Her okuduğu kitapta güzel kızlar vardı Eliza'nın. Güzel kızlar sever, sevilir ve sonsuza dek mutlu yaşar. Şişman, kahverengi gözlü kızlar asla başrol olmazdı. Ya da şimdiye kadar...
Zamanda geçmişe gidip 24. Leighton kontunun kızı Monica olarak uya...
Bir pazartesi karasularından daha merhaba canlar :))) Size bir bölüm hazırlamışım ki nereden tutsanız elinizde kalıyor hihihihiih. Tamam, tamam. Henry'i, Eliza'yı özlemişsinizdir siz :) Ben fazla konuşmayayım. Size bu bölümden ufak bir Henry bırakıp keyifli okumalar diliyorum.
DİPNOT: Eliza'yı paylaşmak isterdi gönül ama bütün resimlerdekiler güzel, hepsi harika. Hiçbiri Eliza'm olamaz. Kalp gözünüzle görmenizi dilerim :)
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
~~~
Yerdeki şakayık çiçeklerininarasında iç içe geçmiş 3 halkalı bir kolye buldu. Bu kolyeyi alıp yakındanbakmaya başladı. Ghopbe elindeki tılsımı dikkatle inceleyen Sappho'yu gördü."Onu hemen bana ver. Hadi ver. " dedi. Sappho, Ghopbe'nin bu gülüşünden hepkorkmuştu. Ve bunu ona vermek doğru gelmedi. "Ghopbe bence kraliçeyle konuşalımönce. O affedicidir. Seni de affeder." diyince Ghopbe sinirlendi. "Onun affına ihtiyacım yok. Tekistediğim o tılsım. Ver onu bana. Sonunda istediklerime kavuşabileceğim. Okraliçeyi de ait olduğu yere göndereceğim." diye bağırdı. Bu bağırtıyı duyanMelpomene ve diğer iki peri kovuğa girdi. Sappho'nun dikkati içeri girenlerde iken Ghopbe elinde parlayan şeylebağırarak Sappho'ya doğru koşmaya başladı.
~~~
"Hazır mısın çalıgülü?"
"Sorma o kadar hazırım ki parti kızı moduma geçtim."
"Bana güven yeter."
"Sana güvenmesem şu anda bu elbiseler içinde değil yatağımda pizza yiyip romantik komedi izliyor olurdum. Bekle yiyemezdim burada pizza yok."
"Bu konuyu sonraya bırakalım. Heyecanına veriyorum."
"Bak yeni iyileştim. Bir yerlerde hapşırırken böbreğimi bırakmış olabilirim. Şimdi korsesiz canavarların içine gireceğim."
"Tamam geri çekiliyorum. Hadi girelim."
Eliza heyecandan elimi sıkıyor. Derin bir nefes alıyor ve kalabalık balo salonuna giriyoruz. Girer girmez elimi bırakıyor. Planımız böyleydi ama elini çekmesi hoşuma gitmiyor. Elini tutsam henüz evlendiğimizi açıklamadığımız için sayamadığım skandallarımıza bir yenisi eklenecek. Şimdilik uzak tutacağım ellerimi senden çalıgülü ama bu gece benimsin.
Christina bana doğru geliyor. Gözlerini süzerek ona aşık olacağımı sanması yeterince saçma değilmiş gibi iyice yaklaşıp yelpazesiyle cilve yapıyor. Göz ucuyla Eliza'ya bakıyorum. Eliza yanındaki masadan aldığı ufak kanepeleri birer ikişer ağzına atıyor. Ah be çalıgülüm. Bu yapaylık içinde bir cennetsin.
"Beni unuttun Henry. İlk dansı birlikte yapacağınız değil mi her zamanki gibi?"
