°28°

3.9K 375 186
                                    


Onsuz ilk birkaç gün zor olsada geçmişti. Fakat gün geçtikçe dayanamayacağıma ve yokluğuna alışamayacağımı biliyordum.

Fakat ne olursa olsun onu unutmaya çalışıyordum. Her defasında beni bırakıp giden adamı nasıl hala bekleyebilirdim ki?

Üstelik gitmek onun seçimiydi.
Benim için kalabilirdi. Benim için hep kalabilirdi fakat o gitmeyi tercih etmişti.

İlkbahar mevsimi en sevdiğim mevsimken nefret ettiğim bir mevsime dönüşmüştü. Jungkook benden gittiği için.

Hangi üniversiteyi kazandığımı Jungkook'la birlikte öğrenmek isterken evde yalnız başıma öğrenmiştim bu haberi. Sevinmişti evet fakat yanımda bunu kutlayan kimse yoktu. Etrafımda uçuşan balonlar, parti süsleri, erkek arkadaşım veya arkadaşlarım, ailem.

Gene o yalnız olduğum döneme düşmüştüm. Aslında bu yaşam döngüm falan haline dönüşmeye başlamıştı.

Ben güvenirdim, sonra terk edilirdim, geri geldiğinde hemen affederdim, barışırdık, terk edilirdim.

Sonunda yalnız kalırdım.

Çalan kapı sesiyle düşüncelerim bölündü. Ardarda çalınca kimin geldiğini düşünmeye başladım.

Jungkook olamayacağına göre gelmesine sevineceğim başka kimse yoktu.

Ağır ağır yürüyerek kapıyı açtım. Karşımda pizza sepetiyle beliren maskesi yüzünü kapatmış adama baktım.

"Ben pizza söylemedim?"

Kalın bir ses cevap verdi.

"Emin misiniz?"

Bu ses kalın olsada tanıdık gelmişti. Gözlerim büyüdü ve kapıyı tam kapatacakken bir ayak bunu engelledi.

Keşke açmasaydım!

"Lütfen çok kaba davranıyorsunuz."

Diyerekten kapıyı hızlıca itip evime daldı. Ben biraz geriye sendeledim ve maskesini çıkarıp bana otuz iki dişiyle gülümseyen çocuğa baktım.

Senin gibi çocuğun ben-

"Merhaba Hera! Özledin mi beni!?"

Pizzayı masaya bıraktı. Bende açık kapıyı kapattım. Koltuğa yayıldığı an yanına geldim kollarımı göğsümde birleştirerek.

"Tanrı aşkına ne zaman kurtulacağım ben senden?"

Salak bir şekilde gülümseyerek pizzayı açtı. Kokusu burnuma gelince aç karnıma engel olamayarak karşısına oturdum.

O pizzayı çoktan yerken bende bir dilim alıp yemeye başlayıp, konuştum.

"Ne yani artık evlere pizza mı dağıtıyorsun?"

Pizzayı ağzına tıkıp konuştu.

"Zaten üniversite kazanamayacaktım babamda benim bir şirket yönetecek kadar zeki olmadığımı anlayınca evden attı. Girebildiğim bir bu iş var. Bence güzel."

Zeki olmadığına bende hak veriyordum. Diğer dilimi alıp yemeye başladım. Gerçekten çok güzeldi tadı.

"Kola yok mu?"  Dedim yerken.

Eliyle dur işareti yaparak ayağa kalktı. Evden çıkıp saniyesinde geri geldi. Elindeki kolayla. Artık dolaplarımı ezberlemiş olacak ki anında bardakları bulup kolaları doldurdu.

"Hera"

Yerken evet dercesine kafamı salladım. Ciddi bir bakış yerleştirdi yüzüne. Bende elimdki dilimi masaya bırakıp söyleyeceği şeyi dinledim.

Reset/JJKWhere stories live. Discover now