KS - 6. Bölüm: KİMSESİZ KADINLAR

21.8K 1.4K 281
                                    

Yorum sınırı; 270.

7. Bölüm, sınır geçerse perşembe günü akşam gelecek ❤️

Keyifli okumalar...

6. BÖLÜM: KİMSESİZ KADINLAR

Saçlarındaki beyazlardan, gözlerinin önündeki çizgilerden tanırım seni...

Her sabah olduğu gibi bugünde hava daha aydınlanmamışken kalkmıştı Gülfem. Ankara'nın sert ve puslu havası iliklerine kadar hissettiriyordu kendisini. Ağır ağır yatağından kalkıp elini yüzünü yıkadıktan hemen sonra sobanın başına geçti. Köyde doğup büyümüş biri olarak bu hayatı garipsemiyordu. Aksine gerçek hayatı buydu ve onu yaşıyordu. Boya kovasının içinde duran odunlardan birkaç parça yerleştirdi sobanın içine. Bugün bir kaç torba kömür alması gerekiyordu. Odunun ateşi uzun süre sıcaklık sağlamıyordu. Kibrit ile yaktığı odunlar yanmaya başlarken mutfaktan getirdiği çaydanlığı üzerine yerleştirdi.

"Abla günaydın."

"Günaydın kuzum. Kalkma biraz ısınsın ortalık öyle kalk."

"Olmaz abla. Kahvaltı hazırlayalım."

"Ben hazırlarım sen sözümü dinle bakalım." Dilruba ablasını kırmak istemiyordu. Israrlarına daha fazla dayanamadı. Gülfem ise kardeşinin yeniden yatmasının ardından hemen mutfağa geçti ve dolapta ne varsa tepsiye yerleştirdi.

Çay demlenirken etrafı toparlamaya başladı. Küçücük evinde fazla eşyası yoktu. Dağınık da sayılmazlardı. Gülfem takıntılı derecede temiz sayılabilirdi. İşlerini bitirdiğinde çayı da demlenmişti. Dilruba'yı da kaldırdıktan sonra kahvaltılarını yaptılar. Gülfem biraz acele ediyordu. Vakit kaybetmeden kahvaltı etmeli ve ardından iş için çıkmalıydı.

"Kuzum ben çıkıyorum. Dikkat et olur mu?"

"Tamam ablacım. Sen beni merak etme. Asıl sen dikkat et kendine. Allah'a emanet ol." Gülfem kardeşini kucaklayıp çıktı evden. Hava hâlâ aydınlanmamıştı. Saat 07:30'a geliyordu. Sokaklarda kimsecikler görünmüyordu. Hızlı adımlarla sabah, akşam inip çıktığı yokuştan inmeye başladı.

"Gülfem günaydın kız," adını duyması ile duraksadı. Arkasını döndü ve kendisine doğru gelen kadına karşılık verdi.

"Günaydın Melek."

"Kız ne soğuk var bugün. Yeminle nefesim dondu," kat kat bürünmüş haliyle komik dursa da Gülfem ifadesini bozmadan onayladı kadını.

"İşler nasıl? Alışabildin mi bari?" Gülfem ellerini cebinden çıkarmadan kadının adımlarına ayak uydurarak yürümeye başladı. Melek ile buraya taşınmalarının ikinci haftasında tanışmışlardı. Melek bir alt sokaklarında oturuyordu. Tıpkı onun gibi erken yaşta evlendirilmiş, kocası hapse girince tek çocukla kalakalmıştı. Senelerce kocasını beklemiş, kocası ise içerden çıktığında da Melek'i boşayıp başkası ile evlenmişti. Melek bu durumu anlatırken mutlu görünüyordu. Ona göre kurtulmuş, kendi yolunu çizmek için kocası ona hediye vermişti. 'Deselerdi ki Melek kocan sana sürpriz yapacak vallahi inanmazdım. Adam içerden çıktı bir ay sonra boşadı beni. Hayatıma girdiği günden beri ilk defa işime yaradı godoş. Belki seninki de seni boşar," demişti. Gülfem gerçekleri elbette anlatmamıştı, anlatmayı da düşünmüyordu zaten. Sadece gülümsemekle yetindi.

"Alıştım Melek. Doğduğun yer değil, doyduğun yerdir vatanın demişler. İnsanoğlu nelere alışmıyor ki, buna da alışmayalım."

"Doğru söylüyorsun kız. Bak ne diyeceğim sana. Gittiğin evlerde dikkat et ha. Geçen bizim kızlar konuşurken duydum evlere gizli kamera yerleştirip, görüntülerini çekiyorlarmış." Gülfem en çok da bundan korkuyordu. O yüzden iş yaparken kendini kasmaktan bitap düşüyordu. Bu zamana kadar başına bir şey gelmese de duydukları ürpermesine yetiyordu.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now