•13

24.6K 1.2K 637
                                    


🌈

"Ya Yusuf yapma böyle ama. Onun bunu neden yaptığını bilemeyiz sonuçta." Omuzumdaki elini iterek pikeyi üzerime biraz daha çekip gözlerimi yumdum.

"Niye yaptığı umurumda bile değil. Ondan böyle bir şerefsizliği hiç beklemezdim ben Ahmet. Bu yaptığı... Neyse, siktir et."

Gözlerimi açtığımda bana burukça gülümsedi ve yatağa girerek üzerine pikeyi örttü. Ona karşı böyle olmak istemiyordum ama duygusuz bakışlarım buna izin vermiyordu. Ona bunu yapmak bana acı veriyordu. Ben kardeşimi nasıl üzebilirdim ki? Ama yapamıyordum işte. Bu yaşadığım boktan olay beni herkesten uzaklaştırmıştı sanki. Kendimi yalnız hissediyordum. Hem de çok yalnız ve çaresiz..

"Biliyor musun, eşcinsel olman umurumda bile değil. Ben seni Yusuf olduğun için seviyorum, yönelimlerin için değil. Hadi üzme kendini artık. Dışarıya çıkalım mı? Sana dondurma ısmarlarım hem?"

Kıkırdayarak kafamı olumlu yönde salladım ve ayağa kalktım. Bir kaç saatliğine onunla eğleniyormuş gibi yaparak onu mutlu edebilirdim.

Zafer kazanmış gibi saçma bir haraket yapıp o da ayağa kalktı ve kolumdan tutarak beni kapıya doğru sürükledi. Kendim kalktım zaten bir yere kaçmayı planlamıyordum, bu neydi ki şimdi? Bizim deli Ahmet işte diye geçiştirip ayakkabılarımı giydim.

"Ayyy!" İkimiz de irkilerek arkamızı döndüğümüzde annemin şok içinde bize baktığını gördük. Yüzündeki o hıyarlı maskesi yüzünden bizim korkmamız gerekirken niye bağırmıştı ki şimdi?

"Benim oğluşum sonunda çıkabildi mi odasından? Ay ben senin o yanaklarına barbekü sosu sürüp öyle yerim! Gel annen sarılsın sana!" Gözlerimi devirerek yanına yaklaştım ve bana sımsıkı sarılmasına izin verdim. Hayır yani niye beni hep bir sosla yemek zorundaydı ki?

"Tamam anneciğim, izin ver de çıkalım artık." Kafasını sallayarak çekildi ve gözünden akan bir damla yaşı silerek kapıyı açtı. Sabır dilercesine ona baktım ve ceketimi de giyerek evden çıktım.

Ahmet arkamdan bir şeyler söyledi ama ben duymamıştım bile. Dışarı çıkmayı bu yüzden istemiyordum işte. Bana bu eve nasıl döndüğümü, yere çöküp nasıl ağladığımı hatırlatıyordu.

"Gel bakalım aşko. Hemen şurada bir dondurmacı var, yeni açılmış. Parmaklarını yemezsen orospu çocuğuyum." Yüzümü buruşturarak ona baktığımda söylediği komikmiş gibi kahkaha attı. Elini omuzuma attıktan sonra, yeni açılmış dondurmacıya doğru yürümeye başladık.

Pembe süslerle dolu şirin beyaz bir kafeydi. İnsanın baktıkça bakası geliyordu. İçerisi fazla büyük değildi. On-on beş küçük masa, pembe sandalyeleri vardı. İçerisi de fazla sakindi. Dışarıda sessizce dondurmasını yiyen bir kaç kişi dışında etrafta kimse yoktu.

Dondurmalarla ilgilenen kadına yaklaşarak, "Merhaba. Biz sipariş verecektik de," dedim sakince. İçimi huzur kaplamıştı sanki. Shit, çok güzeldi burası.

"Ah, hoşgeldiniz yavrum. Neli istersiniz? Crème brûlée yaptım daha yeni. Sever misiniz?" Kafamı hızla sallayıp yutkundum. Fena halde acıkmıştım.

Ahmet de kadını onayladıktan sonra kadın masalardan birine geçerek beklememizi söyledi. Hemen önümüzdeki masaya oturarak siparişimizi beklemeye başladık. Ahmet'le dışarıya çıkıp yeniden eğlenebildiğim için çok mutluydum.

"Oğlum açlıktan delireceğim. Ben kaç gündür yemek yemiyormuşum lan. Şimdi farkettim."

Sırıtarak bana bakıyordu. Sonra birden bir yere odaklandı ve yutkundu. Hayır ya, düşündüğüm şey olmamıştı değil mi? Yani dondurmamın yere düşmesini istemezdim.

Kaşlarımı çatarak arkamı döndüğümde şok olmuştum. Ona odaklı bir şekilde çenemi sıvazlarken sakinleşmeye çalışıyordum. Benim deli gibi bağırmam gerekiyordu aslında şuan. Ben hayal görmüyordum, değil mi? Hızla ayağa kalkıp üzerine atladım ve sarıldım.

"Lan orospu çocuğu neredesin kaç senedir? Piçe bak nasıl değişmiş! Özledim amına koyayım!" Ahmet de bize sarılınca işte şimdi tam olmuştuk. Yine eskisi gibiydi her şey sanki. İç çekerek ikisine de daha sıkı sarıldım. Çünkü burada annemden ve onlardan başka kimsem yoktu..

Hey bebeksular

Yusufaşkım aşırı mood yiağ:'(

Sahip|Yarı TextingOnde as histórias ganham vida. Descobre agora