SEKİZİNCİ BÖLÜM

381 53 234
                                    

Jin, Jisoo'yu görmenin mutluluğuyla gülümseyerek "Nasılsın?" diye işarat etti. Jisoo gözlerinin içi paralarcasına tam cevap verecekken, dışarıda arabada bekleyen eşi kornaya bastı.

Jin yardımcı olmak adına Jisoo'nun aldığı şeyleri tezgahtan aldı, ardından birlikte kapıya kadar yürüdüler. Jisoo, Jin'in elindekileri aldığında elleri uzun bir süre birbirine değmişti.

Jin elini geri çekmeden Jisoo'yu izlemeye devam ederken, bu durum Jisoo'nun hoşuna gitmişti. İçinden 'Acaba beni halan seviyor mudur?' diye geçirmeden edemedi.

Tekrardan gelen korna sesiyle Jisoo istemeden de olsa, Jin'e el salladı ve arkasını dönüp bekleyen arabaya doğru yürüdü. Jin ise o sırada içeride Jisoo'yu arabaya binene kadar izlemişti. Jin, Jisoo'yla tekrar karşılaşacağını hiç düşünmemişti. Jin giden arabanın arkasından eski yaşadığı anılara daldı. Farklı hissediyordu, duygularını karma karışık olmuştu.

Jisoo sulanmış gözlerle giden arabanın arka camından Jin'e baktı. Jin çok yakışıklı olmuştu. Eski çelimsiz vücudu yoktu. 

~~~

  Akşam olup eve dönen Jin o gece tek başına camdan dışarı izliyordu. Aklındaki onlarca sorulara ve duygularına cevap bulamıyordu. Taehyung'a karşı bir koruma içgüdüsüne sahipti zaten. Akşamları eve gelince Taehyung'un kendisi için parlak ve gülen gözlerine karşı içten içe mutlu ve huzurlu oluyordu. 'İyi ki Taehyung yanımda.' diyordu.
Ama bugün Jisoo'yu yeniden gördükten sonra aklı karışmıştı.

Yatağında tek başına uyuyan Taehyung'un yanına gitti. Yıllardır yapmadığı şeyi yapmaya karar verdi.  Eskiden sadece Jimin ve Jisoo'ya tek yapmıştı. Ama ne Jimin, ne de Jisoo bu küçük sınavdan geçebilmişti. Yine de Jin onları kendi isteğiyle hayatından çıkartmamıştı, koşullar buna sebep olmuştu. Jimin'in başına dert olmak ve zarar gelmemesi için ondan uzaklaşmıştı. Böylesi en iyisiydi Jin'e göre.

  Jin gecenin ikisinde aklındaki şeyi ayarlayıp eve geri döndü. Hiç vakit kaybetmeden odasına girdi ve yüzünde düz bir ifadeyle uyuyan Taehyung'u hafif sarsarak uyandırdı. Taehyung ne olduğunu anlamadan kendisini bir sokak lambasının altında bulmuştu. Jin özelikle Taehyung'u işaretlediği yere bıraktı ve önceden ayarladığı el testereyi alıp, tahtadan olan sokak lambasını kesmeye başladı.

Taehyung uykulu gözlerle Jin'i izliyordu. Uykusu vardı ve bir an önce burdan gitmek istiyordu.
İşini bitiren Jin, Taehyung'un yanına geldi ve Taehyung'a tutması için gömleğinin ucunu uzattı. Bu onların rutiniydi ve Taehyung için bu rutin her gerçekleştiğinde midesinde uyuyan kelebeklerin hepsi bir anda uyanıp uçmaya başlıyorlardı.

Jin, Taehyung'a baktı, tahta sokak lambasından çatlama ve kırılma sesleri gelmeye başladı. Jin, Taehyung'un da herkes gibi direğin kendi üstüne düşmesin diye, kendisini bırakıp gideceğini düşündü. Bu sorunun cevabını az sonra öğrenecekti. Gidecek mi yoksa, yanında mı kalacak. Jin çok merak ediyordu sonucunu ve bu sonucun düşündüğü gibi olmamasını çok istiyordu.

Direğin çatlayıp kendi üstlerine yavaşça düşmeye başladı. Taehyung hiç tereddüt etmeden Jin'in yanında durdu. Jin, Taehyung'un bir saniye bile tereddüt etmeden yanında kalmasına şaşırmıştı. Korkmamıştı. Kendine güvenmiş ve gitmemişti bir santim uzağa.

Taehyung ne olduğunu ve Jin'in neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordu. Ama ne olursa olsun Jin'in yanından hiç bir zaman ayrılmayı düşünmüyordu. Jin'in kendisini gerçekten istemediğini ve yanında fazlalık gibi hissettiğinde belki o zaman giderdi.

Jin şaşkınlığını üzerinden attı ve mutlulukla Taehyung'a döndü. Anın getirdiği cesarete allınını Taehyung'un allnıyla birleştirip, hafifçe burunlarını birbirine sürttü. Taehyung, Jin'in bu hareketi karşısında gözlerini sıkıca kapattı ve alt dudağını ısırdı. Böyle bir şey beklemiyordu. Kelebekler ağzından dışarıya çıkıp özgürce uçmak için Taehyung'u zorluyorlardı.

Aşkın dile ihtiyacı yoktur. TAEJİNWhere stories live. Discover now