SORUNLUNUN TEKİ

2.7K 72 6
                                    

Üzgünüm. Çok geç yazdığımı biliyorum ama bunları okursanız sevinirim.

2 tane kanaryam vardı. 6 yıldır benimle birlikteydiler. 1 buçuk ay önce ikisi de zehirlenerek öldü ve ben kendimi yeni yeni toparlamaya çalışıyorum. Benim için çok önemliydiler. Sınavları, okulu boşverin normal hayatım bile altüst oldu. 3 hafta önce yazmaya çalıştım olmadı aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ancak şimdi yeni bölüm ekleyebiliyorum. Özür amaçlı daha uzun yazmak isterdim ama bu kadar oldu malesef. Bir de sakıncası yoksa size bundan sonra kanaryalarım demek istiyorum. İyi okumalar..

Chloe'den

Kitap okumaktan yorulmuş olan gözlerimi kapatıp son günlerde neler yaşadığımı düşündüm. Aslında sürekli düşünüyordum ama bir türlü kabul edememiştim. Oldukça garip şeylerdi. En azından benim hayatım için. Çünkü son iki hafta içinde daha önce yaşamadığım birçok şey yaşamıştım. Bunlardan biri birçok gece Luke ile uyuyor olmamdı. Benimle uyurken rahat olduğunu itiraf etmişti. Ve inanılmaz bir şekilde son haftada ben de fazlasıyla huzurlu uyuyordum. Ama bu huzur sadece geceleri oluyordu çünkü kavgalarımız hız kesmeden devam ediyordu.

Diğer yandan mouse ve Shane hakkında planladığımız şeyi yapamamıştık çünkü Stan'in kıskançlığı tutmuştu. Ne olursa olsun ikisinin birleşmesini uygun bulmuyordu. Ama bu beni engellemediği gibi mouse da bununla fazla ilgilenmedi. Planımızı elbette uygulayacaktık ama henüz değil.

Ayrıca Cedric ile 5 kez iskelede karşılaşmıştık. Hakkında birçok şey öğrenmiştim. Şehir merkezine yakın bir üniversitede 2. sınıf öğrencisiydi. Hukuk okuyordu. Okulun oluşturduğu boyband'de solistti. Hatta bana şarkı bile söylemişti. Sesi de gülüşü kadar hoştu ama bunu da ona söyleyerek kendimi rezil etmemiştim.

Ona neden burada olduğumu anlattığımda sanki bir fahişe olduğumu söylemişim gibi şaşırmıştı. 11. sınıf öğrencilerine böyle saçma şeyler yaptırmalarının salakça olduğunu söylemişti ama bunu ben de biliyordum. Ayrıca bu gerç-

"Ufaklık, odanda mısın?"

Düşüncelerim sinir bozucu bir sesle bölünürken cevap vermeme bile fırsat kalmadan sesin sahibi odama daldı.

Artık kapıyı kilitlemiyordum çünkü gece yanıma geleceğini biliyordum. Yanıma gelmezse odasına çekiliyor, içiyor ve bağırarak bir şeyler kırıyordu.

Yataktan doğrulurken bakışlarımı bana sabırsızlıkla bakan mavi gözlere çevirdim.

"Dışarısı soğuk olduğu için babam herkesi kendi evine çağırıyor. Bir duyuru varmış. Acele et"

Sürekli emir vererek konuşması hoşuma gitmiyordu ama çenemi kapalı tuttum. Sabah sabah beynim kavga kaldıracak durumda değildi. Pekala aslında sabah değildi ama uyandığımdan beri yataktan çıkmadığım için sabah gibi hissediyordum. Oysa saat öğlen 1'e geliyordu. Yorganı tekmeleyerek üstümden attım.

Ortaya çıkan çizgili pijamalarıma burnumu kırıştırarak baktım. Kendimi zebra gibi hissediyordum.

Söylediği gibi acele ederek kısa sürede hazırlanıp aşağı indim. Koltukta oturuyordu. Merdivenden indiğimi farkedince mavi gözleri beni buldu. Anında ayağa kalkarak kapıya giderken ben de arkasından onu takip ettim. Üzerinde siyah bir kot ve lacivert kısa kollu tişört vardı.

Kış gelmişti ve havalar olabileceğinin en soğuğuydu. Buna rağmen incecik giyiniyordu. Dışarı çıktığımızda sert esen rüzgar yüzüme vurdu. Yüzümü iyice montumun içine gömdüm.

Luke kapıyı kapatıp anahtarı cebine atarken adımlarımı hızlandırıp onu beklemeden müdürün evine yürüdüm. Bana yetişebilirdi.

Kapı açık olduğu için kendimi direkt içeri attım. Luke da arkamdan eve girerek kapıyı kapattı. Sanırım biz hariç herkes çoktan gelmişti. Montumu çıkarıp elime aldım ve Luke'un oturduğu ikili koltuğun diğer tarafına oturdum.

Ufaklık ve PlayboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin