=BAZI GERÇEKLER=

1.1K 61 5
                                    

*
ÖZÜR KONUŞMASI
İlk olarak hepinizden özür dilerim.Uzun bir zamandır bu kitabı aksattım farkındayım.Sizi öyle özledim ki... Ben yazarak rahatlayan bir insanım.Uzun bir süredir çok bunalımdaydım.Hep aklımdaydı devam etmek ama bugün diğer günlerden farklı olarak, bu hikayeyi okuyan bir arkadaşım buna devam etmemi söyledi.Sonra kafama tak etti işte.Tekrardan hepinizden özür dilerim. Daha fazla uzatmadan giriş yapalım...

*


Sinemden:

Sinan'ı böyle görmek benim canımı acıtıyordu.Her sabah kavga ettiğim çocuk gitmişti.Yerine her şeyden huysuzlanan yaşlı bir amca gelmişti.Bu sabah kahvalıya indiğimizde yüzünü hiçbir şey güldürmemişti.Oysa ki ona o kadar yalakalık yapmıştım.Salamı ağzıma tıkmak yerine burnuma tıkmayı tercih etmiştim.Düşünün artık. Canıma tak etti.Konuşmam gerekiyordu.Tabağında ki zeytinle oynarken ona bakmadan, "Sinan halledeceğiz diyoruz ya kuzum, daha ne asıyorsun suratını?" Sinan yüzüme bakmadan acınası bir gülüş gönderdi ve, "Sinem olmaz ben twin, olmaz bizden, olmuyor, olamıyor, evren bile istemiyor!" Sanırım durum düşündüğümden de ciddiydi.

"Sinan başlatma evreninden, salak salak konuşmayı da bırakır mısın? Gerçekten şu durumun çok acınası! Benim twinim bu değil. Attırma kafamın tasını! Tükürüceğim ağzına şimdi, bas git işine! Offf, bunaldım!" tek solukta konuşmuştum. Sinan gülerek yüzüme bakıyordu.

"Tamam be ne bağırıyorsun. Hem ben sıkıldım bu ilişki işinden.Rüya falan da istemiyorum." ne demişti o? Rüya istemiyorum mu? Kesin ateşi falan çıkmıştı.

"Twin senin ateşin mi var?" elimi anlına dayadım.

"Yok be Sinem. Cidden sıkıldım ben, hep ben üzülen taraf oluyorum.Bu saatten sonra daha uygun birine bakacağım."

"Dur kuzu hemen Esra Erol'u arıyorum . Salak mısın Sinan sen? Az önce ilişki istemiyorum dedin." sırıtarak tabağındaki domatesi ağzına attı ve lokması bitmeden konuşmaya çalıştı.

"Abartmayalım şimdi Sinem, benim birine aşık olmam lazım biliyorsun,yoksa bu hayat böyle geçmez.Hem sen benim her dediğim şeyi niye ciddiye alıyorsun ki?"

Konuşması biter bitmez servis kornaya basmıştı ayarlanmış gibi.Mutfaktan çıkınca telefonum yanımda mı diye cebimi yokladım.Cebimde olduğunu hissedince elimi cebimden çekip ayakkabılarımı almak için vestiyere gittim. Sinan'ın da ayakkabılarını alıp ona uzattım. Yanağımdan teşekkür amacıyla makas aldı.Sadece sırıtarak cevap vermiştim. Ayakkabılarımı giyer giymez servise binmek için yöneldim. Sinan en arkaya geçmişti bile. Ben arkada oturamadığım için önde ki boş bir yere oturdum.

Daha önce gelmediğimiz bir eve gelmiştik.Kimin oturduğunu merak ederken bir anda içeriye Burak girdi.Olum çocuk çok taylıydı.Hani şu sert, ulaşılmaz tipler var ya.Hah işte Burak onlardan. Bana içten bir gülücük gönderirken zıplayarak yanıma oturdu. Hoş bir şekilde gülerken yavaşça yüzüme döndü.

"Sana baktıkça kendimi cehennemden cennete girmiş garip biri gibi hissediyorum.Sence bu normal mi?" kafamı gülerek iki yana salladım.

"Ben de sana baktıkça deliler hastanesinde gibi hissediyorum.Sence bu normal mi?"

Sesli gülmüştük. Yaklaşık bir dakika sadece birbirimize bakmıştık.Nedensizceydi bu. Sonra ben sıkılıp, " Burak neyin peşindesin?" umursamaz bir tavırla " Sence? Bence ikizin anladı neyin peşinde olduğumu.Çünkü oturduğumdan beri bizi dikizliyor."

Kafamı hemen arka tarafa çevirdim. Sinan cidden bizi dikizliyordu.Aslında arkadaşlarıma karışan birisi değildi ama pek hoş baktığı söylenemezdi.

"Sinan, kuşum n'oldu?" sesim yüksek çıkmıştı ama takacaklarını sanmıyordum.
Kafasını problem yok olarak salladı ve telefonunu eline aldı, uğraşmaya başladı.

"Sinem seni bilemem ama ..." devamını getirmemişti.

"Beni bilmezsin ama?"

"Unut gitsin ya, önemsizdi, görmezden geliceksin zaten."

"Ayol sen söyle ben karar veriyim. Belki ben de..." bu kez ben devamını getirmemiştim. Ansızın elimi tutup,

"Sinem ben sanırım senden çok hoşanlıyorum."

İKİZİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin