O

4.9K 331 127
                                    

Kızların bağırıp ayağa kalkmasıyla beraber şaşkınlığımı gizlemek adına elimi kocaman açmış olduğum ağzıma siper etmiştim.

Lisa'nın sırtıma sertçe vurmasıyla masadaki bana ait olan kapalı zarfı alarak ayağa kalkmıştım. Üzerimden ilk sersemliğimi attığımda, bana zum yapan kameralara elimdeki kağıdı sallayarak seslendim.

-AĞAĞAĞAĞ, O ŞANSLI KIZ BENİM...

Bu halimin oldukça komik göründüğüne yemin edebilirdim. Sahne tarafına hareket etmeye başladığımda Jungkook'ta ödülü ve çiçeğini bir görevlinin eline sıkıştırmış bana doğru geliyordu.

Merdivenlerde karşılaştığımızda sol elini arkasına koyarak önümde hafifçe eğilip sağ elini ise tutmam için uzatmıştı. Daha önce böyle centilmen bir futbolcu görmediğime hatta görmediğimize yemin edebilirdim. Hareketleri bir prensi andırıyordu. Anı bozmamak adına bende bir prenses gibi davranarak dizlerimi kırıp selam verdim ve ardından uzattığı elinin üzerine kibarca kendiminkini koydum. Beraber yeniden sahnenin ortasındaki ayaklı mikrofona vardığımızda sunucu elindeki büyük zarfı bize uzatmıştı. Bu arada üzerimdeki siyahlı mini elbise onun takımı ile oldukça uyumlu görünüyordu. Şimdiden bir çift gibiydik. Beraberce açtığımız zarftan iki adet altın yüzük çıkmıştı. Jungkook küçük olanını aldığında parmağımı uzatmamı istemişti. Sol yüzük parmağıma güzel halkayı geçirirken sırıttığını sezebiliyordum. Bende aynı işlemi ona yaptığımda mikrofona dönmüş ve tamamen kızarmamı sağlayan o sözleri söylemişti.

-Beni ideal tipimle evlendirdiğiniz için minnettarım, bu iyiliğinizi unutmayacağım.

Herkes kahkahalarla gülerken benim gözlerim yine ona takılı kalmıştı. Elleri görünmüyordu ve yüzünü eğmişti. Sinirli olduğunu anlayabileceğiniz gözlerinin kenarları ise kırık kırıktı. Yoongi'nin eli de sırtında gezerken şu anki durumdan en az onun haz ettidiğine yemin edebilirdim.

Jungkook koluma hafifçe dokunduğunda zarfın içerisinden büyük bir kağıt da çıkarmıştı. Okumam için bana uzattığında Korece konusunda sıkıldığını anlayabiliyordum.

Mikrofona daha çok yaklaştığımda elimdeki kağıdı okumaya başladım.

"Evleniyoruz..."

"Bu mutlu günümüzde sizleri de aramızda görmekten şeref duyarız. Yarın saat 19.00'da tüm idoller Sungjeon Otel'deki nikahımıza davetlidir."

Bu bir düğün davetiyesiydi. Okumamı bitirdiğimde Jungkook'un gülümsemesine de şahit olmuştum. Kendimi oldukça sıktığımı hissettim. O kesinlikle benden daha rahattı. Büyük bir alkış aldığımızda grup üyelerim de oturdukları yerde dans ederek koparken idollere az önce okuduğum davetiyelerin dağıtıldığını gördüm. O da almıştı. Ellerindeki davetiyeyi ne yapacağını merak ettiğimden dikkatle inceledim. Önce aldı, sonra gülümsedi ve sonra ellerini masanın görünmeyen kısmına ulaştırdı.

O an sahneden inmemiz gereken bir kaç şey söyleyen sunucu umrumda bile değildi.

Sonrasında hızla merdivenlere ulaşmıştım. Burda Jungkook'la ayrılmıştık, onun törenden gitmesi gerekiyordu. Bize ait olan masaya giderken önünden geçtiğim sırada seslice bağırmıştı.

"TEBRİKLER CHAEYOUNG..."

Tüm tüylerim diken diken olduğunda bir başkasının sesini duymamasını temenni ediyordum. Yerime geçtiğimde ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Taehyung sürekli bana bakarken ne yapabilirdim?

Sahnedeki ses kafamdaki düşünceleri böldüğünde kapanış performansı arz edildi. Biraz sonra sahneye çıkmak için hazırlanmaya giden BTS grubunu izlemek için yerime iyice yerleştim.

İntroları yayınlandıktan hemen sonra altı genç adam sahnedeydi. Başlayan müzikle beraber danslarını gözler önüne serdiler fakat o da ne? Taehyung kesinlikle dansa odaklanamıyordu. Bu barizdi. İlk önce yanlış yere geçmekle büyük bir hata yapmıştı sonrasında neredeyse tüm dansta geriden gelmişti. Bu büyük bir yankı uyandıracaktı. Dünyaca ünlü BTS grubu basit bir sahne showunda çokça hata yaptı. Şimdiden haber başlıklarını görebiliyordum. Güldüm, komikti. Aldattığı eski sevgilisinin bir varyety için başka biriyle nişanlanmasına katlanamayan o piç için güldüm. Çok komikti...

Birazdan sahneden ödüllerini alarak indiklerinde törende bitmişti. Sonunda eve gidebilirdik. Büyük bir nefes vererek kızlarla beraber soyunma odasına geçtiğimizde GOT7 odamıza girmişti. Selamlaştıktan sonra etrafımda hızla çember oluşturdular. Benden onlar için JK'dan imza almamı istiyorlardı. Gülerek kabul ettim. Eğlenceli çocuklardı onları seviyordum.

Mutlulukla yanımızdan ayrıldıklarında kızların hepsi bana dönmüştü. İlk önce parmağımdaki yüzüğü incelemişler sonra da yarınki düğün için ne giyeceklerini tartışmışlardı.

Bir süre sonra gitmek için odadan çıkıp koridorda yürümeye başladığımızda bize doğru gelen BTS'i görmüştük. Eğilerek selam verdiğimizde Taehyung durdu. Parmağımı çekiştirerek kaldırdı ve altın halkayı inceledi. "Vay yüzük güzelmiş." dedi. Elimi çekerek cevap vereceğim sırada hiç ummadığım bir şey olmuştu.

"Öyledir oldukça güzel cidden, bu kadar beğendiysen benim parmağımdaki daha büyük buradan incele."

Jungkook? Parmağındaki parlak altını havaya kaldırarak yanımıza doğru geliyordu. Az öncekine nazaran çok hatta baya çok daha sportif giyinmişti. Üzerinde bir eşofman takımı vardı. Kesinlikle antrenmandan çıkmıştı. Fakat sıradan eşofman takımı içerisinde bile oldukça havalıydı. Bir insan her tarzı taşıyabilir miydi?

Elimi onunkinden kurtardığında parmaklarını benimkilerin arasına geçirmişti.

"Program için bile olsa bir süre bu kız benim dostum üzgünüm. Şimdi gitmemiz gerekiyor. Düğünde görüşmek üzere."

Ow? KİM DEMİŞ BU ÇOCUĞUN KORECESİ KÖTÜ DİYE. Gayet havalı konuştu işte. Tanrım neden bu kadar havalıydı? Ortamdan uzaklaşmak üzere ellerimizi asla ayırmadan adımlarken son kez kızlara el salladım ve son kez Taehyung'a baktım. Yanımdaki çocuktan cesaret alarak...

LAST GOAL(Rosékook)Where stories live. Discover now