1.8

1K 97 65
                                    

"Siz ne yapıyorsunuz!!?"

Jin sinirle bağırdığında Taehyung ve Bayan Park birbirinden ayrılmıştı.

Taehyung, sinirden kızarmış Jin'in gözlerinin içine bakıp gözlerini pörtletti. Şaşırmıştı.

Taehyung, Jin'in gözlerinde hayal kırıklığı görmüştü.

O zaman yaptığı hatayı anlamıştı.

"Bayan Park siz gider misiniz lütfen?"

Bayan Park, Jin'e umursamaz gözlerle bakıyordu.

"Ben bir şey yapmadım. Taehyung beni buraya çağırdı."

"SANA BİR ŞEY SORMADIM SÜRTÜK! HEMEN DEFOL GİT"

Bayan Park, Jin'in ilk defa bu kadar sinirli halini görüyordu.

Bayan Park fazla diretmek istemedi. Yere düşen uzun kollu kazağını aldı. Evet Bayan Park sadece sutyeniyle duruyordu.

Bayan Park zayıf bedenine kazağını geçirdi. Ve gitti.

Şimdi ise Taehyung ve Jin baş başa kalmıştı.

"Bu da ne demek oluyor?" Jin az önceki sinirli sesinin aksine sakin bir ses tonuyla konuştu.

"Sizi ilgilendirmez."

Jin kaşlarını kaldırmış ve sonra indirmişti. Şaşırmamalıydı. Jungkook'a güvenmemeliydi.

Taehyung gerçekten onu sevmiyordu, ona aşık değildi. Yani Jin, böyle düşünüyordu.

Yanılıyordu.

"Tanrı'm daha demin arkadaşın gelip 'Taehyung sizi gerçekten seviyor.'diyordu. Ama şimdi sana bakıyorum." Jin sinirli bir şekilde güldü.

Taehyung gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.

Şu an Jin'e onu sevdiğini söylemek istiyordu. Ama söylerse Jin'i unutamazdı, daha fazla acı çekerdi çünkü Jin ona aşık değildi.

Taehyung Jin'in bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemişti.

"Senin aşkına inanmıştım!"

Taehyung sessiz kaldı.

"Şu an hiç birini kandırmış biri gibi görünmüyorsun biliyor musun?"

Taehyung sessiz kalmaya devam etti.

"Niye benimle oynadın Taehyung ha? Ben seni her şeyden kaçmak için güzel bir kapı, gözyaşlarımı silebileceğim bir peçete sanıyordum."

Taehyung susuyordu. Ağlamamaya çalışıyordu. Dayanması zordu. Çünkü sevdiği adam karşısında kederli bir şekilde duruyordu.

"Susma Taehyung!"

Sustu.

"Hani beni bırakmayacaktın? Sözlerin de kendin gibi yalanmış. Biliyor musun senden neredeyse hoşlanmaya bile başlamıştım."

Jin neredeyse akmak üzere olan gözyaşlarıyla beraber arkasını döndü.

"Senin oyuncağın olduğum için kendimden nefret ediyorum."

O an anlamıştı Taehyung.

Jin'in yokluğu onu daha fazla acıtıyordu.

Taehyung onu unutamazdı.

Bu bir kedinin balığı sevmemesi kadar olanaksızdı.

Jin haklıydı. Bırakmakta haklıydı.

Ama Taehyung bir söz daha vermişti.

Bıraksa bile geri dönecekti.

"Aptal Jin!" dedi Jin'in duyabileceği bir sesle.

not in my dream, taejinWhere stories live. Discover now