32

6.2K 452 17
                                    

Okulun bitiş zili çaldığında hızlıca masaya dağılan kitaplarımı çantama koydum. Bugün annemin isteği üzerine Deniz bize gelecekti. Benim isteğim üzerine ise Güneş ve Kenan...

Denizle yalnız kalmak istemiyordum. Annemin taviz vermeyen tavrı yüzünden bir yalana başvurmuştum ve şeytanla anlaşma yapmıştım. Bundan asla pişman değildim. 

Askılıktan ceketimi aldım. Üzerime geçirip çantamı sırtıma taktım. Güneş'e bakışlarımı çevirdiğimde çantasını topladığını gördüm. Bu sefer hiç istemesem de bakışlarım Deniz'i buldu. O da aynı Güneş gibi çantasını topluyordu. Aralarında ki tek fark Sema ile sohbet ediyor oluşuydu.

"Çakıltaşı, hadi artık çıkalım."

Kenan'ın sesini duyduğumda bakışlarımı onlardan çektim. Bugünü güzel bir şekilde atlatmak istiyordum. Annem, Kenan ve Güneş'i davet etmediğini söyleyecekti. Buna emindim. Yalanım ortaya çıkabilirdi ama Denizle yalnız kalamazdım. Bunu yapmak zorundaydım.

"Biz koridora çıkalım."

Kenan onayladığını belli etmek için kafasını salladı. Biz sınıftan çıktığımızda koridor boşalmaya başlamıştı. Birkaç dakika sonra yanımıza Güneş ve Deniz geldi.

"Kenan, Melek hoca ikimizi çağırıyor."

Güneş'in Kenan'a söylediği kelimelerle kaşlarımı çattım. Lütfen, aklımdan geçen şey olmasın!

"Melek hoca mı? Neden ki?"

Kenan anlamsızca bakışlarını Güneş'e çevirdi.

"Proje aldık ya, onun hakkında konuşmamız gerekiyormuş," dedi kelimeleri bastırarak.

Kenan şaşkınlıkla Güneş'e bakmaya devam etti. Bir şeyler dönüyordu. Bu hiç hoşuma gitmemişti.

"Biz ne zaman proje aldık?"

"Ah! Yeter bu kadar," dedi Güneş ve Kenan'ı kolundan yakalayıp kendine çekti. Gülerek yanımda duran Deniz ve bana döndü.

"Bilirsiniz, Kenan fazla unutkan. Daha dün ne yediğini bile bilemiyor. Güneş, çok özür dilerim ama biz bugün gelemeyeceğiz. Eh, artık siz Denizle güzel güzel çalışırsınız."

Güneş'e kaşlarımı çattım "Ama annem sizi-" diyemeden sözümü kesti.

"Lavin teyze eminim bizi affedecektir," dedi ve konuşmama daha fazla izin vermeden Kenan'ı çekiştirerek gitti.

Yan tarafımda duran Deniz'e baktım. Onunda bakışları bana döndü.

"Lavin teyzenin sadece beni çağırdığını sanıyordum," dedi ve tek kaşını kaldırdı.

Bir yalanım daha amacıma ulaşamadan yüzüme gözüme bulaşmıştı. Anlamışlardı. Güneş oyunumu anlamıştı ve buna engel olmuştu.

Söyleyecek bir şeyim yoktu. Deniz'in karşısında sessiz kalmaktan nefret ediyordum. Bir süre sonra konuşmayacağımı anladı ve derin bir iç çekti.

"Yürü, küçük yalancı. Birazdan okulu kapatacaklar," dedi ve beni arkasında bıraktı. Ne harika ilerleyen bir gündü öyle!

-----

Güneşışığı: Anlamayacağımı mı sanıyordun? (17.30)

Güneşışığı: Yalan söylemekte berbatsın.

Güneşışığı: Ama kendini kandırmak konusunda bir numara

Güneşışığı: Sana iyi eğlenceler sevgili arkadaşım :))))

Çakıltaşı: SEN BİTTİN! (18.00)
Görüldü

YN/ Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış ama senin ki biraz daha erken söndü sanki Yosuncuğum...

YOSUN |TextingNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ