13 | tainted love

5.8K 546 269
                                    

✧*。

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

✧*。

tanık olduğu 'röntgen' olayından sonra namjoon, o geceyi oldukça zor atlatmıştı. taehyung'un amacı neydi? neden evlerini izliyordu? namjoon, tüm gece boyunca bunları düşünmüş, taehyung'la boğuşup durmuştu.

jimin, namjoon için çok değerliydi. jimin ne zaman düşse namjoon orada olmuş ve onu kaldırmıştı. ne zaman kendini kötü hissetse namjoon, hiç düşünmeden omzunu ona sunmuştu. şimdiyse hiç yanında olmamış, tamamen bir yabancı olan birine onu kaptırmıştı. namjoon, çok sinirliydi. taehyung'un bir şeyler karıştırdığı oldukça ortadaydı fakat aşk jimin'in gözlerini kör kılmıştı.

pazar günleri genelde hep birlikte kahvaltı ederlerdi. sonra ya bir şeyler kararlaştırıp birlikte vakit geçirirler ya da hepsi bir yerlere dağılırdı. işte bu sabah güzelce giyinmiş olan jimin'in karşısında oturan namjoon çenesini yutmak için kendini zorluyordu ve bu sayede acı çekiyordu. ona her şeyi söyleyebilirdi. onu kenara çeker ve taehyung'un onu bir sapık gibi gözetlediğini anlatırdı fakat bir şey onu tutuyordu. sanki ona gördüğünü anlatırsa jimin kendisinden uzaklaşacaktı, böylece içine yoğun ve berbat hissettiren bir his düştü. yerine iyice gömüldü, kafasını eğdi ve cevizli mısır gevreğiyle ilgilenmeye başladı.

"namjoon." yüksek sesle isminin söylenmesi onu korkutmuş ve elindeki kaşığın tabağa birden düşmesine yol açmıştı. irkilmiş ifadesiyle kafasını kaldırıp hoseok'a baktı.

"iyi misin?" hoseok, endişeli görünmüştü gözüne. ve sanki jimin'le bir süredir bir şey konuşuyorlarmış da namjoon tüm bunları kaçırmış gibiydi. jimin, elindeki reçelli ekmeğiyle şaşkınca kendisine bakıyordu.

"başka bir dünyada gibi görünüyorsun, sana neredeyse beş kere seslendik." hoseok, elindeki bıçağı ona doğru doğrultmuş çatık kaşlarıyla konuşmuştu. namjoon, bir süre durdu ve gözleri jimin'de duraksadı. sarışın çocuk, reçelli ekmeğini ağzına doğru götürünce namjoon, içinde bulunduğu bu duruma küfretmek istedi.

'hiçbir şeyden haberin yok jimin ve bu beni çok üzüyor.'

"iyiyim, üzgünüm biraz fazla uyumuşum. kendime gelemedim daha." yalandı. gözlerine gram uyku girmemişti ve namjoon bu yüzden oldukça yorgun hissediyordu. "ne sormuştunuz?"

"diyorum ki bugün alışverişe çıkalım. yeni kıyafetler almak istiyorum."

jimin de hoseok'u kafasıyla onayladı. "hem soğuk bir şeyler de içeriz."

namjoon, omuz silkti. "fark etmez, olur." aslında dışarıya adım atacak ne gücü ne de morali vardı fakat namjoon'un söz konusu sevdiklerinin ricasıysa, her şeyi bir kenara itme gibi bir sorunu vardı. bu bazen kötü olabiliyordu.

"süper!" hoseok, ellerini çırptı. mutluluğu, duygularını kolaylıkla belli eden ufak yüzüne hemen yansımıştı. namjoon, gülümsemeye çalıştı. görünüşe bakılırsa onu zor bir gün bekliyordu.

let me under your sin | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin