-          Ben öyle olduğunu düşünmüyorum,dedi kaşlarını çatarak. Kafamı sallayarak dediğini onayladığımda çoktan eve geldiğimizi fark ettim.

Akşam olduğunda sessiz bir akşam yemeği geçirmiştik. Gözüm sürekli ablamın üzerindeydi. Sabahkine nazaran morali düzgün görünüyordu. Ama yine de Daniel ile arasında geçen konuşmayı öğrenmem lazımdı.

Bir sonraki gün Cuma olduğundan ötürü çok mutluydum. Aslında o kadar da mutlu değildim.Çünkü Daniel’i iki gün boyunca göremeyecektim. Gün geçtikçe ona bağlanmaya başlıyordum. Oysaki o, benimle ilgilenmiyor bile. Belki de ilgilenmediği için seviyorum onu. Bu da benim garip huylarımdan biri.

-          Nicole, Andy. Çıkıyoruz hemen, diye bağıran ablamın sesini duyduğum gibi fırlayıp çantamı hazırladım. Apar topar merdivenlerden inerek kapının önüne çıktığımda,ikisininde yüzünde kızgın bir ifade vardı.

-           Özür dilerim, dedim saçlarımı okşayarak. Andy’nin başını iki yana sallayarak gözlerini devirmesine aldırış etmeden kapıyı kapattım. Sonra asansöre yöneldiklerini görünce;

-          Bayan Willaims gelmiyor mu bizimle? ,diye sordum.

-          Hayır gelmeyecek bugün. Carter’da cezalı olduğundan okula yürüyerek gidecek, diye cevapladı Andy. Başımı, anladığımı belli eder tarzda salladıktan sonra asansöre binip,arabaya doğru yol aldık. Babam ve amcam hala gelmedikleri için eski araba ile gitmek zorunda kalıyorduk. Bana göre eski arabalar her zaman daha güzel ve kalitelidir. Ablam sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırması sonucu okula doğru yol aldık.

Okula vardığımızda diğer günlere göre park yeri kalabalıktı. Okulun bahçesinde park yeri bulamayınca mecburen dışarıda ki ara sokaklardan birine park etmek zorunda kaldık. Tabi bu sayede biraz yürümüş olacaktık. Arabaya bindiğimizden beri hiç ses etmeyen ablam ;

-          Sınavlar yaklaşıyor. Çalışıyorsunuz değil mi?, diye sordu.

-          Ben çalışmıyorum abla ,diyen Andy ile aynı fikri paylaşıyordum.

-          Sınav soruları hakkında ipucu vereceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz ona göre, dedi ablam alaylı bir tavırla. Onun yerinde olsam,ben de vermezdim.

-          Yok öyle bir düşüncemiz tabi ki de yok. Biz çalışırız sen merak etme, diyerek Andy’nin kırdığı potu düzelmeye çalıştım. Ablam, gülerek başını salladığı sırada okula varmıştık. Hep beraber sınıfımızın olduğu bloğa doğru ilerlerken karşımıza çıkan kişi bütün moralimizi altüst etti.

-          Günaydın Bayan Miller, diyerek gülümseyen Brock ailesinde ki oğlanı gören ablam şaşkın gözlerle ona bakıyordu.

-          Sen….

-          Evet ben. Yoksa beni gördüğünüze sevinmediniz mi?,dedi yine sinir bozucu bir edayla. Ablam kaşlarını çatmış bir şekilde ona bakarken Andy konuşmaya başladı;

-          Bizim canımızımı sıkmak için mi geldin?

-          Niye geldiğim seni ilgilendirmez. Ayrıca ben Bayan Miller ile muhatap oluyorum ,diyerek tekrar ablama baktığında ellerini sıkarak yanımızdan ayrıldı. Arkasından bir süre baktıktan sonra Andy ;

-          Bana bak Ricard. Eğer onu üzmeye kalkarsan seni çok fena yaparım. Haberin olsun.

-          Onun bize yaptıklarını çok çabuk unuttun herhalde,diye cevap verince Ricard,olay ciddiye binmesin diye araya girerek Andy’i oradan uzaklaştırmaya çalıştım. Andy hala söylenirken,sonunca içeriye girmeyi başarmıştık.

-          Tamam Andy. Sakin olur musun lütfen,diyerek Andy’i yatıştırmaya çalıştım.

-          Tamam sakinim ben. Ama onlardan biri elimde kalacak bir gün, diyerek çalan zil sonucu sınıfına doğru yol aldı.Arkasında bir süre baktıktan sonra ben de sınıfıma doğru ilerledim. Ablamla görüşmeyi çok istesem de şu vakitte mümkün değildi.

Sınıfa doğru ilerlerken kapının önünde ,kollarını bağlayarak duran Daniel’i görünce bir süreliğine olduğum yerde durdum. Başını çevirip bana baktıktan sonra,yanıma doğru gelmeye başladı. Koridorda şu anda bizden başka kimse olmadığı için korkmaya başlamıştım. Yanıma iyice yaklaşınca her zamankinin aksine sakin bir sesle;

-          Ricard Brock size ne söyledi? ,diye sordu. O kadar sakindi ki onu ilk kez gören biri,gerçekten böyle  olduğunu düşünecekti. Bir süre gözlerine baktıktan sonra birkaç kelime gevelemeye başladım.

-           Bana doğruyu söyle Nicole ,diyerek aramızdaki mesafeyi azalttığında bu sefer çok heyecanlanmıştım. Bir süre dilim tutulacak gibi olsa da konuşmayı başarmıştım.

-           Ricard, Bayan Miller’ın ….

Saplantılı ÖğrenciWhere stories live. Discover now