten iyiydi."

İçeriye Eddie'nin girmesiyle Richie'nin yüzü garip bir hâl aldı. Ben ilk başta bu durumu garipsedi falat Richie, tıpkı Ben'e yaptığı gibi Eddie'nin yanına gidip onun yanaklarını sıkınca 'Normal Richie işte.' diye düşündü. 'Richie her zaman nasılsa şu an da öyle.'

  Richie, Eddie'yi kucağına alıp havaya kaldırdı ve kendi etrafında döndü, bunu Ben'e yapmıyordu işte. Ben'in kilosu Eddie'nin kilosunun 2 katıydı. Ben ciddi anlamda kilo vermişti, yaşıtlarına göre kilosu gayet normaldi. 'Eddie fazla zayıf.' derdi hep. 'Ayrıca boyu da kısa. Bence onu kaldırabilmen çok normal Richie. Beni kucağına almak için ihtiyacın olan biraz kas, ama beni havaya kaldırmaya çalışırsan bil ki kendini yerde bulacaksın.' Bunu tehdit amacıyla söylemişti ama Richie dalga geçtiğini düşünüp fazla umursamamıştı.

  'Evet,' dedi içinden Ben. 'Evet, her zamanki Richie.'
 
  Zaman çabuk geçmişti, neredeyse akşam olmuş, kaybedenlerin toplantısı bitmişti ve ayrılmak üzereydiler. Mike, Stanley ve Bill birlikte gidebileceklerini düşündüler, yolda giderken yarışabilirlerdi. "Kazanan diğerlerine dondurma ısmarlar, ama yarına. Hava kararıyor çocuklar." dedi Stanley.  'Çocuklukları hiç bitmeyecek.' diye düşündü Eddie, 'Hâla dondurma için yarışıyorlar.'

"Sen de katılmak ister misin Ben?"dedi Mike. Ben düşünceli görünüyordu, söyleneni duymamış gibiydi. "Hey, koca kafa! Duymadın mı? Sana çıkma teklif ediyor." dedi Richie çıkarabildiği en tatlı sesle konuşarak. Ne kadar tatlı bir ses olduğu tartışılırdı fakat Ben için kesinlikle bu ses iğrençti.

  Ben anlamayan bakışlarla baktı etrafındakilere. Mike'ın sinirli bakışlarını görünce Richie devam etti konuşmasına. "Utanıyor musun yoksa? Yapmayın çocuklar. Bill ve Stanley kıskanmaz, onlar zaten birlikteler."

  Stanley'in kıpkırmızı olduğunu bir tek Eddie görmüştü. Diğerleri Bill'in kekeleyerek konuşurken etrafa saçtıkları tükürükleri yüzlerinden temizlemekle meşgullerdi. Bill'in Richie'nin sözlerine itiraz etme amacıyla zorlukla söylemeye çalıştığı cümleyi yarıda keserek bir soru ortaya attı Eddie: "Bev'in neden gelmediği hakkında bir fikriniz var mı?". Sözünün kesilmesinden hoşlanmamış olacak ki Bill öfkeli bir şekilde cevap vermeye koyuldu. "B-be-bence b-ba-b-b-ba"
Bill'in yine sözünü tamamlayamayacağını anlamış olmalı ki Stanley onun cümlesini tamamladı "Babasının yanında mı diyorsun Bill?"
Bill rahatlamış bir şekilde başını salladı. Sonra Ben'e döndü. "Ge-geliyor m-musun?"

  Ben biraz düşündü. Beklediği bir şey var gibiydi. Gitmeli miydi? Günün kalan saatlerini onlarla yarış yaparak geçirebilirdi, pek de eğlenceli sayılmazdı. Yorulmuştu ve dinlenmek istiyordu. Olumsuz cevap verecekti. "Çok isterim çocuklar ama b-" Ben'in sözü, pek de sağlam olmayan bu yer altındaki klüp evinin kapısının aniden açılmasıyla kesilmişti. Batmakta olan akşam güneşinin gözlerini kamaştırması yüzünden neredeyse eziklerin klüp evini başlarına yıkacak olan kişinin yüzünü göremediler ama heyecanla bağıran bu kişiyi sesinden tanıdılar. Kuşkusuz bu Beverly'di.

  "Mutlu yıllar Ben!"

Kelebeğin Uykusu || ReddieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin