"Biz burada ne yapıyoruz söylesene."

"Bugün bu çocuklardan biz sorumluyuz ve onalrı eğlendireceğiz."

"N-ne -tam sesimi yükseltecekken çocukların olduğu aklıma gelmişken jimin i daha uzağa çekip konuşmaya devam ettim- sen ne saçmalıyorsun tanrı aşkına?"

"Söylenmesene hem ben yaralıyım, -elini yanağıma çıkarıp okşamaya başlarken konuşmaya devam ederken ben ise nedensizce ne söylerse kabul edecek kıvama gelmiştim.- hem ikimizin de buna ihtiyacı var. Düşünsene biz çocukluğumuzu yaşayamadık. Ve şimdi yaşamak için bir şansımız var tıpkı parkta çocuklar ile oynamak gibi düşün ha?"

"Tamam herneyse ama fazla kalmamak şartıyla."

"Tamam, hem zaten benim çalıştığım şirketi tanıdıkları için izin verdiler bana. Ve düzenli ilaç ta almalıyım bu yüzden en fazla bir saat sürecek. Dayanmalısın bay uzun Jeon. Hem zaten benim gibi pembe saçlı ve kısa birisi bunu başaracaksa, ki yaralı olduğumu da hesaba katarsak, sen en iyi şekilde halletmelisin."

"Herneyse." diyerek gözümü devirdiğimde elini indirmiş ve tekrar bileğimden kavraıp çocukların bulunduğu salona götürmüştü beni.
En azından bir görevli vardı başımızda aksi halde durumumuz ne olurdu bilmiyordum.

İlk olarak çocuklar ile tanışmaya başlamışken sonunda ise çocukların oynamak için kendi arkadaşlarını seçmeleri istenirken beş kişinin bana kalan beş kişinin ise jimin in sorumluluğunda olması gerekiyordu. Benim aksime o şanslıydı ki erkekler ona gitmişken geri kalan kız çocukları bana kalmıştı. Çocukları kayırdığımdan değildi ama nasıl ilgilenmem gerektiğini bilmiyorduk onların bıyuna gelmek üzere çömeldim ve ne yapmak istediklerini sorduğumda ise çoğunlukla kuoförcülük yada evcilik oynamayı istedikleri cevabını almışken görevlinin bizi yönelndirdiği kısma geçerken öte yandan fazlasıyla eğlenen jimin'e gözüm kaymıştı. Fazla haraket ediyordu ve kolu için endişeliydim.

Çok geçmeden girmemiz gereken odaya geçtiğimizde çocukların üçü kendi aralarında oynamak istediklerini söylemişti ki, zaten 7-8 li yaşlarındaydılar. Benim yanımda kalan ikili ise 5-6.

Bana yavru köpek bakışları atarken ben ise onlara sıklıkla gülümseyip iletişim kuruyordum. Sandığımdan daha kolay gelmişti bu iş bana. Son olarak beni ayna arkamda kalacak şekilde önüne oturtturdular ve onlar söyleyene kadar açmamı söylemişlerdi.

•••••

Yaklaşık geçen yarım saatin sonunda beni aynaya çevirip gözlerimi açmamı söylediklerine gözlerimi açmam ile kötü birşey söylememeye gayret ederken sahte bir gülümseme sundum.

"Beğendin mi oppa?" soruyu sorarken seslerindeki masumluk hakimdi cümleye.
(Nasıl bir cümle kurdum bende anlayamadım bdndnd)

"Hmhm, çok güzel olmuş. Ama artık benim gitmem gerekiyor tamam mı. Anneniz biraz sonra gelecek sizi almaya."dediğimde başlarını olumlu anlamda sallarken ben ise aynadaki kendime karşı karşıya gelmemeye çalışıyordum. Sonrasına onalrdan birere öpücük kapıp ayaklandım ve hızlıca lavaboya ilerledim. O esnada görevlinin beni görmesiyle sırıtması gözlerimden kaçmazken utanmıştım.
Sonunda lavaboya varmıştım ve suyu akıttıktan sonra ilk olarak saçlarımı açmak adına elimi saçlarıma çıkardım, lakin tam o sırada birisi kolumu tuttu ve yönğnü kendine çevirdi. Tabiki bu benimde tahmini doğrularken, jiminden başkası değildi.

Ona döndüğümde karşılaştığım ilk şey flaş ışığı olurken yüzümü saklamaya çalışmıştım. Ve jimin ise halinden fazlasıyla memnun bir halde kahkaha atmayı sürdürüyordu.

"Komik olan ne var?"diyerek önüme döndüm ve saçımı açıp elleri le karıştırdıktan sonra akıttığım suyun yardımızla yüzüme yapılan makyajı temizlemeye çalıştım. Bu esnada söylenmeyi sürdürüyordum. "Tanrım gerçekten tükenmez kalem ile mi gapmışlar bunu-Lanet olsun çıkmıyor."

"Çocuklar ile epey eğlenmişim anlaşılan." Diyerek alayla güldü jimin çoktan yanımda bitmişti zaten.

"Fazla komiksin, bence komediyen felan olmalısın." Bir yandna ona laf yetiştirirken diğer yandan yüzümü temizlemeye devam ediyordum.

"Şapşal,-diyerek beni kendine çevirdi jimin yüzündeki alaycı hali yerini ciddiyete bırskmışken. Ve yüzümü bir peçeteyi ıslatarak temizlemeye başlamıştı.- gerçekten hiçbirşeyi beceremiyorsun. Temizleyeceğim diye yüzüne zarar verecektin."

Onun avuçları arasındayken kendimi huzur ve korkusuzluğun kollarına bırakıyordum her seferinde. Hele ki, gözlerini gözlerime sabitlediğinde içimde eksik olan birşeyler uyanıyordu sanki. Bir anlığına bu kalablıktan kurtulup kendimize ait bir evrende bulunuyormuşuz gibi.

"Tamamdır ama itiraf etmeliyim ki makyaj sana fazla yakışıyor." diyerek dalga geçercesine konuşurken içimden gelen bir sesi dinleme kararı aldım ve onun hızasına eğilip dudaklarına kapanmıştım. Boşta olan ellerim ise onun yanaklarını avuçluyordu ki elimin altındaki teni nin git gide ısındığını hissediyordum. Bir süre daha haraketlerime devam ederken ondan ayrıldım. Dudaklarıyla yanakları aynı renge bulanmıştı. Ve bana bakmakta çekingenlik yapıyordu.

"Ne oldu utandın mı? Şuan yanakların ve dudakların saçlarının rengine bulandı haberin olsun." diyerek avuçladığım yüzünde bir süre daha gezdirdiğim bakışlarımı çektim. Ve çıkışa doğru ilerledim. "Bugün gelmeyi düşünüyor musun Park Jimin?"yüksek bir ses tonuyla konuşmuştum, böylelikle beni duyduğuna yanımda bittiği anda emin olmuştum.

Bulunduğumuz ortamdan çıkana kadar jimin'in yüzü normal haline dönmemişken ben ise o halini büyük bir zevkle izliyordum.

Sonuçta az önce dalga geçiyordu ve bende intikamımı almıştım.

Yada kendimi intikam olarak avutuyordum.

"Sabah bana imalı metinlerde bulunup, korkulması gereken bir insan olduğuna inandırmaya çalışan çocuğa bak sen. Hemencecik kızardın, sanki ilk seferinmiş gibi.

-o an jimin içinden "itirafta bulunmamın ardından ilk seferimdi tabi şapşal." diye geçirdi.-

"Herneyse işte ben açım yemek yiyelim."

••••
Açıkcası günlerim fazlasıyla yoğunlaşmaya başladığından dolayı yb atmayı da sıklıkla unutuyorum, fakat şuanlık elimde taslaklarım var ve bunun için belirli bir gün belirleyip yanlızca o günler yb atma düşüncesindeyim.

Sizce hangi günler yb atmalıyım?

Dilfiruz |kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin