0.8 TÖREN

200 17 2
                                    

ARKADAŞLAR OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN♥️🌈

  ESLEM

Ateş önümde ilerlerken, tereddütlü ve yavaş adımlarımla bende arkasından gidiyordum. Büyük ağacın önüne geldiğimiz de ise Ateş cebinden telefonunu çıkarıp olduğu yerde durdu. Ben ise tam onun yanına gelmiştim. "Ne olacak şimdi? Bekleyecek miyiz?" dedim meraklı bakışlarla Ateş'e bakarken.

Telefondan gözünü ayırmayarak, "Evet. Ama fazla beklemeyiz. Birazdan açarlar bize kapıyı." dedi Ateş. "Kapı mı?" derken sesim istemsizce titremişti. Ateş kafasını onaylar şekilde sallarken elindeki telefona bakmaya devam ediyordu. "Aynen. Ama bu sefer asıl mahzene, yani Üstad'ın olduğu mahzene gireceğiz." Dedi Ateş sakin bir ses tonuyla. Üstad mı? Anlaşılan tanımam gereken daha çok kişi vardı. Aklımda ki soruları durdurmaya çalışırken, Ateş telefonu kapatıp sol cebine koydu. Bende etrafıma dikkatli bir şekilde göz gezdirdim. Kimse yoktu. İleride duran arabaya baktıktan sonra ormanın ne kadar büyük olduğunu fark ettim. "E hadi!" Dedi Ateş uyarıcı bir ses tonunda. Önüme aniden döndüğümde ise Ateş'in az önce önünde durduğu o ağacın kökleri birden kaybolmuştu sanki. Aşağıya doğru çekilmişlerdi. Çelik bir kapıya benzeyen duvarın önüne doğru ilerlemeye başladık. Yavaş adımlarla ilerleyen Ateş çelik duvarın önüne gelince sağ tarafında duran merceğe benzeyen küçük deliğe doğru kafasını uzattı. Bende arkasından yavaşça ilerledim. Ve durdum.

Duvar ortadan ikiye doğru yavaşça açılmaya başladı. Ağaç sallanıyordu. Yukarı doğru bakarken içimi istemsizce bir korku kapladı. Kapı açılırken Ateş geriye doğru bir adım attı. Sırtı göğsüme birden değince bende bir adım geriye atmıştım. Arkasına bakmadan, "Pardon." Dedi. Kapı açıldıktan sonra ileride duran siyah takım elbiseli adam bize doğru gelmeye başlamıştı. Ateş bana doğru dönüp elini uzattı. Gözlerimi Ateş'in uzattığı eline çevirdim ve tereddütlü bir şekilde elini tuttum. Ateş önüne döndü ve içeri sakin adımlarla girdi. Bende arkasından onun elini bırakmadan devam ediyordum. Takım elbiseli adam tam karşımızda duruyordu.

  Yüz hatları keskindi ve benden gözünü ayırmıyordu. Ona bakmayı kestim ve etrafıma göz gezdirmeye başladım. Siyah karanlık duvarlar, duvarların altında yanan ince şeritler halinde koridoru aydınlatan elektrik mavisi ışıklar, ve koridorun sonundaki asansör. Genç adama doğru çevirdim gözlerimi. Bana bakmaya devam ediyordu. Bakışları sert ve tehditkardı.

"Bundan sonrasını ben hallederim. Sen gidebilirsin." Dedi takım elbiseli adam benden gözlerini ayırmayarak. Ateş'e doğru çevirdim gözlerimi. Kafasını onaylar şekilde salladı ve oda bana çevirdi gözlerini. "Bundan sonrasına girmem yasak. Ben dışarıda, arabada bekliyor olacağım Eslem." Dedi Ateş sakin bir ses tonuyla. Kafamı olumsuz bir şekilde sallarken, "Olmaz. Senin de gelmeni istiyorum. Hem.. ne olacak şimdi? Aziz Bey içeride mi? Yada sizden biri var mı içeride? Tanımadığım bir adamla.." Derken Ateş sözümü devam ettirmeme izin vermedi ve omuzlarımı iki elinin arasına aldı. Korkuyordum. Başıma ne geleceğini bilmiyordum. Şuan da bana güven veren tek kişi Ateş'ti. Gözlerindeki masumiyeti görebiliyordum. En azından hissedebiliyordum bunu. Ateş genç adama kafasını çevirdikten hemen ardından bana baktı. Gözlerimin içine bakarak, "Sadece sakin ol. Korkma.." dedi sakin bir ses tonuyla.

  Korkma mı? Cidden tek diyebileceği şey bu muydu? Bu bir film sahnesi değildi. "Ateş.." dediğim an yeniden sözümü keserek, "Eslem! Sadece onun dediklerini yap ve sakin kal." dedi genç adamı eliyle işaret ederek. Ses tonu yükselmişti. "Benim oraya girmem yasak. Ama zaten ben seni arabada bekliyor olacağım." Sözlerine güvenmek istiyordum ama bu iki gündür yaşadığım onca saçmalığı hatırladıkça, aklım buna izin vermiyordu. "Peki. Anladım." derken Ateş'in yüzüne bile bakmadım ve genç adama doğru dönerek, "Gidelim o zaman. Bakalım bu sefer ne gelecek başıma?" dedim alaycı bir ses tonuyla.

KARA LİSTE-ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin