1.1

586 64 6
                                    

  Gece başka ziyaret olmuyor ama sen gökyüzüne bakmaktan zamanın su gibi akıp gittiğini anlamıyorsun. Güneşin doğuşunu izliyorsun. Kuşların uçuşunu ve sabah esintisini. Dışarda koşan iki kişi görüyorsun. Sonra aralarına biri daha katılıyor ve üçlü koşmaya başlıyorlar.

  Bucky, Steve ve Sam.

  Üçünün senin hakkında bir şey konuştuğunu duyuyorsun, hem de kelimesi kelimesine. Üçünün de senin odanın penceresine bakacağını anladığında başını gökyüzüne kaldırıp gözlerini kapatıyorsun. Böylece insanları kandırabilirsin, belki.

  Kulaklarını dikleştirip dinlemeye koyuluyorsun ve cidden onları kandırabildiğini fark ediyorsun. Bu seni gerçekten şaşırtıyor ama Tony Stark'ın seni kahvaltıya çağırması kadar değil.

  Başını kapıya doğru çevirip doğru anlayıp anlamadığını tartıyorsun.

  Sonra bu evde senden başka Maden diyebileceği kimsenin olmadığına inanıyorsun. Kapıyı açıyor ve uzun koridoru geçiyorsun. Merdivenleri inmeye başlıyorsun ama mutfakta çok garip şeyler olduğunu fark ediyorsun.

  Mesela Clint'in fındık ezmesinin bittiği hakkında şikayet etmesini.

  Steve'in krepi yaktığı için Tony'e kızdığını ve Tony'nin yine Tony'ce cevap verdiğini görüyorsun.

  Şey, bunun o kadar  da garip bir şey olmadığını kabul ediyorsun.

  Zil çalıyor ama bunu senden başka kimse duymuyor ya da senin kadar ilgilenmiyor. Kapıya gidip yavaşça açmaya çalışıyorsun ama kapı kilitli. Zile yeniden basılıyor ve daha çok panik oluyorsun. Özür diliyorsun ve sonunda kapının kilidi açmayı başarıyorsun.

  Tanrı aşkına, tamam tehlikeli biri olma ihtimalin var ama bu kadar önlem gerekli miydi gerçekten?

  Karşında bir Marvel takımı oluşturabilecek kadar insan görüyorsun. Pepper, Shuri, Laura ve çocukları ah, sayamayacağın bir dünya kadar insan.

  Ve Galaksinin Koruyucuları. Herhalde senin evrensel bir tehlike olmadığını ve uzaylıların dünyayı işgal etmesinin gerekmediğini yaymaları gerektiği için geç gelmişlerdir diye düşünüyorsun.

  Ve geçmeleri için önlerinden çekilmen gerektiğini.

  Yeniden özür dileyip kenara çekiliyorsun ve basit bir el hareketiyle onları içeri davet ediyorsun. Herkes bunu beklermiş gibi eve dalıyor ve sadece Laura sana teşekkür ediyor.

  Onu fazla tanımıyorsun çünkü Marvel inatla senin Legolas'ın için solo film yapmayı reddetiyor. Yine de onu sevmemek imkansız gibi bir şey. Küçük hain Nathial'i getirmiş olması seni sevindiriyor çünkü anladığın kadarıyla;

  Liseye gitmeyeceksin,

  Herkes herkesle meşgul olacak,

  Ve sen boş kalacaksın.

  Zaten çabuk sıkılan birisin ve kitaplarının, müziğinin olmadığı bu dünyada insanlarla konuşmaktan başka hiçbir eğlencen yok ama insanların seninle konuşmaktan daha önemli işleri olduğuna eminsin.

  Bu yüzden oynayabileceğin en azından bakımında Laura'ya yardımcı olarak vakit geçirebileceğin küçük bir hainin olması hoşuna gidiyor. Laura'nın peşinden gelen Clint'in sürdüğü bebek arabasını görüyorsun ve ağzın açılıyor.

  Pietro.

  Hani şu meşhur "Bunun geldiğini görmedin mi," repliğinin sahibi.

  Onun ölümünü hatırlamak içinde büyüyen bir sızıya yol açtı. Sadece bir filmliğine gelmiş ve gitmişti. Onu öldürdüğü için Marvel'dan gerçek anlama nefret etmiştin ve gerçek olmamasını istediğin birkaç şeyden biri buydu.

Maden (Bir Marvel Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin