KS - 28. Bölüm/Pt.1: ARKADA KALANLAR

19.1K 1.1K 485
                                    

Sınır; 350 yorum.

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar...

"Bir daha bizi ardında bırakma Cihangir..."

Koskoca hastanenin kalabalık koridorları o an için kimsesiz hissettiriyordu, Cihangir'e. Etrafı kalabalıktı, sürekli konuşan, dua eden akrabalarını ne gözü görüyor ne kulağı duyuyordu. Gülfem'in yanında olamadığı, ondan haber alamadığı her an kimsesizliği artıyordu. Sıkıntı ile yüzünü sıvazladı. Şakakları çıkacak kadar çok ağrıyordu. Kafasını arkasında bulunan duvara yasladı ve gözlerini kapattı. Gözlerinin ardında her ne varsa gözlerine öyle bir baskı uyguluyordu ki artık gözlerinin çıkmasını dahi isteyebilirdi.

***

"Uyumadığını biliyorum Cihangir? Şaka yapıyorsun şuan," dedi Gülfem'in muzip sesi. Biraz daha kandırmak istiyordu. Açmadı gözlerini bilerek. Kadının daha da çok yaklaşmasını istiyordu. Yatakta bir hareketlilik hissetti. Biliyordu Gülfem'in yanına oturduğunu. Kolunun üzerinde hissettiği ağırlık ile hafif aralandı gözleri. Göğsünün üzerine konan el ile derin bir nefes çekti ciğerlerine. Gülfem de burnunu boyun girintisine sokmuş derin bir nefes almıştı. Bu Cihangir'i zorlayan, ruhunu dünyanın en yüksek binasından aşağıya atarken hissettiği o mayhoş haz kadar hoş bir hareketti.

"Şu dünyada en çok kimin kokusunu merak ediyorsun bilmiyorum," dedi Gülfem ve devam etti. "Ben anne kokusunu aldım, kardeş kokusunu aldım, Cihanşah ile evlat kokusunu da aldım. Merak ettiğim iki koku vardı. Biri senin kokun, diğeri baba kokusuydu. Ben ikisinin kokusunu da hiç alamayacağım sandığım, ümidimi kaybettiğim zaman sen çıktın geldin karşıma. Tek bedende ömür boyu merak edeceğim iki kokuyu da buldum. Anladım ki, aradığım sadece o değilmiş. Baba kelimesinin verdiği güveni merak ediyormuşum. Sen bana hem baba, hem ana, hem yâr oldun. Hevesle beklediğim ne varsa sende buldum ben. Görmediğimde nefes alamamayı, gördüğümde kuş olup kanat çırpan kalbimin varlığını sende öğrendim. Gerçek olmayacağını bildiğim hayaller kuramazken, kurmaktan korktuğum hayalleri seninle yaşıyorum. Öyle seviyorum ki seni. Her şeyden çok, herkesten çok. Bazen diyorum ki 'Bu kadar çok sevme Gülfem. Senin maşallah dediğin iki gün yaşıyor," keyiften uzak bir kıkırtı döküldü dudaklarından ve sonra devam etti.

"Söz ölüm getirmez ama seni severken kaybetmekten korkuyorum. Günün birinde benden vazgeçme ihtimalin, beni unutma ihtimalinden korkuyorum. Beni ardından başıboş, kimsesiz bırakmandan korkuyorum. O yüzden senin kadar açık söyleyemiyorum sevdiğimi, seni özlediğimi. Söylersem gideceksin, söylersem kaybolacaksın gibi geliyor. Söylersem benden vazgeçeceksin gibi geliyor," dedi. Cihangir kollarının arasında tuttuğu kadını sardı göğsüne. Uyanık olduğunu biliyordu Gülfem. Konuşacaktı işte. 'Korkma, ben her zaman yanındayım. Canın canımdır, aşkın aşkımdır,' diyecekti.

"Susalım olur mu? Konuşmayalım, sende bir şey söyleme. İçinden geçenleri ben biliyorum. Dile getirmeyelim, getirmeyelim ki bozulmasın."

Cihangir hatırına gelen bu anı ile gözlerini açtı hızla. O gitmemişti ama Gülfem onu bırakıyordu. Kalbimdeki sızı büyüdükçe koskoca hastane dar geldi. Dudaklarından çıkan nefes kalbine doğru ince bir sızı oluşturmuştu. Gözleri dolarken telaşla etrafına bakındı. Ona yardım edecek, derdini duyacak kimse yoktu. Yumruk yaptığı elini kalbine vurdu birkaç kez. Hızla ayağa kalktı. Birkaç adım ileriye atıp geri döndü. Koridorda bulunan herkes onu izliyordu.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now