Bugün farklı bir şey öğrenmiş oldum.

Pasta kremasız olmaz....

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆

Yağmur'dan...

Elimdeki poşeti de Bora'ya verdim.

"Yetmedi mi hala?" dedi can havliyle. Neden ya? Alt tarafı üç ayakkabı poşeti, dört elbise poşeti ve dört ıvır zıvır poşeti taşıyor. Ne var bunda?

"Bu daha başlangıç sevgilim." dedim son sözcüğü vurgulayarak.

"Yağız cadı derdi de inanmazdım." dedi Bora ve kolunu kıpırdatarak poşetleri oynattı. "Düşerse ölürsün." dedim keskin bakışımla. Bu bakış çok işe yarıyor bazen.

"Evet. Bir uşağın olmadığım kalmıştı sevgilim. Çok güzel." dedi Bora homurdanarak. Birde kadınlara dır dır eder diyorlar. Erkekler kafa ütülüyor be asıl!

"Beğenmiyorsan aday çok." dedim elimi sallayarak.

Adeta elimi sallasam ellisi. Bu söz benim için söylendi, evet.

"Daha fazla saçmalamadan gir şuraya." dedi Bora mağazaya ilerleyerek. Buradan kredi kartını veren babişkoma sevgiler.

"Bora dur. Ben acıktım. Bir şey yiyelim önce." dedim ve yandaki kafeye girdim. Bora homurdanıp göz devirerek beni takip etti. Garson... çok taş.

"Ben bir salata alayım." dedim yavaşça.

"Bana da çay." dedi Bora. Bu yorgunluğun üstüne çay içilir. "Bak bak. Ye adamı."

Yavaşça Bora'ya baktığımda beni süzüyordu. Bakışa bak bakışa. "Allah bakalım da gözümüz bayram etsin diye yaratmış. Ben ne yapayım?" dedim omuz silkerek. Gerçi Borada fena değil hani.

"Bari yüzüme söyleme. Sevgilinim lan." dedi Bora somurtarak.

"Kıskandım deme. Bayılırım." dedim alayla. Daha dün bir bugün iki. Ne sevda arkadaş! "Kıskandım. Rahat rahat bayıl." dedi Bora ve siparişler geldi.

Bu hali çok...mutluluk verici.Niye?

"Alış buna sevgilim. Güzel bir kızım. Taliplerim de çok. Biraz mücadele lazım." dedim saçımı arkaya iterek. Egom tavan yaptı resmen. Bu çocuklayken hep böyle oluyor.

"Öyle mi cadı? Güzelliğin beş para etmez bendeki bu sevda olmasa." dedi Bora gülerek. Laf mı attı ne oldu yani? Seçkin kızıyım ben. Tabi ki aşırı derecede mükemmelim.

"Pis sapık." dedim ağzıma salata atarak.

"Daha sapık yanıma şahit bile olmadınız Yağmur Seçkin." dedi Bora gülerek. Soyadımı çok güzel söylüyor. "Aman görmeyeyim daha. Allah korusun." dedim ve yemeğime devam ettim. Borada çayını içti.

Şimdi böyle söyleyince sapık yanını merak etmedim değil.

Ne diyorum ben be. Sus kız.

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆

Esen'den...

Enis beni ailesiyle tanıştırmak istediğini söyledi. Sabahın sekizinden beri üst değiştirip duruyorum ve saat on bir oldu. Hala bulamadım.

"Bu oldu bence." dedi Ceren abla.

"Güzel." dedi abim elindeki elmayı yiyerek. Önceki kırk tanesine de böyle dediler.

"Tamam.Saç?" dedim telaşla. On dakika sonra Enis gelecek. Allahım yardım et. Ceren abla hızla balık sırtı örünce bu işte tamamlandı.

"Güzel." dedi abim.

"Çok tatlı." dedi Ceren abla gülerek. Tamam daha kötülerini duymuştum. Hızla parfüm sıkıp rimel sürdüm. Hazırım!

"Telefonun açık olsun. Dikkat et." dedi annem. Hep bunu diyor. "Tamam anne." dedim ve dışarı çıktım. Mavi bahar elbisem ve beyaz babetlerimle nasıl göründüğüm hakkında fikrim yok.

"Geldin mi?" dedi Enis ensesini kaşıyarak. Erken mi gelmiş? Yoksa ben mi geç kaldım?!

"Evet." dedim gülerek. Enis kolunu bana uzatınca hızla koluna girdim. Yapıştım da denebilir tabi. "Yağmur Boraya işkence çektirme saatlerinde."

"Öyle mi?" dedi Enis gülerek. "Onun yerinde olsam Yağmur'u sevmem." diye devam etti.

"Niye?" dedim merakla.

"Çünkü sinsi. Bir kız senin gibi olmalı. İçi, ruhu, dışı güzel." dedi Enis bana bakış atarak. O ela gözlerin...

"Yağmur aslında çok iyidir. Sadece Borayla inatlaşma çabasında." dedim gülerek.

Yalan. Her an gıcıktır o. Haklı sevgilim.

"Aman banane ondan. Konuşulması gereken daha tatlı biri var." dedi Enis bana baka baka.

Ve içimde filler uçtu.

"Utanıyorum." dedim elimi yanağıma koyarak. Utanınca niye sıcak basıyor bu yanakları? "Biliyorum." dedi Enis kıkırdayarak.

Bir süre daha yürüdükten sonra bir apartmanın önünde durduk. Dışı pek... yeni sayılmazdı.

"Gel bakalım." dedi Enis ve yukarı çıktı. Bende onu takip ettim. Üçüncü kattaki dairenin kapısını çaldı ve kapıyı açan çok tatlı küçük bir kız oldu.

"Abi!" diye Enis'in bacağına dolandı kız. Enis onu kucaklayacağı için elimi bırakmak zorunda kaldı.

Kız şimdiden görümceliğini gösterdi yahu.

İçeri girince evde harika bir yemek kokusu burnuma doldu. Salon ise...ah tüm aile burada mı?

"Merhaba efendim." dedim yaşlı kadının elini öperek. Sonra yaşlı adamınkini öptüm. Sanırım ikisi de çalışmıyor ve emekli maaşı anca yetiyor aileye.

Bir milletvekili maaşının asgari ücretten fazla olduğu ülkeden ne beklersin ki(!)

"Bu Zehra. Bu Ayşe. Bu da Tuğba." dedi Enis üç kardeşi göstererek.

"Üçüzler mi?" dedim şaşkınlıkla.

"Benziyorlar değil mi?" dedi yaşlı kadın. Başımla onay verdim. "Ama üçüz değiller. Bir yıl var aralarında." dedi Enis gülerek. Kardeşlerine duyduğu sevgiyi hissettim.

Ve karar verdim. Bende çalışıp bu aileye yardım edeceğim. Kendi bileğimin hakkıyla kazanırsam Enis kabul eder değil mi?

"Bize getirdiği ilk kızsın." dedi yaşlı kadın.

"Anne?!" dedi Enis. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Herkes bunu gördü ve gülmeye başladı. Böylece o yabancı hava kırıldı.

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆

Yağız'dan...

"Ne yapsak ki?" dedim kolumu Hira'nın kafasına koyarak.

"Tarih." dedi bana kalın kitabı uzatıp. Bu kızdaki tarih aşkı bana karşı olsaydı çoktan karpuz kesmiştik be.

"Sıkıcısın kızım." dedim oflayarak.

"Belgesel izleyelim. Akrabalarını görürsün hem." dedi Hira gülerek.

"Neymiş onlar?" dedim.

"Ayılar." dedi hızla.

Ayı senin...

"Bir seçkin erkeği şekil a daki gibi kızın üstüne yürürse ne olur biliyor musun?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Ne olur?" dedi Hira diklenerek.

"Karpuz kesilir." dedim pis pis gülerek. O bu gülüşün nedenini anlamaya çalışana kadar çoktan dudakları benimkini buldu.

İçimde at tepiniyor sanki.

İlginç.

Benden SanaWhere stories live. Discover now