2.2

9.8K 529 124
                                    

Fikirlerimin, düşüncelerimin, mutluluğumun, hüznümün ve pişmanlığımın rol oynamayı bıraktığı döneme, kendimi değiştireceğime dair söz verdiğim zaman girdim.

Benliğimi kaybetmek istemedikçe her şeyimi kaybetmem; pes etmeme sebep oldu.

Evet, ben ona karşılık vermeye başladığımda pes ettim. Duruşuma, fikirlerime, merhametime ihanet ettim. Ben; beni ben yapan her şeyi göz ardı ettim.

"Kimsin sen?" diye sorduğunda cevap verecek yüzü kendimde bulamadım. "Geçmişini hatırlatabileceğine rağmen susan, seni tanımamazlıktan gelen ve sana seni hatırlatabileceğine rağmen susan bir korkak." diyemezdim. Korktuğum şey hatırlaması değildi. Korktuğum şey; Demir'in her şeyi öğrenip zar zor toparladığım hayatımı yeniden yerle bir etmesiydi.

Her şeye rağmen ayağa kalkan ben, bir kez daha düşersem kalkamayacağımı biliyordum. Güçlü olarak dönen Efe'nin hala içimde bir yerlerde yattığını biliyordum. Her şeye diklensem de hala korkuyla yaşadığımı da biliyordum. Çevreye vermek istediğim izlenim için kendimi değiştiğime inandırmaya çalışıyordum.

Değişmedim ama her şeyi gömdüm. Her şeyi hala öldüğünü kabullenemediğim Aras'la beraber o mezarın içine gömdüm. Cenazesinden sonra bir daha yanına uğramadım. Uğrarsam, onu görür de mezarın içine gömdüğüm şeyler ortaya çıkarsa diye uğramadım. Ardımda bıraktığımı düşündüğüm Efe'nin tek derdi Demir'i öldürmekti; yıkıp geçmek, yaşattığını yaşatmak değil.

O mezarın başında tekrar ağlarsam; önüme çıkan herkesi Demir ile beraber İki Sokak semt mezarlığına gömeceğime emindim.

Elimi enseme götürerek ovarken sıkıntıyla nefes verdim. Daldığım düşüncelerden çıkmak zor oluyordu. Demir'in bana her yaşattığının sonunda ayağa kalkarken onun gibi olmamak için sustum. Karşılık vermezsem soğur sandığım içi alevlerini büyüttü ve ben Aras'ın ölümünden sonra ayağa kalktığımda yapmayacağım dediğim her şeyi gözümü kırpmadan yaparken bir an olsun pişmanlık duymadım.

Ben bu hale bürünmeyi istemedim. Elimde kalan son şeylerden birisi olan merhametimi kenara bırakmayı ben istemedim. Bu işe başlarken kendime büyük yeminler ettim; hak etmeyen insanlara zarar vermeyeceğime dair. Yaşadığım şeylerin acısını Demir gibi masumlardan çıkaracak yüzü ve gücü kendimde bulamadım.

Ama Demir'e her yaşattığını kat ve kat yaşatacak gücü kendimde bulabildim. Ellerimle alkış tutarak dikkatlerini çekerken "Başlayalım." dedim. Demir'in yaptıklarıma doğru düzgün karşılık vermeyeceğini anladığım için aylar önce hazırlamış olduğumuz planlardan ilkini uygulamak için herkesi mekana çağırmıştım.

"Planı bile anlatmadınız." diyerek yavaştan sinirlendiğini belli eden Ceyhun arkasına yaslanarak tek kaşını kaldırdı. Saçlarını yapması uzun sürdüğü için yarım saat geç gelmişti. "Jöle kazanına düştün herhalde yolda."

"Boş konuşma da anlat." Dudaklarıma fermuar çekerken sırıtışımı yüzümden silmedim. Boş olan sandalyeye oturup yanlarına kayarken elimdeki dosyaları havaya kaldırdım. Masaya yaklaştığımda dosyaları masanın ortasına atarak yerleştim. "Baya profesyonel çalışıyorsunuz siz galiba." dedi Mine elindeki dosyaya göz atarken.

"Bizim aklımıza gelmezdi planları dosyalamak. Ne bileyim anlat geç işte, ağaca yazık."

Gamze büyük bir şaşkınlıkla "Cidden mi?" diye sordu Ceyhun'a. "Cidden adam öldürürken gözünü kırpmayan insan kesilen ağaçları mı düşünüyor?" dediğine gülerken başımı iki yana salladım. Burada oturan herkesin psikolojisinin iyi olmadığını biliyordum. Mantıklı düşünen insanın bulaşacağı son işi keyfi yapıyorlardı. Ben dışında bir amacı olan yoktu. İntikam almak isteyen sadece benken sırf bana destek olmak için buradaydılar.

İki Sokak - TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin