Lark&Hermione(Larmione) One-Shot 2

500 26 67
                                    

  Yazar Notu ; Selam! Nasılsınız? Umarım sağlıklı ve huzurlusunuzdur! Karşınıza yeni bir özel bölümle çıkıyorum, umarım beğenirsiniz. ^_^

Bölüm İthafı;  Bu  bölümü @persephones-heir'e ithaf ediyorum. Zira önceki bölüme olan yorumları ve Lark ve Hermione ship'i bölümü yazma hevesimi perçinlediği.. Umarım beğenir! :)

Bölüm Notu; Bu bölümün ana hikayeyle herhangi bir bağlantısı olmadığını belirtmeliyim sanırım. Yani burada yaşananlar tamamıyla ana senaryodan bağımsız ve ilerisiyle ilgili herhangi bir ipucu içermiyor. 

Herhangi bir yazım yanlışı varsa veya okurken sizi çok rahatsız eden mantık hataları varsa bana bildirebilirsiniz. Elimden geldiğince bu yanlışlıkları düzeltirim.

Sizi daha fazla bekletmeden hikaye ile baş başa bırakıyorum, umarım okurken zevk alırsınız. ^_^


Lark&Hermione(Larmione) One-Shot 2

Hermione Granger taşlardan örülmüş uzun koridor boyunca yanında eşlikçileriyle yürürken etrafına olabildiğince az dikkat etmeye çalışıyordu. Sayıları koridorun uzunluğu hesaba katılınca çok az kalan birkaç pencere, demir parmaklıklarla kapatılmıştı. Pencerelerin ardındaysa kalın kuzey sisi ve onun içinde havada uçuşan siyah siluetler görülüyordu. Karanlık ve nem, bütün koridora yayılmıştı ve nefes almayı zorlaştırıyordu. Koridorda birkaç büyücünün asalarından çıkan ışıklar dışında hiç aydınlık yoktu.

"Hermione" dedi onun biraz arkasında ilerleyen Luna. Asasından çıkan beyaz ışık, Luna'nın zaten beyaz olan tenini daha da açıyor, hastalıklı bir tonda gösteriyordu. Gri gözlerini arkadaşına kilitleyerek "Bunu yapmak istediğine emin misin?" diye sordu.

Hermione kararsız bir şekilde başını iki yana salladı. "Hayır, değildim" diye kabullendi durumu. "Ama yapmak zorundayım Luna."

Luna, Hogwarts zamanlarını hatırlatan bir şekilde dalgıca iç çekti. "Ama yine de bunu Harry'den gizlice yapıyor olmamız hiç hoşuma gitmiyor" diye mırıldandı karanlık koridorun sonuna yaklaşmışken. "O'na birbirimizden bir şey saklamayacağımız konusunda söz vermiştim. Özellikle ailemizle ilgili..."

Hermione, arkadaşının kaygılarını anlayabiliyordu. Sonuçta kimse kocasına yalan söylemek istemezdi, değil mi? "Gerçekten çok üzgünüm Luna" dedi suçluluk dolu bir tonda. "Benim yüzünden zor durumda kaldığını biliyorum, ama yanımda birisi olmadan bunu yapamazdım."

Luna, bir eliyle asasını tutarken diğer eliyle saçlarının ucunu kıvıran arkadaşını süzdü dikkatle. Onun şu anda birçok farklı duyguyla boğuştuğunu biliyordu; Suçluluk, endişe, korku, öfke... bütün bu duygular kahverengi saçlı kadının zihninde birbirine karışıyor, onun düzgün düşünmesini engelliyordu. "Sorun yok Hermione" dedi nazikçe.

İki kadın anlayışla birbirine bakarken, arkalarındaki seherbazlardan biri "Profesör" dedi Hermione Granger'ın dikkatini çekerek. Kafasıyla koridorun sonundaki kapıyı gösterdi. "Mahkûmun bulunduğu oda burası efendim"

Hermione mahkûm kelimesini duyunca yüzünden geçen acı dolu ifadeye engel olamadı. Sonra yanlarındaki seherbazlar dikkatli bir şekilde demir kapıyı açıp kenara çekilirken mahkûm diye düşündü. Gerçekten, savaş sırasında Voldemort'un düşüşünde önemli bir payı olan kişi, Harry ile beraber onca zafer kazanan kişi mahkûm olarak mı anılıyordu şimdi?

Kadının düşünceleri, kendisinin omzuna dokunan Luna'yı hissedince dağıldı. "Hermione, önce onunla yalnız konuşmak ister misin?" diye sordu arkadaşına. Hermione kafasını hayır anlamında salladı. "Siz burada bekleyin" diye katı bir sesle emretti seherbazlara. Sonra Luna ile beraber karanlık ve pis hücreye adımını attı. Bu sırada arkadaki iki seherbaz da omuz silkerek dışarıda beklemeyi kabul etti. Zaten Azkaban'da yatan bir tutsağın odasına girecek kadar delirmemişdiler henüz.

Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin