yugyeom.

2.1K 146 8
                                    

Üzgünüm yaklaşık iki haftadır bölüm atma tarihini kaçırıyorum, bu yüzden şuan aklıma gelince atayım dedim. İyi okumalar.
•••••

İkimizinde yüzünde sıcak bir tebessüm hakimiyet sağlarken yanlızca yüzlerimizin arasındaki mesafeyi kapatmak üzere jungkook başını alçaltmaya başlamıştı. Ben ise ona doğru yükselmiştim ki birdenbire kapının tıpkı bir alacaklı gelmişcesine çalınmasını işitirken ikimizde başımızı kapıya doğru çevirdik ve jungkook'un gözlerini devirip derin bir nefes verdiğini gözlemlerken kapıya doğru ilerliyor oluşuna da dikkatimi vermiştim.

Kapıyı açtığında ise karşısındaki kişinin fazlasıyla nefes nefese kalmış olduğunu, hızlı nefesleri ve kesik kesik konuşmadından anlamıştım.

Merakıma yenik düşerek jungkook un yanına ilerlediğimde karşımızda bambam'i görmeyi beklemiyordum.

"Lütfen...-diyerek derin bir nefes vermeye çalıştı ve kesilen nefesinin arasından konuştu- hemen aşşağıya gelmelisin Jungkook. Yugyeom...annesi..-" dediğinde yanımdaki bedenin gözleri büyümüş ve çoktan kapıdan çıkarak asansöre yönelmişti bile.

Fazla vakit kaybetmeden bende onunla ilerledim ve tabi bambam'e destekci çıkarak yanımda götürmeyi de ihmal etmemiştim.

Şansımıza fazla bekletmeden asansör bulundupumuz kata ulaşırken hemen içeriye girdik ve kapıların kapanmasıyla gitmemiz kata basarken kapıyı kapatma tuşuna da basılı tutarak bırakmıştım. Bu genelde asansörün hiçbir katta durmaksızın haraket halinde olmasını sağlıyordu.

Yanımdaki bedene baktığımda nefes almakta zorlandığından dolayı papyonunu çıkardığına ve gömleğinin yaka düğmelerine de açtığına şahitlik etmiştim. Öte yandan endişesi yüzünden okunurken onun elini kavramam ile bana döndü bakışları.

"Endişelenme, herşey düzelecek." Diyerek onu sakinleştireneye çalışırken bana bir gülümseme sunmuştu, fakat emin olduğum birşey var ise o da aynı korku ve endişe dolu halinin drvam ediyor oluşuydu. Diğer yandan benden güç alırmışcasına elimi sıkıca kavramıştı.

Sonunda davetin bulunduğu kata gelmiştik ve herkesin tek bir noktaya odaklanmış halde baktıklarını şahitlik ederken oraya hızlı adımla ile varmıştık.

Bir kadın Yugyeom'u azarlamak ile meşgulken o ise normalde yaptığı şekilde sessizliğini korumak yerine fazlasıyla karşılık veriyordu. Tahminim üzerine içmiş olduğunu düşündüm.

"Sen benim oğlumsun Kim Yugyeom. Hemen kendine gelsen iyi edersin." Dedi orta yaşlı kadın ciddiyeti yüzünden okunurken sesi ise uyarıcı çıkmıştı.

"Haa, şu şey değil mi. Erkek arkadaşım olduğu için söylemediğini bırakmayıp "babamın"-derken parmaklarıyla tırnak işareti yapmayı eksik etmemişti.- yanında yer alıp, destekçi olarak gözünde sildiğin oğlun. Üzgünüm anne, aslında hiç üzgün değilim ama sen öyle olmalısın. Sen hiçbir zaman benim yanımda olmadın ki zaten. Tek amacın abimden üstün olmamı istemek ve beni kendin gibi bir canavara dönüştürmekti. Ama bil bakalım ne oldu, senin o sevmediğin çocuk varya. O benim tek ailem haline geldi! Benim böyle olduğumu öğrendiğinde yanımda durup destek verdi! Bir anlığına kendimi garip hissetmiştim, bir ucube gibi. Ama o senin küçük gördüğün ve hayatını cehenneme çevirdiğin Jeon Jungkook beni senin sözlü tacizlerine ve dışlamalarına rağmen çok sevdi. Çünkü o asla ne senin nede babam gibi olmadı! İnsanların değerini para ile ölçmedi. İnsanları dış görünüşü yada başka herhangi birşey olarak seçerek sevmedi. O sevdiğini hiç değişmeksizin severek daima yanında oldu." Derken derin bir nefes vermiş ve duraklamıştı. O esnada yanımda olan jungkook un zoraki yutkunuşlarına şahit olmuşken yugyeom onu gözmesiyle fülümseyip yanımıza ilerlemiş ve onu annesinin önüne doğru çekiştirmişti.

Jungkook'un elimi bırakmamasıyla bende onlarla birlikte sürüklenirken arkadından gördüğümüz orta yaşlı kadının yüzüne henüz görmüştüm. Yüzünde çoğunlukla makyaj bulunan kahve rengi gözleri vardı. Ve sinirden kaşlarının çatılmış olmasıyla küçümser bir bakış atmıştı jungkook'u görmesiyle. Az çok anlamaya başlamıştım o an. Yugyeom'un söylediklerinde tamamen haklı olduğunu.

Jungkook başını yere dikmişti. Muhtemelen onunla göz göze gelmekten kaçınıyordu.
Onu öyle gören yugyeom ise dudaklarını aralarken devam etti.

"Bak görüyor musun? O buraya bile benim için geldi. Herşeye benim için katlandı. Küçüklüğümden beri daima bana o akıl verdi. İlk terk edilişimde, İlk okula gidişimde, Hatta ilk kez okulda azar işittiğimde bile. Daima o haberdar olmuş ve beni iyileştirmişti. Bunun üzerine hep kendime sormuştum neden böyle iyi olmasına rağmen annem ondan nefret ediyor ki diye. Gözümü güne kapattığım her gece hemde! cevap bulamamıştım. Ama şuan anlıyorum, çünkü o sizin gibi küstah, para göz ve insanları küçümseyen bir yapıya sahip değil. Sizin aksinize sevgi dolu ve yardımsever. Sizin şuana dek yaptığınız ona şeye katlanarak büyüdü. Sizin yüzünüzden gülmsemeyi bile unuttu o! Ve siz hala-" cümlesini tamamlayacakken yüzüne yediği tokat ile şaşkınlıkla kalakalmıştı yugyeom. Jungkook'un gözlerinde ise endişe hakimdi.

"Gerçekleri duymayı reddeden ve yalandan hayatında yaşamaya devam etmeyi seven birisi. Keşke bayan Jeon'a birşey olmamış olsaydı ve bizi o büyütmüş olsaydı!" Diyerek hızlıca bulunduğumuz yerden çıkışa doğru yönelirken jungkook tam peşinden gidecekken beni tekrar sürüklememesi adına elini bıraktırmıştım ve o da gözden kaybolduktan sonra bambam ile birlikte onları yanlız bırakıp oto parkta bekleme kararı almışken çıkarken sıklıkla eğilerek özür dilemiştik.

Jungkook'un ağzından;

Hızlı adımlar ile ilerlemeyi sürdüren yugyeom a yetişmem zor olmamıştı. Çünkü sarhoşluğu nedeniyle düzgünce yürüyemiyordu.

Kolunun altına girip ona destek olduğumda durup bana dönmüştü. Yanakalrının nemli oluşu ağladığını belirtirken bana sıkıca sarılmıştı.

"Şşt, bebek gibi ağlamayı bırak kardeşim."

"Herşey için özür dilerim abi. Benim için katlandığın onca sene için. Yaşayamadığın çocukluğun için. Ve gülmeyi unuttuğun için. Hepsi için...ben özür dilerim."

Kurduğu cümle ile ne söyleyeceğimi bilmeksizin elimi başına çıkarıp saçını okşadım ve onu rahatlatmak adına sırtını sıvazlayı yakında gördüğüm banka doğru ilerlememizi sağlayıp karşıma oturttum.

"Bana bak, olanların hiçbirinde senin suçun yok. Az önce orada söylediklerin, hepsinin doğruluk payı vardı. Ama hayatımın bu şekilde ilerlemesi senin suçun değildi. Benimde. Hem sen benim hayatımdaki güneş gibisin, o zamanlarımı nasıl atlatrım zannediyorsun?" Diyerek ona yaklaşıp başını kaldırdım. "Yıldırımdan korkardın hatırlıyor musun? O zamanlarda gelim yanına yatar ve sabaha kadar birlikte uyurduk hani. İşte o zaman tek korkan sen değildin, en az senin kadar bende korkuyordum. Ama yanımda sen olduğun için rahattım. Kardeşlik kanla veya ebeveyn ile olmaz ki, sen ilk doğduğunda ben çok mutlu olmuştum. Miniciktin. Tabi bayan kim görmeme izin vermezdi ama ben gizlice girip sana bakardım hep. Hiçbirşeyde senin suçun yok." Diyerek bitirdiğimde yugyeom ise zorlukla başını aşşağa yukarı sallayarak onaylamıştı.

"Hadi artık gidelim, ilk kez bu denli sarhoş olmana şahitlik ettim ve bu sana yakışmıyor."

•••
Yugyeom a destek olarak otoparka gelmeyi başarmışken onu arka koltuğa -Bambam'in dizlerine bırakırken ben ise şöför koltuğuna geçmiştim.

Fazla zaman almadan eve ulaştığımızda yugyeom ve bambam i dairelerine bırakıp bizde bir kat aşşağıya inmiştik.

Eş anlamlı olarak kendimizi koltuğa bırakıp derin bir nefes verdiğimizde jimin papyonunu çıkarıp gömleğinin düğmelerini açmıştı.

"Ne geceydi ama." Dedi nefes verircesine.

"Ne demezsin, olaysız geçen bir günümüz olmuyor. Ama sen zaten aşinasındır artık, sonuçta benim gibi birisiyle yaşıyorsun uzun zamandır." Diyerek elini tuttuğumda o da beklemeden sıkıca kenetlemişti parmaklarımızı.

"Öyle. Ama halimden memnunum."Diyerek başını bana doğru kaldırırken çenesiyle göğüsümden destek almıştı.

Dilfiruz |kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin