1.7

2.2K 162 147
                                    

1 ay sonra

"Adamları bulmuşlar!"

"Ne?" Jimin gözlerini kocaman açtı, oldukça şaşırmış ve heyecanlanmış görünüyordu. Babamın bana verdiği haberi, hiç vakit kaybetmeden Jimin'e söylemek istediğim için, gecenin köründe, kedili pijamalarımla Jimin'in kapısına gelmiştim.

"Duydun," dedim ve sevinçle el çırptım, "yakalanmışlar!" Yüzümde kocaman bir gülümseme ile şaşırmak ile sevinmek arasında kalan Jimin'e bakıyordum.

Ağzını açtı fakat bir şey demeden geri kapattı. Ne kadar mutlu olduğunu tahmin edebiliyordum.

Birden sırıttı Jimin. Bu istediğim tepki değildi, gülsün istiyordum, sırıtsın değil.

"Bitti demek, ha"

"Efendim?" Jimin'in ne dediğini anlamamıştım.

"Artık sıradan bir hayat yaşayabilirsin."

"Ne?" Yüzümdeki gülümseme anında soldu, ne demek istiyordu şimdi bu.

"İçeri gel ilk önce," eliyle içerisini işaret etti.

"Ne demek istedin?" Bir adım geriye gittim, içeri girmek gibi bir planım yoktu.

"Demek istedim ki, buraya kadarmış, maceramız bitti." Yine sırıttı.

Hayatımın şokunu yaşıyordum burada. Kullanılmış mıydım? Cidden! Ağzım bir karış Jimin'e bakıyordum. Elimi ağzıma götürdüm ve koşarak apartmanın içinden çıktım. Orada daha fazla kalamazdım.

Peşimden seslendiğini ve ardımdan koştuğunu duydum ama ona bakmadım. Arkama bakmadan koşuyordum.

"Jennie!"

Cevap yok, sadece koşuyordum.

"Bak, şaka yaptım,"

Ne? Cidden şaka mıydı? Böyle şaka mı olurdu? Sinirden daha da çok koşmaya başladım. Artık bacaklarımı hissetmiyordum.

Durdum ve ellerimi dizlerime koyarak eğildim. Nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım ve fakat Jimin yanıma gelince tekrar koşmaya yeltendim.

"Bak, kızma tamam," kolumdan yakaladı, kurtulmaya çalışmadım çünkü koşacak pek fazla gücüm kalmamıştı.

"Ne kızma ya!" Kolumu kurtardım ve onu ittim.

"Biliyorum, haklısın ama dizilerde falan böyle olmaz mı hep," güldü, "işte ben de ondan yapayım dedim, hem beni sorgulama sevinçten ne yapacağımı şaşırdım." O da ellerini dizlerine koyarak eğildi, benim kadar koşmuştu ve yorulduğu belli oluyordu.

"Bak küfür etmek istemiyorum, istemiyorum, istemiyorum ama," durdum ve büyük bir soluk alıp verdim, "sıçayım senin şakana!"

"Jennie Kim'e ilk küfür ettiren insan olarak tarihe geçmeliyim bence," güldü, onun da sinirleri bozulmuş olmalıydı doğruldu, nefeslerimiz hâlâ tam olarak düzene girmemişti fakat yine de daha iyiydik.

"Cidden çok komiksin ya!" Yüzümde herhangi bir eğlenme belirtisi yoktu, hoş zaten hiç de eğlenmemiştim. Aklımdan bin bir türlü şey geçmişti.

"Tamam, haklısın," ellerini omzuma koydu ama onu ittim, arkamı dönüp ona bakmadan geldiğim yere doğru yürümeye başladım.

"Sevincimi kursağımda bırakıyorsun, cidden." Yanıma geldi ve benimle beraber yürümeye başladı, ona bakmadım ve cevap vermedim.

"Senin trip atan kızlardan olmadığını düşünüyordum," gözlerimi büyülterek ona döndüm, çok eğlenir bir havası vardı. Ben trip atan bir kız değildim doğru, ama o an çok sinirliydim ve beni deli ediyordu.

"Ben trip atmam,"

"Atıyorsun işte,"

"Hayır, trip atmıyorum."

"Trip atan kızlar hep böyle söyler,"

"Çok fazla kızdan trip yemişsin belli,"

"Maalesef," tekrar güldü, benim de sinirlerim bozulmuş olacak ki, sinirden güldüm. "Onu bunu geç de, adamlar tutuklanmış,"

"Aynen, öyle" evin önüne varmak üzereydik.

"Pijamalar güzelmiş," üstüme baktım ve kedili pijamalarımı gördüm.

"Öyleler," diye doğru bir cevap verdim. Kedili pijamalarımı seviyordum ve ondan utanmazdım.

Kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti, öylece yürüyorduk. Kendimi geri çekmedim, kızgındım ama... Bilemiyorum, çekmedim kendimi işte, fazla sorgulanmamalı.

Evin önüne geldiğimizde Jimin'in kolundan çıktım ve Jimin'in arabasına doğru yürümeye başladım.

"Nereye?"

"Eve gideceğim, eve bırak beni."

"Bu kadar çabuk mu?" Dudaklarını büzdü ve yanıma gelip arabanın kapısını açtı, ona karşılık omuz silktim ve arabaya bindim.

Sürücü koltuğuna geçti ve dikiz aynasından bir süre bana baktı, ona dil çıkarmamak için zor tuttum kendimi fakat en sonunda o bana dil çıkardı.

Gözlerimi kocaman açtım ve sinir bozukluğuyla güldüm. Cidden Jimin sevinçten ne yapacağını şaşırmış ve bambaşka biri olmuştu. Neyse yakında eski sinir bozucu Jimin'e geri dönerdi.

Evin önüne geldiğimizde kısaca vedalaşıp arabadan çıktım, Jimin arkamdan penceresini açıp bağırdı; "Seni seviyorum!"

Arkama döndüm ve güldüm, "Ben de kendimi seviyorum!" Bana karşılık gözlerini devirip güldü, ben de ona el salladım.

Onun gitmesini bekledim, o gidince de içeri girdim. Babam salonda oturmuş maç izliyordu. Güldüm ve yanına gidip oturdum.

Babam gerçekten düzelmişti. İyi bir baba olmak için çabalıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.

"Kazanıyor muyuz?" Diye sordum ve babamın solundaki cips paketine uzanıp, biraz cips aldım.

"Sorma," dedi babam, "işler vahim, kaybediyoruz sanırım."

"Olsun," dedim, "son maç değil ki, illa kazanacağımız bir maç olur,"

"Elbette olur," dedi ve saçlarımı karıştırdı.

"Cips yediğin ellerimle saçlarımı mı karıştırdın, ya!" Yalandan üzülme numarası yaparak, ellerimi saçlarımdan geçirdim fakat sonra hatırladım, ben de cips yemiştim. "Yaa!" Diye bağırdım ve ardından gülerek odadan çıktım.

"Nereye?" Babamın sesine döndüm.

"Duşa girmem gerek," elimle saçlarımı gösterdim, "malûm."

"Tamam," dedi ve sahte bir öpücük gönderdi, ona gülümseyerek karşılık verdim ve odama çıktım.

Kısaca bir duşa girdim ve ardından kendime geçen günlerde aldığım yeni pijamamı giydim. Civcivli almıştım!

...

solo ❦ JenMinWhere stories live. Discover now