42. Bölüm "Kırmızılı Kadın"

1.2K 114 54
                                    

- Alexander buraya koruma yapmamış mıydı? Nasıl girdiler hırsızın zihnine?

Tori herkesin salona toplanmasının ardından, kendini sandalyelerden birine bırakmış ve ağırlığını masaya bırakmıştı. Aslında sesi sitemkârdı. Alexander bu tonlamaya da anlam veremediği için cevap vermeden önce gözlerini hafifçe kısarak Şahinci'ye baktı.

- Evet koruma yaptım Tori ama çok fazla rüya büyücüsü varsa benim korumam etkisiz kalmış olmalı.

- Peki etkisiz kalmadığını ne zaman bileceğiz? Onu anlamanın yolu ölmeleri mi?

Bu cümleden sonra salondaki herkes Tori'ye dönmüştü. Alexander yüzüne çıkan utanç sıcaklığını saklamak için cam kenarına doğru geçmişti. Hala Safir'i koruma görevinin monk tarafından halledilmesi gerektiğini düşünüyordu. O zamandan bu yana kız kardeşi hakkında hiç konuşmamışlardı ancak Alexander onun mesafe koymuş olduğunu elbette ki fark etmişti.

- Üzgünüm Tori, haklısın. Her zaman kestiremiyorum.

Monk sakinlikle ve Tori'yi yatıştırmak için yumuşacık konuşmuştu. Ancak gitgide kararan gözleri yüzünden Şahinci'nin de rahatlayacağı yok gibiydi. Şafak, Tori'nin yanına giderken, hırsız da Tori'nin oturduğu yerin yanına oturmuştu. Omzuna elini koyarak konuşmak için sakince seçti kelimeleri.

- Tori, Alexander bizi korumak için sürekli uyanık. O olmasa şimdiye kadar çoktan ölürdük. Ben çocukça davrandım. Çoktan bu büyü olayını kabul edip, bir şeyleri öğrenmem gerekirdi.

Şahinci, hırsızı terslemedi ama yavaşça sandalyesinden kalkarken, Alexander'a bir kez daha bakmadı. İçinde ve aklında neler oluyordu anlamak çok zordu. Monk da bunu anlamlandırabilmek için onun hareketlerini izliyordu ama bu işin Safir'in ölümüne gidiyor olduğunu bildiğinden daha fazla konuşmamasının iyi olacağına karar verdi. Tori salondan çıkarken, bir şey söylemek için yeniden döndü.

- Kimse Safir'i kurtaramadı ama değil mi? Demek ki hepimiz ölmeden buraya kadar gelememişiz.

-Tori!

Onu uyaracak şekilde sertçe çıkışan ve onu susturan Kaşmir olmuştu. Yine de Tori söyleyeceğini söylediğinden salondan çıkınca, geride bıraktığı hissi umursaması gerekmedi. Genelde konuşmayan ya da çok uyumlu olan bir adamın kendini kontrol etmeden konuştuğu zamanlar daha can alıcı olabilirdi.

İçerideki sessizlik önce gergindi. Söylediklerinin hiç birini geride kalanlar düşünmüyordu ancak Alexander zaten baştan beri bu şekilde hissettiğinden durum farklıydı. Bu gerginlik Alexander'ın kalkıp, çıkışa doğru gitmesiyle daha da yükseldi.

- Onunla konuşsam iyi olacak. Birazdan büyücü burada olur, o zamana kadar birkaç dakikaya dönerim.

Alexander da kimsenin konuşmasına izin vermeden çıkmıştı. Şafak iç çekerek arkasına yaslandığında kime daha çok kızması gerektiğini anlamaya çalışıyordu. Alexander elinden gelen her şeyi yapıyordu ama Tori de kız kardeşini kaybetmişti. Bu işin içinde bir sürü duygu vardı ki bu karmaşayı daha da içinden çıkılamaz hale getiriyordu. Sessizlik uzadıkça uzuyor, kimse konuşmaya önce başlamak istemiyordu. Hırsız kendini garip bir şekilde suçlu hissettiğini fark etmişti, her şeyin sorumlusu gibiydi. Bir an için cesaret almak için gözleri Kaşmir'le buluşmak istediğinde başını kaldırdı. O da pencerenin yanında, Alexander'ın az önce ayrıldığı koltuğun hemen yanında duvara yaslanmıştı. Sanki aklını okumuş gibi kendine bakarken bulmuştu onu. Buz mavisi gözlerinin içine işleyen keskinliğiyle sakinleşmişti. Ona hafifçe başını sallamıştı. "Senin suçun değil" demesi için bu yetmişti. Konuşmasına bile gerek kalmadan ne hissettiğini anlaması nasıl mümkün oluyordu? Hırsız hafifçe gülümsedi ve iç çekip, kollarını masaya koydu.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now