=ZAMAN UNUTTURMAZ UYUŞTURUR=

642 29 3
                                    

3 yıl önce Sinem'den

  O kadar mutluydum ki. Hayatımda ilk defa sevgilim olmuştu. Lise birinci sınıfta sevgili yapmak çok da doğru değildi ama çok seviyordum sevgilimi. Birlikte çikolatalı süt içiyorduk. Gofretler yiyorduk. Hatta arada Sinan'ı satıp arka bahçe de dolaşıyorduk. Şu an da Cenk'i bakkalın önünde bekliyordum. Yine okuldan kaçmıştık ikimiz. Sinan ne kadar bu duruma karşı çıksa da onu umursamamıştım. Sonuçta şimdi kaçmazsak ne zaman kaçacaktık?

   Cenk yanıma gelmişti sonunda. Poşeti bana doğru uzatıp, "Sinem bir şey aldım ama kızma.Sadece bir kere içeceğiz." ne olduğunu anlamadan bana sigara paketini gösterdi. Aslında ben de merak ediyordum tadını. Hayır diyemedim. Elimle arka tarafı gösterip, "Arka tarafa geçelim kimse görmesin." kafasını sallayınca arka tarafa geçtik. Sigara ve çakmağı çıkardı sigarasını yaktı ve bir nefes aldı. İlk nefes verdiğinde öksürse de ikinci sefer normal bir şekilde attı dumanını dışarıya. Elinden sigarayı alıp ben de ağzıma götürdüm. Sanki ben tiriyaki gibiydim. Ustalıkla verdim dumanımı dışarıya. Cenk tek eli ile sigarayı alıp diğer eliyle elimi tutup karşıma geçti. Sigaradan son kez nefes aldı ve onu yere attı. Ayağı ile ezip bana döndü. Bağırarak şarkı söylemeye başladı. "Karanfil kokuyor, cigaram cigaram," beni kucağına alıp döndürmeye başladı. O kadar fazla gülüyordum ki havada dönerken. Beni biraz daha döndürdükten sonra yere indirdi. Ellerimi tutup gözlerimin içine baktı.

"Sinem hayatımda ilk defa bu kadar iğrenç bir şeyi beğendim biliyor musun?" anlamamıştım. "İğrençse niye beğendin peki?" cilveli bir şekilde sormuştum. Gözlerini kısarak yanıma gelip kafamı öptü. "Çünkü yanımdaki insan ile her haltı yapmaya hazırım." dirseğim ile karın boşluğuna vurdum. Pek de hızlı vurmamıştım ama canı acımış gibi elini karın boşluğuna bastırdı. "Yaa niye hemen fesat anlıyorsun. Ben farklı şeyleri kastetmiştim." ikimiz de kıkırdadık. Sonra elimi kavrayıp yürümek için yönlendirdi. Ben de yürümeye başladım. Çöp konteynırının yanına gelince cebinde ki sigara paketini çöpe attı. Kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Bence de bi kere içip bırakmalıyız. Bokunu çıkartmamak lazım." sadece tebessüm etti. Sonra yürüyerek okulun yolunu tuttuk.

Cenk'in okulun giriş kapısına gelince telefonu çaldı. Kimin aradığını görememiştim. Hemen telefonu açıp yanımdan uzaklaştı. Ben de kapının önünde onu bekliyordum. Yanıma gelince yanağımdan öpüp, "Sinem annem aradı bana ihtiyacı varmış, yine babam ile kavga etmişler. Gitmem lazım." ellerini samimi bir şekilde sıktım. "Tamam, sen git bir şey olursa ararsın beni." kafasını sallayarak oradan uzaklaştı, ben de onun gözden kaybolmasını izledim.

    Son ders de bitince Sinan'ı kaldırdım. Genellikle edebiyat derslerinde uyuyordu. Onu uyandırdıktan sonra servise doğru yürümeye başladık. Üstüme doğru eğilip sweatshirtümü kokladı. "Sinem sen sigara kokuyorsun!" kızarak söylemişti. Ne diyeceğimi bilmiyordum. "Sadece 1 nefes aldım. Gerçekten. Sadece bir kerecik." çantasından parfümünü çıkartıp üstüme sıktı. Sonra bana sokranırken, "Salak salak işler yapıyorsunuz. Daha olmasın Sinem. Yoksa Cenk'i dövmek zorunda kalacağım." kıkırdadım. "Sen benim manitami dövemezsin kii. Hem o senin en yakın arkadaşın." dilini çıkardı. Sonra da servise bindi.

   Eve gelince direkt odama girip duş aldım. İyice temizlendikten sonra Sinan'ın şekerlerinden bir tanesini ağzıma attıp kıyafetlerimi giyindim. Her türlü tedbiri almak lazımdı. Çok yorulmuştum. Yatağıma uzanıp telefonumu elime alıp instagramda dolaşıyordum. Okulda hiç sevmediğim bir kız Cenk ile fotoğraf çekinip atmıştı. Atılma saatine bakmıştım. Sadece 5 dakika olmuştu. Adresini ekran görüntüsü alıp Sinan'ın odasına gittim. Çok sinirlenmiştim.  İçeriye girince bana bakmaya başladı. "Ne var Sinem?" yanına geçip oturdum. Telefonumun ekranını göstererek, "Bu ne demek oluyor Sinan? Gerçekten bu kadar mı yani? Bana annemin yanına gidiyorum demişti!" telefonunu çıkartıp Cenk'i arayacaktı ki engel oldum. "Adres bende var hadi yanına gidelim." kafasını sallayıp dolabından bir hırka çıkardı. Aşşağıya inince annem önümüze durdu. "Nere gidiyorsunuz böyle? Yemek hazır." Sinan öne çıkıp, "Annem biz çok sıkıldık. Bizimkiler de yolun başında ki kafedelermiş. Onların yanına gideceğiz. Çok geç kalmadan geliriz." annem gülümsedi. "Geç kalmayın sıpalar. Yemekte baban ile yanlız kalmayalım sonra bana sarıyor kurtulamıyorum ." Sinan ile aynı anda birbirimize bakıp yüzümüzü ekşittik. Sonra anneme el sallayıp evden çıktık.

   Çok moralim bozuktu. Bana annemin yanına gidiyorum demişti. Çok çabuk güvenmiştim. Çok olmamıştı ya. Bugün birlikte okuldan kaçmıştık. Bugün birlikte sigara içmiştik. O lanet şeyi bile birlikte içmiştik. Ben düşüncelere dalmışken Sinan beni durdurdu. "Geldik Sinem." eli ile kafeyi gösterdi. Kafamı sallayıp içeri girdim. Girmem ile Şoke olmam bir oldu. Sahra Cenk'in omzuna yatmış, Cenk de onun saçlarını okşuyordu. Beni fark etmemişlerdi. Boynumdan Cenk'in aldığı koleyi çıkartıp masanın önüne attım. Sinan beni arkadan izliyordu. İlk önce kolyeye bakan Cenk sonra yüzünü bana kaldırdı. Hemen Sahra'yı dürtüp ayağa kalktı.
"Sinem yemin ederim açıklayabilirim."
Sahra tek kaşını kaldırıp Cenke baktı.
"Ne açıklayacakasın Cenk? Bugün bana nasıl çıkma teklifi ettiğini mi?" Sahra çok mutlu görünüyordu. Yalan söyleme ihtimali yokmuş gibi. Sahra sözlerini bitirince kalbime ihanet eden göz yaşlarım sanki bir göleti dolduracakmış gibi çok hızlı akıyordu. Cenk'in karşısına geçip, "Çok yazık!" deyip sağlam bir tokat attım. Sonra ne olduğunu anlamadan geri çekildim. Beni çeken Sinan'dı. Sinan da Cenk'in karşısına geçip kafa attı. Zaten ipler sonradan koptu. Bağrışmalar, kavgalar... Yaklaşık 5 dakika kavga ettiler. Sonra kafenin sahibi bizi dışarı attı.

   Sinan ile komplekse geçip oturduk. Uzun süre sessizlik oldu. Sonra onun yüzündeki yaraları gösterdim. "Annemin bunu görmemesi lazım." dedim. "Sıkıntı olmaz. Uydururum bir şey. Asıl senin bu kadar kötü görünmemen lazım." Sarıldım. O kadar sıkı sarıldım ki. Sanki yıllardır onu görmemiş gibi...

    Ertesi gün olmuştu. Okula gitmek istemiyordum. O lanet insanı görmek istemiyordum. Annem hâlâ Sinan'ın yaralarını fark etmemişti. Föndaten ile kapatmıştık yüzünü. Keşke bem kalbimde ki acıları da öyle kapatabilseydik. Kahvaltı yapmak istemiyordum. O yüzden geç kalkmıştım. Zaten gece de pek uyuduğum söylenemezdi ya.

    Servise binince en arkaya oturmak istedim. Tam arkaya geçecektim ki Sahra ile Cenk orada oturuyordu. Sinir ve hırs ile onların önüne oturdum. Yanıma da Sinan oturdu. Yolumuz tam 40 dakikaydı. İlk bizim mahallediki öğrencileri alıyordu. Servisçi tam da bize uygun bir şarkı açmıştı.
"Delirmiyorsam geçmişim yüzünden," arkadan bir off sesi geldi.
"Gelir diyorlar bir gün gidenler
Aklın varsa sen geri dönme
İhanetin daha keskin o güzel gözünden
Nefret dolu bakışlarla mutluluğunu izledim
Kıskandım deli gibi çoğu zaman ölmeni istedim." şarkıya ben de bağırarak eşlik ettim.
Nasıl böyle umursamaz bir şeytana dönüştün
"Öylece sevdiğim kadının gidişini izledim
Nefret dolu bakışlarla mutluluğunu izledim
Kıskandım deli gibi çoğu zaman ölmeni istedim."
"Nasıl böyle umursamaz bir şeytana dönüştün
Öylece sevdiğim kadının gidişini izledim."
"Geber, geber, geber," bu kısmı bağırarak söylemiştim.
Nefret dolu bakışlarla mutluluğunu izledim
Kıskandım deli gibi çoğu zaman ölmeni istedim
Nasıl böyle umursamaz bir şeytana dönüştün
Öylece sevdiğim kadının gidişini izledim
Geber."

    Resmen şarkıyı ben söylemiştim. Bu şarkıyı çok seviyordum. Bugün de ayrı bir yeri vardı bende.

    Ders boştu. Hocamız hasta olduğu için gelememişti. Sinan da lavaboya gittiği için tek başıma sınıfta oturuyordum. Sınıfın kapısı açılınca içeriye Cenk girdi. Sınıftan çıkmak için ayağa kalktım. Beni durdurdu. "Özür dilerim. Yemin ederim özür dilerim. Biliyorum yaptığım o kadar iğrenç bir şey ki. Ama geri dönemedim. Sözümü tutmak zorundaydım Sinem. Lütfen bana bu kadar kötü davranma." alaycı bir şekilde gülümseyerek, "Ne diyosun sen Cenk? İyi misin? Nasıl sana kötü davranmayayım ya! Salak mısın sen? Lütfen bir daha karşıma çıkma!" tam kapıdan çıkacaktım ki arkamdan bağırdı. "Amcamın yanına gidiyorum, bir daha göremeyeceksin beni zaten. Sana söz veriyorum." arkasından bağırdım, "Cehennemin dibine kadar yolun var!"

İKİZİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin