special episode 4

2.6K 176 86
                                    

#specialepisodedört#

Dudaklarım benden bağımsızca hareket ederken Jungkook'un o kusursuz yüzü bir çiçek gibi solmuştu. Durgunlaşmış ve sanki tokat yemiş gibi susmuştu. Özür dilerim sevgilim, beni bağışla.

Ağzını bir şeyler söyleyebilmek için araladığında gözü parmağımdaki nişan yüzüğüme takılmıştı.

-Chae, dedi. Durdu. Bu kadar mı istemiyorsun?
Sözcükler havada asılı kalmıştı adeta. Her ikimizin de boğazı düğümlenmişti. Sadece yutkundum. O ise derin gözleriyle yüzümdeki her ifadeyi yakalamak istiyor gibiydi.

Sol gözümden bir damla yaş yuvarlanarak yanaklarımı ıslattığında yanıma gelmiş ve yatağın üzerine oturmuştu. Eli ellerimi sarmaladığında ona bakmamı sağlamak için çenemi tutup kaldırdı.

Pınarları hafifçe dolduğunda fısıldadı.

-Onu istemiyorsan eğer...

Cümlesini tamamlamasına izin vermedim. Kafamı hayır anlamında sallarken şimdi daha çok ağlıyordum.

-Hayır, dedim. Özür dilerim Jungkook. Çok özür dilerim. Sadece korkuyorum, ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Okyanusta boğuluyormuşum gibi. Çok korkuyorum Jungkook. Herkesten, her sözden, her gözden korkuyorum.

Bedenimi tutup kendine çektiğinde kolları arasına gömülmüştüm. Hıçkırıklarım boğuk bir ses yayarak odayı ele geçirirken saçlarımı okşuyor ve sakinleşmemi bekliyordu. Boynumdaki ıslaklığı hissettiğimde az önce mutlulukla hastaneye gelen çocuğun şimdi benim yüzümden ağladığını hissetmiştim. Ne kadar bencildim.

-Her zaman yanındayım Rosé, dedi duygu yüklü bir sesle. Elleri hala saçlarımdaydı. Seni zor durumda bırakmak istemiyorum, her zaman yanında olacağımdan şüphen olmasın, seni seviyorum Rosé. Üzülmeni istemiyorum.

Yüzüne bakmak için geri çekildiğimde yanağında kalmış yaşı sildim.

Bir şeyler daha söyleyebilmek için ağzımı açmak üzereyken içeri giren doktor duygusal ortamın dağılmasına yardımcı olmuştu. Gülümseyişi güzel bir etki yaratırken mutlulukla konuştu.

-Tebrikler hamilesiniz hanımefendi. Sayın Jeon baba oluyorsunuz.!
Jungkook ani bir tepki vermedi. Sadece bekledi. Yüzümü inceledi. Daha sonra doktora döndü. Sessizce teşekkür etti. Orta yaşlardaki adamsa bana dönerek devam etti.
-Şu an için tek sıkıntı kan değerlerinizin çok yüksek olması. Tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki bebeğiniz rahme muhtemelen tam olarak yerleşememiş tabi ultrasonla da bakmam gerekiyor. Bu yüzden çok fazla mide bulantısı ve türevleriyle karşılaşmanız mümkün.  Diğer anne adaylarına göre oldukça zorlu bir hamilelik sürecinin sizi beklediğini söyleyebilirim. Siz Bayan PARK, bu konuda oldukça dikkatli olmalısınız. Kendiniz ve bebeğiniz için hiçbir aşırılığa kaçmayın. Şimdilik size uygulanmış ulan ufak tedavi işinizi görecektir. Ama yarına bir kadın doğum uzmanıyla görüşüp profesyonel yardım almanızı öneririm.

Doktor konuşmasını bitirdikten sonra oda ani bir sessizliğe büründü. Bunu hissetmiş olacak ki bizi yalnız bırakmayı tercih etti beyaz önlüklü olan. İşte yine yalnız kalmıştık.

Jungkook'un ellerine odaklanışını izledim. Stresli ve gergin anlarında yaptığı gibi ellerini birbirine geçirmiş düşünüyordu. Elini tuttum. Ardından karnıma götürüp yerleştirdim. Gözleri yaptıklarımı takip etmekle meşguldü. Ardından konuşmaya çalıştım.

-İşte tam burada olmalı, dedim gülümsemeye çalışarak. Karnımdaki bebekten bile özür dilemeliydim. Ben nasıl bu kadar korkaklaşmıştım?

-Rose, dedi Jungkook diğer elini yanağıma getirip baş parmağıyla okşarken.

Yüzümü onunkine daha çok yaklaştırdım.

-Bitirmeme izin ver Jungkook, dedim sesimin izin verdiği kadar. Ben bu aralar doğru düşünemiyorum Jungkook, seni kırmak istemezdim. Sen mükemmel bir baba olacaksın bundan şüphem yok. Bu benim rahatlamamı sağlayacak, eminim. Ardından kafamı karnıma çevirdim. Ve, bebeğimize de bir özür borçluyum. Söylediklerim, düşüncelerim... Hepsi fazla bencilce ve saçmaydı.

Genç adam yavaşça tebessüm ederken aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımızın birleşmesine izin verdim.  Yoğun öpücükleri arasında kaybolurken yavaşça geri çekildi.

-Rose, dedi. Biz bu gece birlikte olduk.

Söylediği şeye anlam veremeyerek ona baktım.

-Biz birlikte olduk Rose! Bu ona zarar verebilir.

Söyledikleriyle kahkahalara gömülmüştüm. Nasıl bu kadar duygusal bir ortamdayken dahi beni güldürmeyi başarabiliyordu? Heyecanla telefonunu eline almış  araştırmaya çalışan çocuğa baktım.

-Jungkook, ah benim sevimli sevgilim... Bebeğimiz üç hatta dördüncü ayına gelene kadar hiçbir sıkıntı olmaz...

"Ne bileyim?" dedi sırıtırken. "Sanki sürekli baba oluyoruz." Sonra birden durdu, kaşlarını çattı.

-Sen bu bilgiyi nerden öğrendin? dedi. İşte ufak çaplı bir kıskançlık belirtisi baş gösteriyor gibiydi.

-Jungkook, sevgilim kızlar arasında futbol konuşulmaz anla artık şunu.

Söylediklerimle rahatlamış bir hale büründükten sonra ellerimi tuttu.

-Hazırsan bebeğimizi canlı görelim mi?

(Hayır kanal 7'yi aç çiğ köfte ve halay showu izlemek istiyorum.)

Yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra başımı evet anlamında salladım. Ve ultrason odasının yolunu tuttuk.

.

Aradan kaç gün geçmişti, İki, üç? Sanırım üç gün geçmişti. Bu süreçte dört haftalık hamile olduğumu öğrenmiş ve sevgilimle bu minik ve duygu yüklü heyecanın tadını çıkarmıştım.

Ultrason fotoğrafında görülen yumurta şeklindeki beyazlığa bininci kez baktıktan sonra elimdeki kitabın arasına yerleştirdim. Evet kesinlikle iyi bir anne olacaktım. Kafamdaki kara bulutları yok edecek kimsenin dediklerini takmayacaktım.

Çok mu gençtim? Hayır, yeteri kadar olgundum.

Kariyerim? Bunu en iyi şekilde ayarlayabilirdim.

Ya mesafe? Halledilebilirdi.

Şimdi düşününce ne saçma şeyler için bağırmıştım o gece.  Ne saçma şeyler için sevdiğimin kalbini kırmıştım. Dizlerimin üzerinde uyuyan genç adamın saçlarını okşadım. Nasıl da huzurluydu. Yanağına yumuşak bir öpücük bıraktım.  Ardından annemi aramak için telefonumu elime aldım. Artık torunu olacağını öğrenmeliydi. Ve sonra kızlara haber vermeliydim. Çok şaşıracaklardı ve kızacaklardı eminim. Ama yine de beni yalnız bırakmayacaklardı şüphesiz.

Jungkook'un kafasının altına bir yastık koyarak üzerini örttüm ve içeri geçtim. İlk önce annemi aradım. Oldukça şaşırdı ama aynı zamanda çok metanetli davrandı. Tebrik ettikten sonra şirketimin durumdan haberdar olup olmadığını sordu. Elbette söylememiştim. Yang başkan iyi para getirmese ilişkime bile onay vermezdi ki. Ama bu bir şekilde halledilebilirdi. Alttan alması gerekiyordu çünkü halk bizi ve ilişkimizi çok seviyordu. Biz Kore'nin Kylie ve Travis'iydik. Ve yeni bir Stormie her zaman iyi bir reklam aracı olurdu. Annem en yakın zamanda kutlama için yanımıza geleceğini belirtip kapattı. Şimdi sıra yol arkadaşlarımdaydı. Derince nefeslenip galerimdeki küçük siyah karelerden birini grubumuza attım. Ve sessizce beklemeye başladım.

Birkaç dakika sonra ilk mesaj en büyüğümüz Jisoo'dan gelmişti bile. Teyze olmanın şaşkınlığı ile çılgın sesler yollamış ve belki de benden daha çok sevinmişti. Diğerlerinin ise ondan hiçbir farkı yoktu. Lisa biraz kızmış, Jennie ise bunun bir şaka olup olmadığından emin olmak için uğraşmıştı. Fakat yine de hepsi çok mutluydu, hepsi sevinçliydi. Kötü bir tepki, geri dönüş almadığım için rahatlamıştım. Artık geriye sadece şirketim kalmıştı ve o da Kore'ye dönene kadar bekleyebilirdi. Ya da sonsuza dek.

 Jungkook'un yanına giderek sessizce uyuyan adamın kollarının arasına girdim. Üzerindeki küçük örtüyü iyice düzeltip kafamı göğüs kafesine yasladığımda kendimi çoktan derin bir uykunun içine bırakmıştım.

#specialepisodedört#

Yorum atsanıza bacılar, okuyak neşelenek.

LAST GOAL(Rosékook)Where stories live. Discover now