Sarsılmaya başlayınca koltuğun yanlarını sıkıca tutmuştum. Havada mıydık? Solumda kalan pencereye doğru gözlerimi diktim. Hayır. Henüz havada değildik. Onca insanı öldüren ben şu an yükseklikten korkuyordum. Ne saçma!

Şiddetli bir sarsılma ile içimin hopladığını hissetmiştim. Arkamdan öne doğru bir basınç beni itiyordu sanki. Gözlerimi kapatmak istemiyordum. İnatla cama doğru bakmaya zorluyordum kendimi. Ama bu çok zordu. Daha fazla dayanamayacaktım. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve koltuğun yanlarını daha da çok sıktım. İçim sanki biz havaya yükseldikçe daha da hopluyordu.

Bir kaç dakika geçtikten sonra artık uçağın o rahatsız edici sesi dışında sarsılma ve ya basınç yoktu. Havada ilerliyorduk sadece. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda bana doğru alayla gülümseyen Osman'ı gördüm. Kaşlarımı aniden çattım ve, "Ne var? Neye gülüyorsun?" dedim sinirle. "Hiç." dedi ve yüzünü alaylı ifadenin yerine eski sert ifadesi geldi aniden. Diyecek hiçbir şey bulamıyordum ona karşı. "Dün gece su içmeye kalktığımda senin uyku arası söylenmelerine, daha doğrusu inlemelerie şahit oldum. 'Baba' diye söyleniyordun uyku arası." dedi ve elindeki telefonu ceketinin iç cebine koydu. İşte bunun olmasından korkuyordum. "O an aklıma bir şey takıldı." dedi ve bana doğru dikti gözlerini. "Sen babanı öldürdüğüne pişman mısın Eslem?" dedi ciddi bir ses tonuyla. Şaşkın bir yüz ifadesiyle ona bakıyordum. Pişman olmak mı? Neden bunu bana yapıyorsun Osman?

Derin bir nefes alıp verdikten sonra kendimi toparladım ve sakin bir şekilde cevap verdim. "Aslına bakarsan.. Evet. Pişmanım." dedim ve ellerime doğru çevirdim bakışlarımı. "Ama o adam senin anneni gözlerinin önünde öldürdü Eslem." dedi Osman sorgulayıcı bir sesle. Haklıydı. O adam benim annemi öldürmüştü. Ama pişman olma nedenim farklıydı. "Evet, biliyorum. Bunu düşününce de pişman olmak çok saçma geliyor. Ama, ben orada babamla birlikte kendimi de öldürdüm aslında. Masumiyetimi, saflığımı,insanlığımı.. Kısaca benliğimi kaybettim o adamı öldürürken." dedim ve başımın yavaş yavaş dönmeye başladığını hissettim. Ona doğru çevirdim bakışlarımı sakince. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. "Ne desen haklısın sanırım. Biz böyle böyle tükeniyoruz işte. Ama bu bizim işimiz. Bunu da unutmamamız gerekiyor Eslem." dedi eski ciddiyetine dönerek. "Her şey öyle başlamadı mı zaten? İnsanları öyle öldürmeye başlamadım mı? Sanki üzerime vazifeymiş gibi, kendimce dünyada ki pislikleri temizlemeye çalışmadım mı? Şimdi ise bu şey benim işim oldu. Ama işte kendimi durduramıyorum artık. Bir canavara dönüştüm. Ve şimdi o canavarı kontrol edemiyorum. En kötüsü ise bunun tek sorumlusu benim." dedim ve göz yaşım yanağımdan aşağı doğru yavaşça süzüldü.

Osman tek kelime bile edememişti. Susmuştu sadece. Aklıma birden Fırat gelmişti. Evdeyken Ateş'ten rica edip telefonla onu aramıştım. Fakat açmamıştı. Ardından ona mesaj atmıştım. "Fırat ben Rüya. Bir kaç aylığına burada olmayacağım. Halletmem gereken işler var. Haber vermek istedim. Döndüğümde görüşürüz." diye mesaj atmıştım Umarım endişelenmez..
...
"Eslem." Omzumu dürten el ile yavaşça göz kapaklarımı açtım. Kafamı yasladığım camdan gelen güneş ışığı gözlerimi acıtmıştı. "Eslem!" dedi Osman sert ses tonuyla. Bakışlarımı sağ tarafımda beni dürten Osman'a doğru çevirdim aniden. "Ne oldu? Geldik mi?" dedim gözlerimi ovuşturarak. "Evet. Kalk hadi." dedi Osman. Tam ayağa kalkacağım sırada, kemeri açmayı unuttuğumu fark ettim. Hızla kemeri takılı olduğu yerden çıkarttım. Ve ayağa kalkıp katlanmış siyah bol tişörtümü düzelttim. koyu mavi kot pantolonumu da yukarı doğru çektim. "Gidelim." dedi Osman bakışlarıyla beni hızla süzerek.

Siyah uzun saçlarımı bileğimde duran koyu kırmızı lastikle hızla bağladım. Sakin adımlarla önümde ilerleyen Osman'ı takip etmeye başladım. Heyecanım geçmişti. Ama sanki kapıya doğru ilerledikçe kalbimin atışı hızlanıyordu.

KARA LİSTE-ÇETEKde žijí příběhy. Začni objevovat