(1) Mühür ve Kalkan.

Zacznij od początku
                                    

Ne demek istediğimi anlamadıklarını görünce tebessüm ettim. "Toprağın kendini soğutma veya ısıtma işlemi altı ay sürüyor. Tüm yazın sıcaklığını altı ay kışta ancak soğutuyor. Kışın sahip olduğu soğuğu ise yazın altı ay içinde eritiyor. Bu kısır döngü sürekli kendini tekrarladığı için yazın soğuk, kışın ise ılık suyumuz oluyor. Her şey sahip olduğumuz toprağın mevsimlere uyum sağlamasıyla ortaya çıkıyor." Sustuğumda hepsi şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Yine söylediklerimin tek kelimesini anlamamışlardı.

Gülerek masama geçtim. "Buna pek kafa yormayın ikinci sınıfta doğanın ilginç sırlarını zaten öğreneceğiz. Şimdi resimlerinizi bitirin."

"Öğretmenim ben acıktım." Hiç doymuyorlar ki. "Berna, birazdan zil çalınca eve gideceksin. Evde annenin senin için güzel yemekler hazırladığına eminim."

"Hep meyve pişiriyor ama!"

"Sebze demek istedin sanırım?"

"Benim annem bana köfte yapıyor öğretmenim ve bende ona rica edeyim diyorum."

Her şeyi tersinde anlayan küçük öğrencim Pembe yine beni güldürmüştü. "Biri senin için bir şey yaptığında rica yerine ona teşekkür etmelisin tatlım."

Ferdi hemen bir arka sırasında oturan Veysel'e döndü. "Ders boyunca alttan ayağıma tekme attığın için teşekkür ederim." Kastettiğim şey kesinlikle bu değildi. "Güzel bir şey yapıldığında teşekkür ederiz, Ferdi."

"Ama Veysel hiç güzel bir şey yapmıyor ki."

"Doğru söylüyor sabah çantamın içine tükürdü."

"Benim parmağımı ısırdı."

"Bana da tavuk dedi öğretmenim."

Sınıfta Veysel'in aleyhine şikayetler çoğalınca yaptığı iyi bir şeymiş gibi sırıtan çocuğa baktım. "Arkadaşlarını rahatsız ettiğin için gülmek yerine onlardan özür dilemelisin, Veysel. Bu konuda seni tekrar uyarmak istemiyorum." Her öğrencim fazla haylazdı fakat bu çocuk haylazlığın bile dozunu kaçırıyordu.

Ayağa kalkarak her birine baktım. "Çocuklar yarın saat on ikide konferans salonunda karnelerinizi vereceğim."

Aslında bugün karnelerini almaları gerekiyordu ama çoğu öğrencinin ailesi çalışıyordu. Bu sadece benim sınıfımda değil , birçok sınıf için geçerliydi. Çocukların ilk karne heyecanında aileleri yanında olsun istemiştik. Öğretmenlerle konuşup aramızda anlaşınca okul müdürümüz bunu sorun etmedi. Her ne kadar müfredat dışı olsa da cuma yerine onların karnesini cumartesi vereceğiz. Böylece hafta sonu olduğu için tüm aileler işe gitmek yerine onların yanında olacaktı.

"Yaz tatilinde öğrendiklerinizi unutmamanız için her birinize aldığım eğitim setini çalışmayı ihmal etmeyin lütfen. Şimdi fazla gürültü çıkarmamak şartıyla hazırlanıp çıkabilirsiniz. Bu arada Veysel, arkadaşlarından hâlâ özür dilemedin?" Dudaklarını sarkıtan çocuk bugün üzdüğü her arkadaşından özür dilerken bende çantamı toplamaya başladım. Özür dilemediği takdirde bu sınıftan çıkamayacağını iyi biliyordu.

Son öğrencimde dışarı çıkana kadar sınıftan çıkmadım. Bahçeye çıktığımda onlar ailelerine kavuşurken bende her birini ailesine teslim edene kadar beklemiştim.
Kaldırıma çıkıp yürürken çantamdaki telefonumdan gelen seslerle derinden bir iç çektim. Kimin aradığını tahmin edebiliyorum. Bu yıl Ankara gerçekten çok sıcak geçiyordu. Bunaltıcı sıcaklardan hoşlanmıyorum. Arayan kişiyi gördüğümde sinirden inledim. Bu kız kötü haber vermek dışında beni asla aramazdı.

Derin bir nefes alıp baş belası bulduğum hizmetçinin telefonunu açtım. "Dur tahmin edeyim, Mara," dedim iğneleyici bir ifadeyle. "Annem yine ürkütücü bir şey mi yaptı?"

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz