0.1 TEHDİT

718 41 9
                                    

ARKADAŞLAR OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN♥️

5 Sene sonra (TÜRKİYE)

  Yattığım kartonun üzerinden kalkarken boynumda şiddetli bi ağrı hissettim. Elimle boynumu ovarken yavaşça ayağa kalktım. Sabah olmuştu. Ama hava hala kapalıydı. Dün gece yaşananlar aklıma gelince bir an duraksamıştım.

  Sarhoş bir adamın kafasına içki şişesiyle vurmuştum. Ve adam sokağın ortasında öylece yığılıp kalmıştı. Kafamı gözlerimi sıkarak salladım ve düşüncelerimi bir kenara bırakıp bakışlarımı kolumdaki saate çevirdim. Saat 7 olmuştu. Ve ben işe geç kalıyordum. Hızlı bir şekilde kartonların arasında duran koyu mavi renkli çantamı aldım ve kaldığım sokağın başına doğru hızla koşmaya başladım. Çalıştığım kafe 7 de açılıyordu ve benim orada 6:30 da olmam gerekiyordu. Ama ben dün gece yaşananlardan dolayı kaldığım sokağa geç gitmiştim. Ve uykumu alamamıştım.

  Bir yandan öksürüyor bir yandan da saçlarımı ellerimle tarayarak koşmaya devam ediyordum. Sokağın başına geldiğimde ise bir şeye çarpıp yere düşmüştüm. Afalladım ve kafamı tutarak neye çarptığıma bile bakamadan koşmaya az öncekine göre biraz daha yavaş devam ediyordum. Karşıdan karşıya hızlı geçmeye çalıştığım için az kalsın kırmızı renkte büyük bir arabaya çarpıyordum. Korna sesleri kulağımı sağar ederken ben koşmaya devam ediyordum.

  Kafenin önüne geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Bana doğru yaklaşan, parıldayan topuklu kırmızı ayakkabıları görünce kafamı biraz daha yukarı kaldırdım ve kafenin çalışanlarından biriyle göz göze geldim. Bu Özlem'di. Yeşil gözleriyle beni süzerken bir yandan da ellerini beline koymuştu. "Günaydın Rüya." Derken sesindeki yapmacıklık midemi bulandırmıştı. Sesi gerçekten çok inceydi. Ve gülümsemesi yeniden beni sinirlendirmişti. Ona yüz vermeden yanından hızla geçip içeri geçtim. Sonbahar olduğu için hala havalar biraz soğuktu. "Hayrola? Yarım saat geciktin."

  Arkamdan gelen Özlem'in sesini umursamayarak bayanlar tuvaletine doğru gittim. İçeri girip kapıyı örttüm. Kapıya yaslanıp gözlerimi kapattım. Gözlerimi tavana diktiğim an çantam da duran ilacımı hatırlayıp hızlı bir hareketle lavabonun önüne geçtim. Kafamı aynaya çevirdim ve kendimi görünce uykusuzluktan morarmaya başlayan gözlerimi inceledim.

  İri gözlerim hafif dolgun dudaklarım eskiden olduğu gibi hala güzelliğini koruyordu. Ellerimi ve yüzümü iyice yıkayıp koyu mavi çantamdan ilacımı çıkarttım. Sürekli devam eden baş ağrılarım için kullandığım sarı renkli haplarımdan bir tanesini elime alıp kafama diktim.

  Ağazımı musluğa dayayıp suyu içerken kapının çalmasıyla birden musluğu kapattım. "Rüya! Benim! Fırat." Fırat'ın endişeli sesini duyunca çantamı ve kendimi toparlayıp kapıyı sakin bir şekilde açtım. Fırat yere bakan gözlerini aniden bana çevirdi. "Fırat?" Dedim sakin bir şekilde. Endişeli gözlerle bana bakan Fırat kumral renkteki saçlarını eliyle karıştırarak sağa sola bakmaya başladı. "Fırat?! İyi misin? Ne oluyor sabah sabah?" Dedim endişeli bir sesle. Ve tuvaletten çantamı da alıp çıktım. Fırat'a doğru dönerek ona endişeli bir şekilde baktım. "Rüya..." derken gerçekten de kötü bir şey olduğunu anlamıştım. "Beni.. beni biri tehdit.. tehdit etti. Bi.. bir adam. Yani.. genç bir adam.. sesi öyle geliyordu.. bana seninle ilgili bir şey söyledi.. hala aklım almıyor. Çıldırmak üzereyim!" Onu sakinleştirmek için ellerimle kollarını kavradım. Gözlerinin içine bakarak, "Sakin! Sakin ol!.. Bak ben bura-" sözümü keserek kollarında duran ellerimi hızla elleriyle itti. "Bana senin hakkında bir şeyler söyledi ve tehdit etti diyorum Rüya!"

  Anlamsız bir şekilde Fırat'a bakarken yeniden kollarını tutup sakinleştirmeye çalıştım. "Fırat kendine gel!" Kahverengi gözlerini bana çevirip aniden durdu ve "Tamam. Tamam. Sakinim." dedi sakinleşmeye çalışır bir ses tonuyla. Ellerimi kollarından yavaşça çekip ona baktım. "Şimdi, neler olduğunu adam akıllı anlat bana." Gözlerini benden kaçırmasına izin vermeden "Lütfen bana bak Fırat. Ve olanları anlat." Dedim.

  Derin bir nefes alıp verdikten sonra Fırat gözlerimin içine bakarak "Rüya, bu sabah kendime kahve almak için gittiğim o kafede sıra bekliyordum. Sonra tam arkama doğru döndüğümde genç bir adam bana gözlerini dikmiş bakıyordu. Yani tehlikeli bir şekilde bakıp duruyordu. Ama niyetinin iyi olmadığını baştan anlamıştım ben." Derken yeniden elleriyle saçlarını karıştırdı. "Eee. Sonra?" Dedim meraklı bir ses tonuyla. "Kahvemi alıp çıktıktan sonra arkamdan geldi. Arabama hızlı bir şekilde bindim. Tam o sırada arabayı çalıştıracaktım ki, o adam birden arabama bindi." dedi.

  Şaşırarak olanları dinlerken arkamdan gelen bir sesle birden hafifçe irkildim. "Rüya!" İnce bir sese sahip olan kişinin kim olduğunu anlamıştım. Yavaşça arkamı döndükten sonra karşımda duran Özlem'i gördüm. Bu kız benim başıma bela olarak gönderilmişti. "Özlem?" Dedim sakin olmaya çalışır bir sesle. Yeniden bana küçümser bir şekilde bakan o yeşil gözleri görünce sinirlerim daha da bozulmaya başlıyordu. "Müşteri geldi. İlgilenirsen sevinirim." Dedi yapmacık bir ses tonuyla. "Sen neden ilgilenmiyorsun?" Diyerek karşılık vermiştim ama o kendini bozmamak için elinden geleni yapıyordu. "Çünkü, benim Mustafa Bey'in yanına gitmem gerekiyor. Ve diğer çalışanlarda meşgul. Daha fazla açıklamaya gerek yok bence. Hem zaten bu senin işin tatlım."

  Yapmacıklıktan ve sinsilikten başka bir şey yapmıyordu. Onu o an orada parçalamayı o kadar çok istiyordum ki. Tam ona doğru sinirle ilerleyecekken kolumu tutan el ile durdum. "Rüya. Sen müşteriyle ilgilen. Ben seni şurada oturup bekleyeceğim." Dedi Fırat yan tarafta duran masayı göstererek. Ona doğru geri dönerek. "Tamam Fırat. Hemen geliyorum." Dedim hafif bir tebessüm ile. Arkama geri dönüp Özlem in yüzüne bile bakmadan ona çarparak hızla yanından geçtim.

  Müşteriyle ilgilendikten sonra Fırat'ın olduğu masaya doğru ilerleyerek ona gülümsedim. "Evet. Lütfen devam et Fırat. Seni dinliyorum." Dedim masaya oturarak. Nefes alıp verdikten sonra tekrar bana baktı ve konuşmaya devam etti. "Arabama bindim işte. Ben ilk başta şokun etkisiyle bir şey yapamadım ama adam bana tehlikeli bir şekilde bakınca kendimi toparlayıp kim olduğunu sordum. Ve bana -sadece bir çok gerçeği bilen bir yabancı- diyerek cevap verdi. Ben bu soruyu es geçip benden ne istediğini sordum. Ama bu soruma cevap vermeyip bana sadece..." Heyecanla onu dinlerken birden susunca "Eee?! Sana sadece?" Dedim endişeli bir sesle. "Bana sadece senden uzak durmamı söyledi. Yani senden neden uzak durmam gerektiğini sorunca da senin normal bir insan olmadığını, ve çok tehlikeli biri olduğunu söyledi. Eğer senden uzak durmazsam da aileme zarar verecekmiş. Rüya ben senin için endişeleniyorum. Sen kötü biri değilsin. Buna yüzde yüz eminim. Ama benim neden senden uzak durmamı söyledi?" Söylediklerini şaşkın bir şekilde dinlerken olayı tam olarak anlamaya çalışıyordum. Benim hakkımda bir şeyler bilen bir adam vardı. Ve yakınımda olan bir insanı tehdit edebiliyordu.

  İyi de neden? Neden bunu yapsın ki? Tehlikeli bir insan olduğumu neden söyledi ona?

  Düşüncelerimden sıyrılıp sakinleşmeye çalışarak. "Tamam Fırat. Sorun yok. Ben halledeceğim. Düzeltmeye çalışacağım bu durumu. Sen sadece sakin ol. Eğer güvende olmak, o adamdan korunmak istiyorsan da benimle konuşup muhatap olma. Ama ben tehlikeli biri değilim!.." Dedim durumu düzeltmeye çalışarak. Bana bakarak "Hayır senden uzak durmayacağım. Sen benim dostumsun. Sana güveniyorum Rüya." Dedi ve masada duran ellerimi tuttu. Tebessümle karışlık verdim ve bende onun elini tuttum.

  Bu durum her ne kadar canımı sıkmaya başlasa da, elle tutulur bir kanıt yoktu adam da. Varsa da henüz Fırat'a bunu göstermemişti. Yani fazla telaşlanmaya gerek yoktu. Sonuçta artık yeni bir hayat kurmaya çalışıyordum. Ve bu hayatı bozan birinin olmasına da izin veremezdim. Vermeyecektim. Çünkü bu hayat bana aitti. Sadece bana ait...

KARA LİSTE-ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin