11

7.5K 533 27
                                    

Eve dönüş yolunda hepimiz sessizdik. Babam, arabayı kısa süreliğine eczane önünde durdurmuştu ve verilen onlarca ilacı almak için beni annemle yalnız bırakmıştı.

"Nasıl bu kadar dikkatsiz davranabilirsin?"

Sessizliği annem bozmuştu.

"Yıllardır dikkatsiz davranıyorum."

Ne yani, bu hastalıkta mı benim suçumdu?

Annem anlamlandıramadığım şeyler mırıldandı ve oturduğu koltuktan doğrulup bana döndü.

"Deniz'e haber verdin mi?"

Neden haberi olmak zorundaydı?

"Hayır, anne."

Alaylı bir gülümseme dudaklarında belirdi.

"O çocuğu hak etmiyorsun."

Söylediği sözün bir bıçak gibi kalbime saplandığını hissettim. Anneme bağırmak istedim. "Sen benim annemsin, Deniz'in değil" demek istedim. Bunları milyonuncu kez yaptığım gibi içime attım. Arka cebime attığım telefonumu çıkarttım. Bu sırada annem hareketlerimi izliyordu. Deniz'e kısaca hasta olduğumu 2 gün rapor aldığımı ve evde dinleneceğimi yazdım. Daha doğrusu yazmak zorunda kaldım.

Deniz'in bunları bilmesini istemiyordum.

"Yazdım, oldu mu?"

Ses tonum hafif sinirli bir mırıltı halinde atmosfere döküldü.

"Benim kızım olduğuna inanamıyorum."

Derin bir iç çekti ve eski pozisyonuna geri döndü.

Ben Çakıl Yosun Demir, kimsenin kabullenemediği o kızdım.

-----

Deniz: Çakıl, iyi misin? (14.02)

Deniz: Sen asla hasta olmazsın. (14.02)

Deniz: Bir sorun yok değil mi? (14.02)

Çakıl: Ben başlı başına bir sorunum, Deniz. (23.59)

Çakıl: Öğrenmek istediğin ruh halimse (23.59)

Çakıl: Berbatım (23.59)

Çakıl: Ve senden nefret ediyorum. (00.00)

YOSUN |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin