X | yeniden

120 11 13
                                    

Denizin maviliği öyle güzel ses çıkartıyordu ki bana huzur veriyordu. En son Yoonji ile birlikte böyle hissetmiştim. O bankta birbirimize içimizi dökerken... Eskiden buraya geldiğimde aklıma ilk gelen Jin olurdu. Onunla geçirdiğimiz zamanlar eşlik ederdi bana ama şimdi gözlerim Yoonji'yi arıyordu. Onu özlemiştim, günlerdir kapalı olan telefonumu açma gereği duymuyordum. Kafamı dinlemeye, düşüncelerimi toplamaya ihtiyacım vardı. Yoonji'yi seviyordum ama onunlayken düzgün düşünemezdim. Minik dudaklarını tenimde hissettiğim an her şey son buluyordu. Dünya da bir o bir de ben kalıyorduk. Ne yapıyordu? Acaba beni merak etmiş miydi? Yoksa benden vazgeçip Namjoon'un kollarına mı koşmuştu? En önemlisi Lola'yı besliyor muydu? Buraya gelmeden bir kaç gün önce kedimi ona bırakmıştım. Haber vermeliydim, belki hatalıydım... Sadece açıklama yapmak istememiştim. Bencilce bir düşünceydi ama hangimiz bencil değildi ki? Taehyung'un bana uzattığı biranın etkisinden ötürü olsa gerek, düşünmeye başlamıştım. Bilinçaltıma attığım her duygu böyle anlarda karşıma çıkageliyordu.

''İyi misin?'' dedi, deniz kadar mavi saçları olan adam. Başımla evet anlamında kafamı salladım. ''Oldukça dalgın görünüyordun da.''

''Düşünüyordum sadece.'' dedim. Sanırım Taehyung'a bu kadar gerçeği söyleyebilirdim.

Birasından bir yudum aldı. ''Bu halinle bana sevdiğim birini hatırlatıyorsun.'' O da en az benim kadar düşünceli görünüyordu. Umarım sarhoş olmazdı. Yoksa motorla yakalanma riskini göze almak istemezdim. Şuan yaşamak istediğim en son şey karakola gitmekti. Ama biraları aldığına göre bunu düşünmüş olmalıydı. Deniz kenarı ve bir kaç bira planlanmış bir senaryo gibi gelmişti bana.

''Anneni mi hatırlatıyorum yoksa?''

''Hayır, annemi sevdiğim söylenemez.''

Duyduğum şeyle aniden ona döndüğümde yüzüme bakıp gülmüştü. ''Kaşlarını çatma erken yaşlanırsın.'' dedi. Komik değildi, fazla şaşkındım. Ben hala ona öyle bakmaya devam ederken o da konuşmasına devam etti. ''Senin annene yaptıklarından sonra Haneul'u affetmemi bekleme benden.''

Taehyung'un böyle düşünmesi hakkında ne diyeceğimi bilemiyordum. Anlaşılan onunda sıkıntıları vardı.

''Sana gerçekleri anlatacağım.'' dedi, şişeyi kafasına dikti ardından. ''Gördüğün gibi güzel bir hayat yaşadığımı düşünebilirsin ama inan yaşamıyorum. Annem ve baban vitrin mankeni gibiler dıştan bakınca güzel görünüyor. O ikisi evlendikten sonra yanlarında yaşamak oldukça yorucuydu. Haneul ileri derecede bipolar hastası bu yüzden annenin babanla olan ilişkisine ses çıkarmadığını düşünüyorum.''

''Hayır, sandığın gibi değil. Annem babamı çok seviyordu. Bu yüzden ilişkilerine ses çıkarmadı.''

Kafasını salladı. ''Haklısın. Belki de ondandır. Ne olursa olsun annenin yerinde olmak istemezdim. Bu yüzden Haneul'un hissetmediği suçluluk duygusunu ben hissediyorum.''

Bu niye ellerinde çiçeklerle annemin mezarına geldiğini açıklıyordu. ''Bu yaşına kadar o suçluluk duygusunu taşımak zor olmalı ama bu konuda ikimizinde bir suçu yok. Biz masumuz Taehyung. İkimizde ailelerimizin bize yaşattıklarını yaşadık. Sence de artık bırakmanın zamanı gelmedi mi?'' 

Sustu. Susmak bazen evet, bazense hayır anlamına gelirdi. Ama en çok bilmediğini gösterirdi. Gözleri doldu. ''Bırakamam..'' dedi, sesindeki o çaresizlik beynimin acı eşiğini yoklamıştı. Derin bir nefes aldı. Denizin kokusunu ciğerlerine doldurdu. ''Bırakamam çünkü bakmam gereken bir bebek var artık.''

''Ne?'' dedim, anlam veremiyordum.

''Haneul'un hastalığı yüzünden ben hiç çocuk olmadım. Aynısını karnındakine yaşatmasına izin veremem. Bazen günlerce eve gelmezdi. Yemeğimi kendim yapar, okula kendim giderdim. Baban ne zaman Haneul evden kaçsa o da peşinden giderdi. Bu yüzden yalnız bir çocukluk geçirdim. Şuan hastalığı iyi olabilir ama eski haline dönmesi an meselesi. Yemek masasındaki tavrımı basit bir kıskançlık olarak algılamanı istemiyorum. Sana bunları anlatmamın nedeni yanlış anlaşılmaları önlemek.''

Senden Önce, Senden Sonra | fem!yoonminWhere stories live. Discover now