Bölüm 11

611 52 6
                                    

Ron yutkunarak satranç tahtasına baktı, "Tamam! Hadi başlayalım artık". "Harry, sen filin yerini al.Hermione, sen de onun yanına, kalenin yerine geç". "Hey Weasley" dedi Lark umursamaz bir tavırla, "Ben nereye geçiyorum?" Lark şu anda Weasley çocuğuna muhtaç olmaktan nefret ediyordu. Eğer birinin yardımına ihtiyaç duyacaksa, bu kişinin daha zeki birisi olmasını isterdi. Örneğinin Granger olabilirdi! Ama şu anda işin uzmanı Weasley çocuğu olduğundan, Lark'ın da pek çaresi yoktu. Weasley bir süre düşündükten sonra "Sen de piyon olacaksın" dedi. Lark yüzünü buruşturdu. "Kusura bakma, bu satranç işlerinden pek anlamam. Ama o taş, en güçsüz taş değil miydi?". "Teknik olarak öyle" diye kabul etti Weasley "Ama piyonları küçümseme, onlarda oyunda çok büyük öneme sahip". "Merlin aşkına!" Granger bağırdı sinirle. "Lark, hemen şu piyonun yerine geçer misin!". Lark omuz silkti "Tamam". Satranç tahtasının üzerinde ilerleyip piyonlardan birinin yerine geçti.

Herkes yerini aldığında, Ron heyecandan kızarmış suratıyla "Evet, satrançta her zaman ilk hamleyi beyazlar yapar" dedi. Onun sözlerinin ardından da beyaz bir piyon iki adım ilerledi. Sonrada Weasley çocuğunun emirleri doğrultusunda siyah taşlar hareket ediyordu. Birbiri ardına hamlelerle satranç taşları ilerliyor, birbirlerini parçalıyordular. Lark'ın itiraf etmesi gerekti, beyazlar baya sinirliydiler. Yani herhalde Weasley'den önce siyahları yöneten kişi baya bi acımasız davranmıştı beyazlara, şimdi de beyazlar onun öfkesini Weasley'den çıkartıyordu. Beyaz atın teki, siyah bir piyonu parçalara ayırdı Lark'ın gözü önünde. Weasleyin komutlarıyla Lark, Hermione ve Harry ilerliyor, beyaz taşları parçalıyordular. Parçalamak derken, tabi ki onlar bir şey yapmıyordu, çocuklar beyaz taşların bulunduğu kareye geldiğinde, taşlar kendiliğinden un ufak oluyordu.

Lark, sen şimdi sol çaprazına bir adım at. Oradaki piyonu al. Lark kendine söyleneni yaptı. Weasley gittikçe terliyordu. Beyazlar, Weasley'in bir atını parçaladılar. Weasley yutkunarak satranç tahtasına baktı. Her ne kadar Lark kabul etmek istemese de, çocuk iyi iş çıkartıyordu! Oyun bir süre daha devam etti. Sonunda Weasley bir an duraksadı, derin bir nefes aldı. Karşısındaki vezire baktı bir süre. Lark kaşlarını kaldırdı, çocuğun ne yapacağını anlamıştı. "Tek yol bu" diye mırıldandı kısık sesle. "Eğer beni alırsa, siz onu mat edebilirsiniz". Harry ve Granger bir ağızdan "HAYIR!!" diye bağırdılar. "Ron başka bir yolu daha olmalı" diye çıkıştı Harry. Granger da Harry'e destek verircesine konuştu. "Başka bir şekilde onları yenebiliriz Ron, kendini yem yapamazsın!". Lark derin bir nefes bıraktı "Bırakın yapsın" dedi kısık bir sesle. Harry ve Granger şaşkınlıktan bir kaç saniye dona kaldılar. Lark kardeşinin gözlerinde hayal kırıklığı gördü. Nedenini çok iyi biliyordu aslında. İkizi, arkadaşını kurban etmeyi düşünüyordu. Eh böyle düşününce pekte haksız değildi Harry.

"Harry" Lark kardeşinin yeşil gözlerine baktı. "Bazen kazanmak için kurbanlar vermelisin. Hiçbir mücadeleyi kurban vermeden kazanamazsın!". Harry kafasını iki yana salladı. "Hayır, bu doğru değil, bir yol bulabiliriz. Eğer birlikte düşünürsek...". "Kardeşini dinle Harry" Weasley kararlı bir tonda konuştu. "Satranç budur işte Harry! Gerçek bir savaş gibi, bazı kurbanlar vermelisin ki kazanabilesin!". Sonra bakışları Lark'a kaydı. Başını eğip onu selamladı anlayışı için teşekkür edercesine. Lark yutkundu, "Cidden kes şunu Weasley, cesaret sana hiç yakışmıyor. Böyle havalı tavırlar takınma bir daha". Yüzüne keyiften uzak bir gülümseme yerleştirdi. Lark'ta Weasley'e karşı istemsizce bir saygı duygusu oluştu. Bu komikti, çünkü şu ana kadar varlığına bile katlanamadığı çocuğa bir anda saygı duymaya başlamıştı. Weasley de Lark'a sırıttı. "Şu Slytherin tarafını göstermesen olmaz sanki. Burda sana teşekkür etmeye çalışıyoruz". "Buradan sapa sağlam çıkalım, o zaman teşekkür edersin Weasley" dedi Lark.

Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficWhere stories live. Discover now