BÖLÜM 7 : İlk Görüşte Aşk mı? Seni şakacı seni!

3.6K 163 22
                                    

BÖLÜM 7 : İlk Görüşte Aşk mı? Seni şakacı seni!

Başak’ı  nöbetçi öğrenci sınıftan çağırınca içimi bir huzursuzluk kapladı. Endişelenmedim. Yine işin ucunun bana dayanmasından tırsıyorum. Önceki Biyoloji çalıştırma olayı gibi. Sanki döve döve yaptırdılar sana Kaan! Gayet eğlendin. Önce ders çalıştınız (!) , sonra yemek hazırladın, bir ara kafana vazoyu yedin, minik bir bilinç kaybı, şöyle kıytı köşe bir yerde de onu evine bıraktın zonklayan kafanla. Eğlencenin anasını ağlatmışız vay be!



Başak’ın gelmesini bekledim ama yok geri dönmedi. Endişelendiğimi kabul ediyorum ama NORMAL olarak sıra arkadaşınız ortadan kaybolunca merak edersiniz… değil mi? Kız milleti gerçi. Okuldan kaçıp AVM’ye gitmiş olabilir. Karnını tıka basa doldurup 1 TL’lik masaj koltuklarında da uyuya kalmıştır. Ta daa! Sherlock Holmes gibi adamım yemin ederim.

Ah sıkılıyorum. Bu okul ne zaman bitecek? Ne kadar uyusam az! Şu zil çalmazsa 1. Kaan Ayaklanması’nı başlatacağım. Yıl 2014. I. Kaan dönemin eğitim-öğretim sistemine karşı gelip tarihin en hızlı yayılan ayaklanmasını başlattı. Yıl 2015. I. Kaan “Başganım! Başganım!” diyen militanların yüzünden cebinde unuttuğu biber gazı ile YGS’ye girince sınav salonundan atılmasının üzerinden tam 1 yıl geçti. 1 ay boyunca marka ayakkabı alamamanın verdiği hüzünden içip içip kafayı buldu. Tüm annelerin anlattığı destanlarda olduğu gibi kötü yola düştü. Dün köprünün altında kaslarına ellenmiş, ağzı gözü mıncırılmış, saçı dağıtılmış bir biçimde bulundu. Kimin yaptığını bulmak için araştırmalar son hız devam ediyor. Yüzünde pembe parlatıcı kalıntılarına rastlandı. Kimlerin yaptığı büyük bir gizem. Akıllara gelen bir grup azmış kız tarafından yapıldığı ama ben ihtimal vermiyorum. Travestiler onu bu parasızlıktan mutasyona uğramış tipiyle kendilerinden sanıp taciz etmiş olmalılar. Durumu vahim. Kaan için “KAANIMBENİM” yazıp 3300’a gönderin. Her mesaj bir umut, her mesaj bizim cebimize inen bir kuruş.

Ayran kafa yaptı lan! Bu saçmalakus hayallerim yetmezmiş gibi Başak’ı  sırasındaymış gibi hayal ediyordum. Buna dayanamayacağım. Başak’ın evine gitmeliyim. Biraz hava alıp şu saçma senaryolarıma da bir son vermiş olurum.  Okul biter bitmez arabamı Başak’lara sürdüm. Acaba bir şeyler mi alsam giderken? Çiçek, çikolata.. Lan kız istemeye mi gidiyorsun alt tarafı kızın evine ilk kez gideceksin. Sana kahve yapacak belki de. Sonra kahveyi getirirken ayağı yerde aniden beliren bir kayaya çarpıp üzerine düşecek. Başımıza yağan kahve damlacıklarıyla birbirimize yaklaşırken..

“SÜRSENE ARABAYI ZENGİN BEBE!”diye bağırışan trafik canavarlarıyla hayallerimden uzaklaşıp Başak’ın evine sürdüm arabayı. Zaten o kayanın orada işi ne? Yoksa bilirsiniz yani olur öyle şeyler.  Biraz uzak bir köşeye park edip arabayı, dışarı çıktım. İçeri girip girmemek de kararsızlık yaşarken Başak’ı  sokağın başında gördüm. Yanına gidiyordum ki Ege denen petitoyu gördüm. Gülüşerek evin önüne geldiler. Ege’ye olan sıcak gülümsemesiyle duraksadım. Hayır! Gerçekten bunu hak etmedim. Beni nasıl aldatırsın şu petitoyla? Neyin kafasındayım inanın bende bilmiyorum. Yalnızlıktan hep bunlar.

Arabama tekrar bindim. Başımı direksiyona gömüp tırnaklarımı direksiyonun derisine geçirdim. Buğulu gözlerimi kaldırdığımda Ege gerisi Başak’ a sarılıyordu. Hem de ne sarılma! Kız kaybolmuş çocuğun içinde. Sinirle gaza bastım. Yanlarından 110’la geçerek üzerilerine su boşalttım. Dikiz aynasından baktığımda Başak arkamdan bağırıyordu sırılsıklam. Boşuna gelmiş olmayalım değil mi?




Eve gittim ama uyuyamadım. Uyuyarak kendimi oyalamayı düşünmüştüm ama olmadı. Bir kitap alayım dedim kitaplıktan ama kitaplığın yanına geldiğimde Başak’ı gördüm.

“BAŞAK! Sen nasıl içeri girdin?”

Başak gülümseyerek komidine yaslandı. Çok güzeldi… Ona yaklaştım bir an içime doğan sarılma tutkusuyla ve puf! Komidinden diğer tarafa uçmam dışında hiçbir şeyin gerçek olmadığını anladım. Ahahah gülebilirsiniz! 


Eşofmanlarımı giyip Başak’lara gittim. Bahçeden balkonlarına bakmaya çalıştım. Küçücük bir Başak gözüküyordu balkonda. Ama bu salağın ne işi var bu soğukta balkonda? Aaa Ege’yi düşünüyor olmalı. Aptal!


Okulumuzun basket potasına 17. smacımı basarken bunları düşünüyordum. Başak? Bankta oturmuş bana el sallıyor.

“Başak Yazıcı! Ne yaptığını sanıyorsun? Canının istediği gibi hayal dünyama girebileceğini mi?”

Dil çıkartmasıyla çileden çıkıp basket topunu banka fırlattım. 

“AHHH!”

Etki-tepki.. Bana aynı hızla dönen topum sayesinde artık bir gözüm şiş.

SAPLANTI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now