39

12.5K 809 76
                                    

Gözlerimi kapatmamak için direnirken Derin'in önüme bıraktığı çay bardağını tuttum.

Ellerim üşümüştü.

"Gerçekten çok uykum geldi ne olur azıcık uyusam ki? Hem siz de yoruldunuz ben kendimi iyi hissediyorum."

"Olmaz Azra uyanık kalman gerekiyormuş doktor dedi." Sıla kaşlarını çatınca dudağımı büzdüm.

Çağan kollarını omzuma sarıp beni kendine çekerken bardağı sehpaya bırakmıştım.

"Bebeğim sadece birkaç saat daha." Ayaklarımı kendime çekip kafamı göğsüne yasladım.

"Doğru söyleyin sizin de uykunuz gelmedi mi?"

Derin esnediğini gizlemek için kafasını diğer tarafa çevirirken hepsi onaylamayan mırıltılar çıkarıyordu.

"Oyun mu oynasak?" İlker'in sorusuna kafamı iki yana sallayarak cevap verirken itiraz etti herkes.

Uykuları var demiştim ben.

"Hadi Selim Derin'in uykusu geldi gidin siz. Nöbeti ben devralıyorum zaten geç oldu yeterince." Diyen sevgilim onlara kendi odasını verince gülümsedim.

Kendi odasında uyumadığı için orası hep derli toplu duruyordu zaten.

"İlker sizde kalkın hadi."

"Biz nerede yatacağız abi, boşver duruyoruz işte."

"Sıla Azra'nın yatağında yatar odada koltuk var sen de orada yatarsın işte." Kafamı sallayıp Çağan'a destek verdim.

Uyurlardı mis gibi işte. Benim yüzümden uykusuz kalmalarını istemiyordum.

"Sabaha daha çok var. Yarın şirkete gitmek gerekmese uyumazdım." İlker zorla kalkarken ayakta uyuyan arkadaşımı omuzlarından tutup dengede durmasını sağladı.

"Gel Sıla gel." Kollarını belinden ve bacaklarının altından geçirip onu kucağına alırken hallerine güldüm.

"Ay kendim giderdim ben. Ağırım bırak taşıma."

"Kızım daha dengede duramıyorsun taşıyorum işte sabit dur." Dediğini duyduk İlker'in son kez. Sonrası kapanan bir kapı daha.

"Kaldık mı baş başa?" Çağan saçlarıma birkaç öpücük bırakırken mırıldandım.

"Şuraları toplayalım bari vakit geçer."

"Sende temizlik hastalığı olduğunu düşünüyorum." Çağan gülüp peşimden kalkarken elimdeki tepsiyle ona döndüm.

"Bende temizlik hastalığı olsa bu kadar rahat olamazdın. Sadece düzenli olmayı seviyorum." Omuz silkip elimdeki tepsiyi mutfağa bıraktım.

Camı açıp oturma odasını havalandırırken soğuk hava anında içeriye nüfuz etmişti.

Ortalığı iyice toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirdim. Çağan dolabın başına geçip "Süt içer misin?" Diye sorana kadar da mutfağı temizlemekle meşgul olmuştum.

"Uykum var zaten daha çok gelmez mi?"

"Sabaha az kaldı. Doktorunla görüşürüm eğer sıkıntı olmazsa uyursun güzelim." Ellerini belime sarıp çenesini saçlarıma yaslarken kollarımı boynuna sarıp kafamı göğsüne koydum.

"Duygu ne olacak Çağan?"

"Boşver sen düşünme bunları." Elini yanağıma koyup okşarken sıkıntıyla nefes alıp verdim.

Nasıl düşünmeyecektim? Kız hiç normal davranmıyordu.

"Korkutucu bir hali var."

"Azra, hayatım." Beni geri çekip gözlerime bakınca gülümseyip kafamı salladım. Anlamıştım ne demek istediğini.

PERESTİŞWhere stories live. Discover now