|05| Nasıl olur da tüm şehrin ışıklarından daha çok parlarsın?

6.9K 552 217
                                    

Bölüm sonunda ki notu okumayı unutmayın.

Iyi okumalar♡

-------------------------------------------------

"Jungkook.." Gözümü yoldan çektiğimde, hemen yan tarafımda ki sızlanan eşime döndüm. Üstünde ince bir örtü vardı, kollarına kadar çekmiş ve yarı kapalı gözleriyle mırıldanıyordu. Küçük bir çocuktan farkı yoktu. Saatlerdir tek bir mimik bile oynamayan yüzümde ona baktığımda kocaman bir tebessüm oluştu. Nasıl bu kadar güzel ve tatlı olabiliyordu bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı o da deli gibi aşık olduğumdu.

"Efendim güzelim." Kafasını cam kenarından çekerek koluma koydu. Anında gözleri tekrar kapanırken "Sanırım kusacağım." demişti. Ve bunu öyle bir sakinlikle söylemişti ki, sanırsın acıktığını falan söylüyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılırken "Ha?" demiştim. Koluma biraz daha sarılırken üstüme kusmaması için dua ediyordum. Çünkü ona üstümden kalkmasını söylersem, "Eşinim ben senin neden iğreniyorsun?" der ve kalan bütün yolu surat asarak geçirirdi. Eh, o hamile olduğu için ve resmen tavanda olan hormonları için bu durumda yalnızca dua edebilirdim.

"Biraz hava almak ister misin?" Kafasını belli belirsiz salladığında arabayı kenara çektim. Kolumdan kalktığı gibi kendini dışarı atmıştı. Tam vaktinde durdurmuştum arabayı. Zira biraz daha gitsek kustuğu yer yol değil kolum olacaktı. Midesinin nerdeyse yarısını bıraktığından emin olduktan sonra hafifçe doğrulmuştu. Arabanın icinden aldığım su ve peçeteyle hızla yanına gittim. Neden kusarken gitmedin derseniz eğer, bu konuda çok büyük tecrübem vardı. Mesela bir keresinde kusmaya gittiğinde ben de peşinden gitmiştim. O kusarken ben de sırtını ovalıyor, bir şekilde destek oluyordum. Sakin ol diye konuşmaya devam ettiğim sırada kafasını kaldırıp "Doğum yapmıyorum Jungkook kusuyorum. Rahat bırak beni." demiş ve yeniden kusmaya devam etmişti. O günden beri o kusarken yanına pek gitmezdim.

"Iyi misin?" Suyu biraz içtikten sonra elime vermiş ve ağzını silmişti. Arabaya yaslanan bedeninin önüne geçip bacakları arasına girdim. Tek elimi beline koyduğum da kafasını göğsüme indirdi. "Şımdı daha iyiyim."
Bunu söylerken kokumu içine çektiğini farkettim. Aldığı derin nefesler, benim kokumla karışıyordu ve bu inanılmaz hissettiriyordu. Kafasını kaldırmadan önce saçları arasına yumuşak bir öpücük kondurdum ve gülümsedim. "Daha ne kadar kaldı Jungkook? Bebeğimiz acıktı." Kocaman bir sırıtış yüzümde belirdiğinde, Taehyung elini karnına atmış bebeğimizle konuşuyordu. "Değil mi bebeğim?" Bir kaç saniye susmuş sonra sanki cevap alabilmiş gibi gülümsemişti. "Babama söyle ben acıktım diyor." Cümlenin neresinden tutsam kalbimde kalıyordu ve ben fena oluyordum. Hangisine eriyeceğimi şaşırmıştım. Bana böyle masum bakan eşime mi, yoksa duyduğum babam kelimesine mi?

"Şu an seni fena halde sevesim var Taehyung." Önümde küçücük kalan bedenine yasladığımda, o da kafasını arkaya atmış ve uğruna dizelerce şiir yazılabilecek olan boynunu açığa çıkarmıştı. Burnumu hafifçe sürttüğümde hızlanan nefesleri kulağımı dolduruyordu. Alışkındı Taehyung ani dokunuşlarıma normalde, ancak hamilelik hormonlarının etkisiyle elini bile tuttuğumda heyecanlanıyordu. Eh, bu da benim yaramazlık yapmak isteğimi arttırıyordu.

"Sonra seversin, gidelim artık Jungkook." Arabayla bedenim arasından kolayca sıyrılarak bana göz kırpmıştı. Şu an ona o kadar çok şey yapmak istiyordum ki, söylesem bir hafta yüzüme bakamazdı. "Hatırlatacağım sana bunu." Arabanın kapısını açmış ve içeri girmiştim. Yüzüme bakarken utanmazca sırıtmış ve kulağıma öpücük kondurmuştu. "Gece konuşuruz bunları hayatım." Elimin altında ki direksiyonu sıkıyordum ama bunun farkında bile değildim. Zira beni zor durumda bırakmak hoşuna gidiyor olmalıydı çünkü elleri şu anda hiç hoş olmayan yerlere gidiyordu. Zaten sınırda duruyordum ve o böyle yaptıkça kendimi tutamayıp üstüne atlayacaktım. "Hamilesin Taehyung." demiştim biraz zorlukla. "Arka koltuğu kullanamayız." Cümlemi bitirdiğimde dizimde ki ellerini hemen çekmiş ve karnına koymuştu. "Jungkook!" demişti uyarır bir tonda. "Bebeğimiz duyabilir, konuşma böyle." Gözlerimi devirirken alaylı ses tonumla konuşmuştum. "Sanki yaparken hiç duymayacak Taehyung?" Ateş saçan bakışlarını hissettiğimde ağzımı kapatmış ve önüme dönmüştüm. "Çeneni kapatmazsan o aklından geçenler hiç yaşanmayacak Jungkook." Tamam, bu çok büyük bir tehditti bu yüzden kesinlikle konuşmayacaktım. Kaç haftadır ucunda yaşadığım hormonlarım yüzünden her an patlayacak gibiydim ki şu an nefes alma dese almazdım bile.

mellifluous/taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin