-

5.5K 317 342
                                    

"Peki ya sesiniz güzel mi?"

Sorduğu şeyle kast ettiğini kesinlikle anlayamamıştım. Sesi ile sözcükleri tüm beyin hücrelerimi esir almış bir şekilde hızla oradan buraya hareket ederken, içerimdeki karmaşaya bir yenisini daha ekledi.

-Her şeyde yeteneklisiniz ya, sesinizi de merak ettim.

Beni aşağılamak mı istiyordu? Yoksa yüceltmek mi?

Fakat ben JEON JUNGKOOK bebeğim, beni hala tanımıyorsun.

Ben ki asla altta kalmayı sevmem.!

-Daha önce hiç kimsenin önünde bir şeyler söylemedim. Sanırım burada deneyebilirim ve sizde karar verirsiniz.

Hahahaha, söylediklerime içimden gülüyordum. Canım ben eski sevgilimi sesimle etkilemiş adamım, konuşurken bile ağzın açık izliyorsun, dikkat et dibin düşmesin.

İç sesimi ve egomu seviyordum. 

Karşımdaki insanlara aldırmadan Bruno Mars'ın Grenade şarkısını söylemeye başladım. Birkaç mısra sonra ortam o kadar sarmıştı ki orkestra bile eşlik etmişti. 

Sunucu şaşkındı. Şu an yapmadığım tek şey halay eşliğinde çiğ köfte yuğurmaktı ki onu da yalnızca İbrahim Abi yapabiliyordu.

Aniden şarkımın nakaratına Rose'da eşlik edince irkildim. Sonrasında yüzümü kocaman bir gülümseme aldı. Chen'de elleriyle ritim tutarak dansa katıldığında güzel bir üçlü olmuştuk. 

Şarkı bitip Chen de yerine oturduğunda sunucu aniden yanıma geldi. Mikrofona çılgınca bağırdığında kulağım kanamıştı. 

-Kesinlikle idol olmalıydınız Bay Jeon. Yeteneklerinizin sınırı yok!

-AH HA HAH teşekkürler. Sizin sayenizde bu yeteneklerimi fanlarımla buluşturma fırsatım oldu.

Sahte gülümsememi bıraktığımda yeniden çaprazımdaki kıza baktım.

.

Böyle saçma birkaç diyalogdan sonra da zaten saçma program sonlanmıştı.

Hızla arkaya geçip telefonumu açtım. 'Bakalım fan sayfalarım neler paylaşmış?' Adlı turumu tamamladıktan sonra  hızla Naver'a girdim. Birinci sıradaydım. İçimden kendimi tebrik ederken girdiğim ses odasından çıktığımda Rose ile çarpışmak üzereydik. Karşımdaki kıza uzunca baktığımdaysa o kafasını kaldırmamayı tercih etmişti. "Hoşçakalın." diyerek yüzüme bakmadan gitmeye hazırlandığında hızla kolundan tuttum. "Neden bana bakmıyorsun?" kafasını yavaşça bana doğru çevirerek saçlarını kulağının arkasında sıkıştırdığında konuştu. "Çünkü size aşık olmaktan korkuyorum."

"Öyleyse korkudan titre, çünkü bana aşık olman için elimden geleni yapacağım."















(HAHAHHAHA BİTTİ SANDINIZ DİMİ, DEVAM EDİN)

Söylediğim şey oldukça kesindi ve bu kesinlik onu rahatsız ediyor gibiydi.

"Lütfen beni rahat bırakın, yeniden kalbimin yara almasına izin vermek istemiyorum."

"Bende yara aldım. Yaralanmış biri başkasını kolayca yaralayamaz, unutma; acıyı en iyi o bilir."

"Acımı iyi anladığınızı söylediniz fakat ben hala şifa bulamadım, yaralarım iyileşmediği sürece ne yapacağınızı bilemem."

Kafasını yeniden yere doğrulttuğunda saçları önüne düşmüştü. Düzeltmek istedim. Ama yapamadım.

"Artık unutman gerekmiyor mu Rose? Acıların seni daha güçlü yapması gerekirken sen yıpranmaya izin veriyor gibisin. Hasta birinin ilaç kullanmaya karşı gelmesi gibi."

LAST GOAL(Rosékook)Where stories live. Discover now