BÖLÜM 22: Tek Atış

1.1K 64 32
                                    

BÖLÜM 22: Tek Atış 

“Merih Efe! Sen burayı nasıl buldun?”dedim şaşkınlıkla. Can’ın arkadaşlarına Ceylin’ in evinden bahsedeceğini hiç sanmıyorum. Şamatacı halinden eser kalmamıştı. Bu biraz Pervoll reklamına benzedi ama olsun. Koşarak bir çırpıda yanımıza gelip Can’a sarıldı.

“Abicim nerdesin sen? Bu hal ne? İyi misin? Kim yaptı? Söyle adam toplayalım. Alperen ve Yankı’yı da çağırayım. Meraktan öldüler. İt herif insan bir haber verir.” Can’ın göbeğine hafiften bir yumruk çakıp sırıttı. Özlem gidermek için onlar boğuşurken ben de Can’a zarar gelmesin diye Merih’i itmeye çalışıyordum. Geri çekildiğinde kolunu omzuma atıp kıkırdadı.

“Çok özlemişimim dostumu Başak. Bari sen söyleseydin. Kim dövdü bu çocuğu?”

“Eee şey yok bir şey ya. Çete kavgası gibi bir şey. Aa! Ceylin diye bir arkadaşım var. Bir gün gel seni onunla tanıştırayım. “

Merih Efe her zamanki gibi Can’ı, kavgasını, kısacası her şeyini unutup Ceylin’ in telefonumdaki resmine sırıtarak bakıp kızı süzüyordu. Kafasına hafifçe vurup dişlerimin arasından tısladım. Her zamanki gibi hülyalı hülyalı bakıyordu. İç çekerek mayışmış bir gülümsemeyle Can’a sokuldu. Fısıldayarak bir şey söyledi Can’a, Can o haliyle bile Merih Efe’nin kafasına vurmayı becerdi. Merih Efe sızlanarak geri çekildi.

“Hadi biz eve geçelim. Merih sen de bizimkilere haber verirsin. Tamam mı kardeşim?”

“Tamam tamam. Öptüm amigolar.”

Merih Efe’nin sallana sallana gidişine hepimizi güldük. Bu çocuk iflah olmaz bir şıpsevdiydi. Onun gidişi ile hepimizi gülerek eve geçtik. İçeri neşeyle girip seslendim.
“Ceylin! Sana anlatmam gereken bir sürü şey var.”


Ceylin odasının kapısını açıp ağlamış kırmızı gözlerle bana baktı. Büyük bir yükün altında kalmış gibiydi. Çocuklara döndüm. Hepsi de donmuş Ceylin’e bakıyordu. Kız resmen titriyordu. Ellerini yumruk yapmış, dudaklarını birbirine bastırmıştı.

“Git! Başak git!”

Ceylin’in burnunu çekerek korkuyla söylediği bu sözle ona yaklaştım. Daha iki adım atamamıştım ki “YAKLAŞMA!” diye bağırdı. Kaan önüme geçip beni durdurmaya çalıştı.  Onu itip odaya girmemle başıma darbe almam bir oldu. Yerde bilincim açık ama baygın yatarken siyah elbiseli adamların bizimkileri dövdüklerini görür gibi oldum. Can tam yanıma düşmüştü. Alnından kanlar süzülürken dişlerini sıkarak bağırmamaya çalıştı.

“İyi misin?” dedi gözlerimi kapatmadan çok az önce. Sonra her şey karardı.

...

Büyük bir boşlukta kendimi süzülüyor gibi hissettim. Kalbim artık daha fazlasını kaldıramayacağını mı söylemeye çalışıyor bilemiyorum ama ruhumun isyan ettiği kesin. Bana Başak artık vazgeçmelisin ve normal bir lise son gibi ders çalışıp arkadaşlarınla kafe kafe dolaşmalısın. En son elime ne zaman kitap aldım bilmiyorum. Aaa günlük.. Okula gitmeyeli ne kadar oldu? Uzun.. oldukça uzun bir zaman.

Sadece olaylar başlamadan, o rüyayı görmeden önceki hayatımıza dönebilmek için neler vermezdim. Para veremeyeceğim kesin ceplerim boş sonuçta. 

Ve aşk... Gerçekten bu kadar maceraya değen tek bir şey varsa o da O’ydu. Günlerce acı çekmem, kardeşimi umutsuzca beklemem ve ailemin intikamını almak istemem. Sadece bu karanlık dünyamdaki tek ışık huzmem O. Bana hala uğruna savaşılacak bir şeyler olduğunu hissettiren ve yanımda olan kişi. Kesinlikle intihar mektubu falan yazıyor değilim. Bunu yapmayı çok isterdim ama ben gidince arkamdan üzüleceğini ve belki de birkaç damla yaş dökeceğini düşündüğüm o birkaç insan için.. Bunu onlara yapamazdım. Her şeye yeni başlamışken onları bütün sorunlarımızla yalnız bırakıp kaçmak kesinlikle asil bir davranış olmazdı. Tek çabamda o değil mi zaten? Adımın anıldığı yerlerde lanet okunmadığını bilmek. Sevildiğimi bilmek bile bana yaşamak için biraz daha umut verirdi. Galiba bu olanlara, atlattığımız bütün badirelere, rağmen hala nefes almak için ısrar etmemin nedeni bu.


...

SAPLANTI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now