66. Bölüm "Buruk Kaçış"

563 76 61
                                    

Bölüm için öneri müziği medyaya yüklenmiştir. 

Yorumlarınızdan beni mahrum bırakmayın, heyecanlı bir bölümdü. 

Şimdiden iyi okumalar.

***

Tori 17 yaşına girdiğinde omuzlarında olan yüklerin daha da ağırlaşacağının farkındaydı ama zaten genç şahinci tam da bunun için yaratılmış bir karakterdi. Sakin, kabullenici, sorumluluk sahibi, itaatkâr ve sahiplenici. Bu özelliklerden birine sahip olanları bulmak zor olmazdı lakin hepsine sahip bir abinin var olması nadir bir olaydı. Sibilyın bunun farkında olsa da bu çocuğun daha fazla yükle mücadele edebileceğini de görebiliyordu. Bu yüzden Safir'in olmadığı anlardan birinde onu yanına çağırarak konuşma yapması beklenir bir durumdu.

Tori çadırın açık kısmını aralarken, artık uzamış boyu nedeniyle kafasını vurmamak için eğilerek içeri girdi. Saçlarını hiç uzatmamıştı. Onun bu konuda çok keskin bir duruşu vardı. Her zaman güzel kafası saçlarının en kısa halinde olurdu.

- Gel bakalım, biraz konuşalım olur mu?

Tori onun karşısına bağdaş kurarken, dikkatle ve her zamanki gibi sessizce bekledi. Sibilyın bu çocuğun ketumluğunu ve sakinliğini her zaman takdir ediyordu. Druidler de bu hava kendini doğaya veren ve yalnız yaşamaya karar vermiş kişilerde görünür bir şeydi. Ancak Tori öyle değildi. Tori'nin doğasında bu sessizlik vardı. Kız kardeşinin tam da zıttı olarak.

- Ne kadar zaman daha sizinle yaşarım bilmiyorum Tori ama ne olursa olsun senin hayatın konusundaki kararların için önceliğin hep Safir olmalı.

- Zaten öyle. Sen söylemesen de bu şekilde hissediyorum. Neden bu konuşmayı yapıyoruz? Bilmediğim bir şey mi oldu?

- Hayır sadece Safir seninleyken, ona sahip çıkman konusunu düşündüğünden daha ciddiye alman gerekebilir diye konuşmak istedim. Belki evlenmemen bile daha iyi olurdu. Başka bir hayatının olmaması, sadece ona ait olmak zorunda olduğun bir ömürden bahsediyorum.

- Evet öyle olacak zaten. Evlenmek istediğimi sanmıyorum. Safir... yani bilmiyorum zaten sadece onu korumak için doğmuşum gibi hissediyorum bazen.

Sibilyın başını sallarken, Tori'yi inceliyordu. Aslında içinden gelen bunun saçma bir düşünce olduğunu söylemekti. Onu sonsuza dek koruyamazdı ve Sibilyın kehanetlerden Safir'in ölümünün ne olursa olsun abisinden önce olacağını zaten biliyordu. Ama bunların hiç birini söyleyemezdi. Tori'nin şansız bir ruh olduğunu da söyleyemezdi. Mükemmel bir ruhtu. Ama bazıları sadece en güçlüleri korumak için gelirdi.

***

Tori son nefesini verip bedeni yere düştüğünde, Safir hücreden çıkmıştı. Sonra ona ne olacağına dair hiçbir düşüncesi yoktu. Kim olduğunu bile hatırlamıyordu. Tori'nin ruhu kardeşi tamamen korunana kadar onu bırakmayacaktı. Bu kaderlerinde vardı. En baştan beri. Aileleri ölüp gittikten, Sibilyın onları büyütmek için yanına aldığından beri bu böyleydi. Tori bir gardiyandı. Nadir bir ruhtu ve onu sonsuz huzura erdirene kadar da burayı terk etmeye niyeti yoktu.

Bu yüzden şahinlerden biri onun ruhuyla birlikte koridora daldığında kimse fark etmemişti. Hatta Safir'in kontrolündeki şahinlerden dolayı buna alışmak zorunda olduklarını öğrenen bir grup muhafızın geri çekilmesine sebep olacak kadar hızla koridorlarda ilerlerken, kimse bunu dikkate almamıştı. Büyük salonun kapısı kapanmak üzereyken içeri süzüldükten sonra masanın üzerinde duran haritaların ve planların üzerinde dolaştı. Şöminenin önünde oturan beyaz prensin tepesinde bir tur attı ve ölüm büyücüsü Sahra'nın ölü ordusuyla verdiği uğraşı görecek kadar camın yakınından geçti. Safir de aşağıdaydı. Onu korumanın birkaç yolu vardı ancak şahinken şimdilik bu halde ona direkt yardım edemeyeceğini gayet iyi biliyordu. Bu yüzden diğerlerini bulmalıydı. Ama önce zindanlardan birinde olduğuna emin olduğu efsuncuyu kendine getirmeliydi. Bu yüzden muhafızlardan birinin açtığı kapıdan hızla çıkıp, zindanlara kadar süzüldü.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon