8

8.2K 547 50
                                    

Deniz ve ben, dünyaya gözlerimizi açtığımızdan beri birbirimizin hayatındaydık. Anne ve babalarımızın çok köklü bir geçmişi vardı. Bizim de öyle olmamızı istediler. Bu geçmişi geleceğe taşımak belki de nesiller boyu aktarmak...

Kimse fikrimizi sormadı. Deniz ve benim için oynayacağımız roller seçilmişti. Küçükken en yakın arkadaş, mükemmel dost, daha sonra ise iki aşık... Biz rollerimizi iyi oynadığımız sürece hiçbir sorun yoktu. Fakat en ufak bir terslik çıkarsa, o gün dünyada kıyamet kopabilirdi. Ben ve Deniz bu kıyamet gününü sabırsızlıkla bekliyorduk.
Şuan yanında oturduğum çocuk benden ölesiye nefret ederken o günün yakın olduğunu biliyordum.

Peki ben ne hissediyordum?

Kalbimi neden susturamıyordum?

Neden bu kadar öfke ve kin doluydum?

Parmaklarımı avuç içlerime geçirdim. Ben, Deniz'den nefret ediyordum ama neden içimdeki his benim düşüncemi reddediyordu?

"Avuç içlerini yırtacaksın."

Kulağıma fısıldayan sesini duymak parmaklarımı daha çok bastırmama sebep oldu.

Aklıma dün geceki konuşmalar geldi. Bunu istemiyordum. Deniz, Semayı seviyorsa bu umurumda olmazdı. Sadece aldatılmak istemiyordum. Sadakat, sevgi değildi. Her zaman olmalıydı. Sevginin yokluğunda bile...

Dersin bitimine 5 dakika kala konsantrasyonumu hala sağlayamadığım için gerildim. Deniz ile kafamı meşgul etmemeliydim.

Ona kızgındım. Sınıfa Kuzey ile girdiğimizde ona attığı öfke dolu bakışlarına kızgındım. Sema ile konuşmasına ve o kızın gelip bana nispet yapmasına kızgındım. Beni aldatmasına kızgındım.

Zilin çalmasıyla kendime geldim. Tüm bunlardan kurtulmak istiyordum. Masada duran suyu elime alıp açtığımda yanımıza yaklaşan Kenan'ı gördüm. Deniz hâlâ sırada son kalan matematik sorusunu çözüyordu.

Onlar en yakın iki dosttu.

Kenan, dibimde durduğunda ağzından çıkan sözlerle yuttuğum suyun boğazımda kalması bir oldu.

"Kardeşim, dün gece seni de o saate kadar yordum. Soruları çözdüğün için teşekkür ederim."

Öksürük krizine girdiğimde Deniz ve Kenan şaşkınlıkla sırtıma vurmaya başlamıştı.

"Aman, Çakıltaşı dikkat et az kalsın boğuluyordun."

Kenan'ın sözleriyle toparlandım ve merakıma yeni düşerek "Ne sorusu?"
diye sordum. Aslında sorum Kenan'a yönelikti fakat Deniz beni şaşırtarak cevap verdi.

"Bu tembel gecenin 2'sinde bana ödev yaptırdı," dedi göz devirerek.

"Evet, tüm gece bununla uğraştık. Sabah son anda uyanabildik."

Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Bir şeyler ters gidiyordu ama bunu Deniz'e açık açık sormayacaktım.

Belki de hem Semayla vakit geçirip hem de Kenan'a yardım etmişti. Bu olağan bir şeydi. Kalbimin aklımı karıştırmasına ve saçma ümitler vaadetmesine izin vermeyecektim.

Kenan, Denizle tokalaşıp yanımızdan ayrıldı. Deniz önüne dönerken derin bir iç çekti.

"Neden o kızıl kafanın yanına gitmiyorsun? Ders zili muhabbetinizi bölmüş olmalı."

Söylediği kelime ile kendimi tutamadan "Sen de Sema'nın yanında değilsin," demiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Söylediği kelime ile kendimi tutamadan "Sen de Sema'nın yanında değilsin," demiştim.

Ben, afilli bir aptaldım.

Kalbim, beynimi ezmişti.

"Bugün fazla saçmalıyorsun, Çakıltaşı. Sema adında bir kız tanımıyorum."

Yavaşça gülümsedim.

"Sen berbat bir yalancısın."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
YOSUN |TextingWhere stories live. Discover now