KS - 2. Bölüm: KURTULUŞUN UMUDU

33K 1.7K 75
                                    

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen!

Keyifli okumalar...

KELEBEK SESLERİ

2. BÖLÜM: KURTULUŞUN UMUDU



Özlemin ve hasretin acı yüklü bir kokusu vardı...


Acıyan bedeni kendini hatırlatırken kaç saat yerde yattığını bilmiyordu. Kemiklerinin seslerini işitebildiğine yemin edebilirdi o an. Güçlükle oturur hale geldiğinde etrafa kısa bir göz gezdirdi. Rüstem her zaman olduğu gibi önce dövmüş, bayıldığını gördüğünde defolup gitmişti.

Ağır ağır kalktı uzandığı yerden. Duvardan destek alarak gittiği banyoda yüzünü temizledi, kanayan yaralarına pansuman yaptı elinden geldiğince. Daha sonra üzerini değiştirip mutfağa geçti. Mutfak tezgâhına yaslanıp kendine bir söz verdi.

"Annemin üzerine yemin ederim ki senden kurtulacağım Rüstem. " Yaralarını saracak kimsesi yoktu onun. Omzuna kafasını yaslayıp ağlayacağı, teselli edecek kimsesi yoktu. Alışmıştı da artık. Eskisi kadar koymuyordu ona yalnız kalışı. Tek tesellisi annesinin ve kardeşinin yaşıyor olmasıydı. Onlarda olmasaydı, onların hayali olmasaydı ne yapardı bilmiyordu. Bıçağı daha sıkı kavrarken onların hayali ile hareket ediyordu mutfakta. Güzel anılarını hatırlayıp gülümsüyordu bile arada sırada.

Sahi güzel anıları vardı değil mi? Gülümsedikleri hatta kahkaha attıkları güzel günler. Bir elin parmağını geçmeyecek kadar olan anlar. Buruklaştı bu defa yüzünde peyda olan gülümseme. Zamanla soldu gitti. Senelerdir görmemişti annesini ve kardeşini. Evlendiği ilk aylarda bir defa yüz yüze görüşmüşler daha sonra babası ve kocası olacak şerefsiz engel olmuştu. Ne onlar evine gelebiliyordu ne de Gülfem gidebiliyordu. Tek iletişimleri ayda yılda bir telefondan oluyordu.

Sinir tüm bedenini esir alırken akşam için hazırladığı yemekleri yetiştirmek için hızlandı. Bir gün içinde yediği ikinci dayak bedenini harabeye çevirmişken akşam yeniden bir darbe ile karşılaşmak onu mahvederdi.

Her şey hazır olduğunda mutfaktan çıktı ve bahçeye bakan camın önüne oturdu. Perdeyi sıyırıp yeni yeni yeşeren bahçesine göz gezdirdi. Bir süre sonra eli perdeye uzanıp kapatacağı sırada bahçe kapısından görünen kayınvalidesi ile duraksadı. Seri adımlarla evine doğru geliyordu. Acıyan bedenine rağmen duvardan destek alarak gitti kapıyı açmaya.

"Anne hoş geldin." Günler sonra ilk defa Rüstem harici birini görmenin verdiği heyecanla şakımıştı adeta.

"Hi! Gülfem ne oldu kızım sana böyle?" Sümeyye Hanım Gülfem'i severdi. İkisinin de birbirine bir kötülüğü dokunmamıştı. Anne kız gibi anlaşır, onu koruyup kollardı imkânı yettiğince. Vicdansız oğluna gücü yetmiyordu, tek yapabildiği gelininin yaralarını sarmak ve o ağlarken ona sarılmaktı. Oğlu bu hayatta tanıdığı en vicdansız adamdı. Elinden gelse Gülfem'i onun elinden çekip alacaktı ama yapamıyordu. Bir kaç defa oğlunu polise şikâyet edip gelininden uzaklaştırmıştı ama bunun da bir faydası olmamıştı. Rüstem her defasında Gülfem'e yaklaşıp canını yakmanın bir yolunu bulmuş, şikâyeti geri aldırmayı başarmıştı.

"Düştüm desem inanacak mısın anne?"

"Ben doğurdum, benim evladım ama şimdi oğlun öldü Sümeyye deseler bileklerime kadar kına yakar gezerim. Bir davulcu tutar üç gün meydanda çaldırırım." Kayınvalidesi ile salona geçerken orta yaşlardaki kadın gelininin haline vahlanıyordu. Senelerdir bu kızın çektiğini kimseler çekmemişti. İnsafsız oğlu bir inada bu kızı nikâhına almış sonra da anasından emdiği sütü burnundan getirmişti.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now