Bölüm 3, troublemaker.

130 13 25
                                    





troublemaker

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.







troublemaker.

ZAMAN: 01.01.2021 TARİHİNE 3 YIL KALA,

Sabah, gece mavisini tam atamamıştı üzerinden, gökyüzünde turuncu ve mavi geçmişti iç içe. Karanlığın pençesinden kurtulmuş yıldızlar hallerinden memnun bir şekilde gökyüzünde göz kırpıyordular. Ay yüzünde yorgun bir ifadeyle saatin sabah olduğunu haber veren tiktaklarından asıyordu kendini. Veda etmeden geceye, son bir defa üflüyordu yüreğindeki soğuğu semaya. Hava her zamankinden daha soğuktu, içimi ürpertiyordu. Seul, soğuğa rağmen her zamanki gibi bir telaş içerisindeydi. Gürültü tüm şehri kaplamış, insanlar biraz para kazanıp gece soğuğunda başlarını evlerine sokup biraz da olsun ısınabilmek için günü daha hızlı yaşıyorlardı.

Artık bir işim olmamasına rağmen alışkanlıklarımdan kurtulamıyordum. Saat sabahın 5'iydi ve ben kendime kahve hazırlıyordum.

Kahve makinasından gelen sesi duyduğumda kupama kahve doldurup üstümdeki pijamalarla her zamanki yerimi aldım.

Baştan sona kadar cam olan duvarın önünde durmuş ve öylece şehri izliyordum. Işıklar hâlâ yanıyordu. Böyle bakınca her şey o kadar güzeldi ki. Bir süreliğine yatağımda yatan canavarı unutuyordum. O gece kana bulaşan ellerimi, yaşanan kazayı... Her şey geride kalıyordu şehrin görüntüsünün altında.

Beynimin içinde dönüp duran tüm düşünceleri sineye çekiyordu şehrin efsunu. Almaya çalıştığım ama sonu hiç değişmeyen, her seferinde daha keskin bir şekilde boğazıma batan nefesimi tutuyordum. Şehrin ışıkları cama yansıyan görüntüme tezat oluşturuyordu. Çökmüş ifademe rağmen yine de görebiliyordum gözlerime düşen bir parça yaşam isteğini, işte ışıklar tam da gözlerimin yansımasına düşüyordu. Dikkatimi çekmek için yeterli bir sebepti. Yine de ilgimi çabuk kaybediyordum.

Tesadüf değil gibi geliyordu. Bu kadar rastlantı olamazdı. Mutlaka altında bir şeyler vardı.

Çünkü bazı parçalar yerine oturmuyordu.

Bir şeyler yanlıştı.

Dolan gözlerimle yumruğumu sıktım.

O gün olan olayı unutmalıydım.

Yabancı'dan, Jimin'den kurtulmalıydım. Onda çözemediğim bir şeyler var gibiydi.

Bilmiyordum ama bulacaktım.

Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken yatak odamdan gelen boğuk bir ses ile yatak odama doğru adımladım.

Kapının pervazına yaslanıp elimdeki kupadan bir yudum aldım ve yatağımda oturmuş uyku sersemliğinin geçmesini bekleyen Jimin'i süzdüm.

Yakışıklıydı. Hem de çok.

''Günaydın, Jungkook.''

Kısık gözlerini ovdu ve üzerindeki tişörtü çekiştirerek esnemeye başladı. Üstündeki yorganı kaldırıp attı ve Tina'yı kucağına aldı. Onun tüylerini okşarken beni es geçip mutfağa doğru gitmesiyle şaşırırken ardından onu takip ettim. Adımlarım yeniden mutfağı buldu.

M O I R A | JİKOOKWhere stories live. Discover now