BEŞİNCİ BÖLÜM

432 55 81
                                    


Jin babasının öldüğü günün bi sonraki günü sabahın erken saatlerinde, Taehyung'a nereye gideceklerini söylemeden birlikte evden çıktılar. Taehyung da 'nereye gidiyoruz?' diye sormadı. Taehyung insanların kendi üzerindeki bakışlarından rahatsız olmuştu. Jin'e baktığında kimseyi umursamadan yürümeye devam ediyordu. Başını eğip burnuna baş parmağıyla birkaç kez yavaşça vurmaya başladı. Adımlarını durdurmuş ve yerinde sallanmaya başlamıştı istemeden.

Jin peşindeki adımların durduğunu hissettiği gibi arkasına döndü. Taehyung ile arasında fazla mesafe olmasa bile onsuz baya yürüdüğünü fark etti. Taehyung'u izleyerek yanına doğru yürürken, Taehyung'un burnuna parmağıyla dokunmaya başladığını gördü. Onun bu hareketi yaparken birkaç kez görmüştü. Neden yaptığını bilmiyordu. Hoş pek umrunda olduğunu düşünmüyordu. Jin, Taehyung'a işaret dili ile gitmeleri gerektiğini söyleyip, bir kaç adım attı.

Taehyung halen yürümeyip yerinde beklediğini gördüğünde, Jin sakin olmaya çalıştı. Zaten babasının ölümü yüzünden duygusal bir çöküş yaşıyordu. Ama sakin olmalıydı.

Ekstradan Taehyung'un çok kırılgan olduğunu ve üzüldüğünde hissettiklerini hiç kimseye söylemediğini biliyordu önceden. Ayrıca kimseyle fazla konuşmaz ve temasta bulunmaz. Jin geri gelip elindeki ince uzun dalı Taehyung'a uzattı. Taehyung dalı gördüğü gibi gülümsemiş ve hemen tutmuştu dalı. Nereye gittiğini bilmeden yürümeye başladı.

Taehyung için tam olarak nereye gittikleri bir önemi yoktu. Yanında en çok güvendiği adam vardı, Jin vardı.
O yanındaysa her yere giderdi, ardına bir kez bile bakmadan. Jin'le kaldığı bir kaç gün, hayatındaki en güzel ve özel günleriydi. Sadece iki gün olsa da, Jin'le aynı yatağı paylaşmış ve birlikte uyuduğu için çok mutluydu. Bundan sonra hep Jin'le uyumak istiyordu.

Taehyung yürüdükleri yol tanıdık gelmeye başlamıştı kendisine. Bir kaç adım daha ilerlediğinde, yolun sonunda varacakları yer babasının eviydi. Taehyung bunu beklemiyordu. Bilinçsizce bir süre öylece malikâneyi izledi. Alt dudağını ısırarak, bakışlarını kimsenin olmadığı bir tarafa çevirdi. Jin'in bu kadar çabuk kendisinden sıkıldığını ve bunun için bıraktığından dolayı çok üzülmüştü.

Jin'e bakamıyor ve yutkunamıyordu. Sağ elini açıp kapatıyor, sallanmaya başlamıştı. Burnuna değdirmemek için kendini çok zor tutuyordu. Gözleri sulanmaya başlamıştı. Jin görmesinde başını eğdi.

Jin elindeki dalı bırakıp, Taehyung'un karşısına geçti. İşaret dili ile, Taehyung'a eve girmesini istedi. Zaten anlamıştı neden getirilip bırakıldığını. Başını kaldırmadan 'Evet.' anlamında salladı. Ardından Jin'e bakmadan arkasına döndü ve hiç sevilmeyen eve doğru yürüdü. Titreyen bacakları ile yürümeye çalıştı. Her adım atışında gözlerinden yaşlar düşüyordu.

Jin geri çekilip bir ağacın arkasında Taehyung'un bahçeye girmesini izledi. Taehyung bahçenin kapısını açıp içeri girdiği gibi, Jin de hiç bir şey olmamış gibi arkasını dönüp yürümeye başladı. Artık herşey bitmişti Jin için. 

Taehyung bir umut gitmez ve izin vermez gitmemi, diye arkasına baktığında. Kimse yoktu, hızla etrafına baktığında Jin'in uzakta başka tarafa yürüdüğünü gördü.

Taehyung dolu gözleri ile Jin'in gidişini izledi. Belki arkasına bakar umuduyla Jin'i izlemeye başladı, ama bir kez bile arkasına bakmamıştı. Taehyung, Jin'in kaybolana kadar geniş omuzlarını izleyerek göz yaşı döktü o bahçede.

~~~

Polis her şeyi çok iyi bir şekilde araştırıyordu. En sonunda gelen bilgiyle, hastaneye gidip birkaç gün içerisinde yüklü bir miktar para getiren varmı diye baktılar. Zaten kasabaları çok büyük değildi ve sadece bir hastane vardı. Fidyeciye verdikleri paranınım hepsinin burada olduğunu öğrendiler, seri numaralarından dolayı.

Aşkın dile ihtiyacı yoktur. TAEJİNWhere stories live. Discover now