0.4

3.8K 252 185
                                    

"Evet bir balık daha." Okuduğum bir kitaptan etkilenerek bileklerime dört balık çizmiştim. Çünkü kitapta ölmek için bileklerini kesiyor yani balıkları öldürüyordu.

Benim balık çizme nedenim ise girdiğim bu sosyal dersinden bunaldığım içindi. Kendimi keseceğim falan yoktu. Fakat yine de sıkıntıdan ölmek istediğimin bir göstergesiydi bu.

Bileklerimdeki balıklara göz attığımda, balıkların yamuk olduğunu gördüm fakat buna omuz silktim. Kendimi kesmeyecek olsam da balıklar her türlü ölecekti zaten. Elimi yıkadığım anda balık falan kalmayacaktı.

"Değil mi Jennie?"hocanın sitem dolu bu cümlesinden sonra direkt hocaya döndüm ve gözlerine boş boş baktım. Bu hocayı sevmiyordum. Bana açıkça garezi olan bir hocaydı.

Kadın bir hocaydı ve erkekleri kızlardan daha çok seviyordu. Bunu da yaptığı davranışları destekliyordu.

"Evet hocam."dedim boğuk bir sesle. Gözlerimi hocanın gözlerinden ayırdım ve yine cama döndüm. Ders falan dinleyecek kafada değildim.

Zil çaldığında derin bir ohh çektim ve sıramdan kalkarak Jisoo'nun yanına doğru ilerledim.

"Bir an hiç bitmeyecek sandım."bunu kafasını kollarının içine gömüp, uzanır pozisyonda olan Jisoo'ya söyledim ve ardından onu dürtüp kaldırmaya çalıştım. Uyumuyordu fakat en az benim kadar bunalmıştı.

"Akreple Yelkovan'ın görevini unutup sonsuza kadar donduğunu düşündüm."dedi ve ardından sırasından kalkıp esnedi.

Koluna girdim,"Kantine inelim, acıktım."dedi bana bakarak. Fakat ben yemek yiyemezdim. Midem deli gibi yalvarsa da yiyemiyordum, doğrusu yiyip kusuyordum.

"Olur."dedim. Olacakları umursamadım. En fazla yer ve en sonunda gidip kusardım. Biraz da olsa bir şeyler gitmesi gerekiyordu mideme.

Kantine indiğimizde her zamanki masamızın dolu olduğunu farkettim. Masa da Yoongi ve Jimin karşılıklı oturuyordu. Tartışıyorlar gibi görünüyordu çünkü Jimin'in kaşları çalışmıştı ve halinden memnun görünmüyordu.

Biz başka bir masaya doğru ilerlerken Jisoo,"Ne istersin?"diye sordu. Aklım Jimin ve Yoongi'deydi.

"Kaşarlı tost."dedim kolumu ondan çekerken. Masanın önüne geldiğimizde sandelyelerden birini çekip oturdum ve Jisoo'yu bekledim.

Aklım karmakarışıktı. Neye üzülsem, neyi düşünsem bilemiyordum. Şu kusma hastalığını mı kafayı takayım, babamın bu davranışlarına mı, yoksa Jimin'e mi?

Oturduğumuz masa, Jimin'in oturduğu masaya en yakın masaydı fakat yine de neler konuştuklarını bilmiyordum.

Jimin'in bana söylediği en son sözler üzerine çok düşünmüştüm ve en sonunda bir hırs meselesi olduğuma karar vermiştim. Büyük ihtimal onu umursamamış gibi davranmam onu kızdırmıştı çünkü onda bir İnternational Berke potansiyeli vardı, ve onu kızlar genelde terslemezdi.

Jisoo masaya geldi ve karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve tostumu bana uzattı.

"Şu Jin'i anlamıyorum abi, kim eski sevgilisinin defterine resim çizmesine izin verir ki? Üstelik ben onun için Kai'nin uzağına oturup ona yaklaşmıştım."

Kaşlarımı çattım Jin'e sinirlenmiştim. Irene onun eski sevgilisiydi ve oldukça güzel resim yeteneği vardı fakat yine de bu biraz sinir bozucuydu. Kai de Jisoo'yu seven bir platonikti ve açıkçası başından beri onu Jin'den daha fazla destekliyordum. Sevgisi daha gerçekçiydi fakat bunu Jisoo anlamıyordu.

"Şerefsiz,"dedim dişlerimin ardından ve tostumdan büyük bir ısırık aldım. "Şu erkeklerin aklı sadece belden altına çalışıyor, hepsi pisliğin önde gideni onlara güvenilmez." Elimdeki tosttan daha büyük bir ısırık aldım.

solo ❦ JenMinDonde viven las historias. Descúbrelo ahora