58. Bölüm "Koruyucular"

732 94 44
                                    

Bölüm için Müzik Medyaya eklendi. Yorumlarınızı heyecanla beklerim :) 

***

Çöl Şehri halkı bir araya gelmekten çok hoşlanan bir halk değildi. Burada farklılıklara pek saygı duyulmazdı. Herkes diğer sınıflar olarak ortamı ayırmayı alışkanlık haline getirmişti. Suikastçılarla, hırsızların yan yana duramaması ya da aristokratların, halkın geri kalanı ile aynı zemin üzerinde durmak istememesi gibi. Halkın çoğunluğundan nefret eden bir kalabalık, zengin ailelerden nefret eden bir halk, saraydan korkan ve nefret etmeye cesaret edemeyen bir şehir olarak, burası o kadar da birlik duygusu olan bir yer değildi. Çöl Şehri, diğer şehirlerin arasında ticaret yolu olarak bilinirdi. Aynı zamanda kendi içinde iyi olduğu daha birçok konu olmasına rağmen, bir bütün olmak konusunda kötülerdi.

Meydana kurulan idam platformu için, şehrin tam orta noktasında bulunan at üzerinde "kraliçe" heykeli mekan olarak kullanılmıştı. Kraliçe bu şehrin ilk kraliçesi olan çok yaşlı bir savaşçıydı. Cesareti anlatılırken, bir de o dönemlerde erkeklerin arasında, erkek gibi giyinerek savaşmasından bahsedilen bir hikâyesi vardı. Cesur, asla durdurulamaz ve dik kafalı bir kadın olduğu da anlatılırdı. Üzerindeki kıyafetin her bir noktası, şehrin ilk loncalarını temsil ediyordu. Hançerler suikastçıları, yüzünün yarısını kaplayan peçe görünümündeki gizleme maskesi hırsızları, belinde uzanan kocaman kılıcı ve dev kabzası saray ordusundaki savaşçılarını, bir elinin yukarı dönük olan avuç içindeki küre monkları ve atın gözlerini örten miğfer de duridleri temsil ederdi. Heykel incelendikçe bir sürü detay bulmak mümkündü ancak şimdi geniş omuzlarıyla hafif esen rüzgârı bile kesmiş olan nişancıyla bakarken hırsız, kraliçenin belinden sarkan efsuncu çantasını yeni fark ediyordu. Bunu yapanların, bu kadar şeyi biliyor olmasına şaşırıyordu. Hep beraber yüzyılların, bin yılların anılarını bir şekilde taşımayı başardıkları heykelde tek birlik noktasını görüyorlardı.

Tüm bunlar heykeli keşfetmenin, hayatı ne kadar tanımakla ilgili olduğunu düşündürtmüştü hırsıza. Salvator yavaşça koluna dokunduğunda önce ona bakmış, sonra onun gözlerini kaldırmış olduğu yere doğru bakışlarını çevirmişti. İdam platformunun etrafı muhafızlarla doluydu, bu zaten bekledikleri bir şeydi. Ancak etraf o kadar çok muhafızla doldurulmuştu ki, çatılar da bile onları görebiliyorlardı. Bu iş en azından çok daha karmaşık hale gelmiş gibiydi. Sonra hırsız, Salvator'un fark etmeden kolunu sıkan eliyle yeniden irkilip ona döndü. Gözlerini kısmış ve bir kişiye odaklanmıştı. O adamın kim olduğunu bilmiyordu ama Salvator'u bir hayli gerdiğini görebiliyordu.

- O kim?

Hırsız yavaşça nişancıya fısıldadı. Önce duymadığını zannetmesine neden olan bir sakinlikle durmaya devam etmişti sonra bakışlarını ona indirdi ve iç çekip, omuz silkti.

- Hunter. Kraliçenin şimdiki muhafız lideri. Yerime geçti gibi bir şey.

- Muhafız lideri miydin?

Hırsız şaşkınlıkla kocaman gözlerini açtığında, Salvator gergin ifadesinden kurtulup hafifçe gülümsedi.

- Kraliçeyle çalıştığımı biliyordunuz.

- Evet ama kraliçeyle çalıştığını biliyorduk, muhafız lideri demek, neredeyse komutan olmak üzere demek, ben mi yanlış biliyorum?

Salvator yeniden gülümserken, hırsızı bileğinden tutup kalabalıktan uzaklaştırmaya başlamıştı bile.

- Hayır, doğru biliyorsun. Ama bence pek önemli bir detay değildi. Önden yürümek ister miydin?

- O niye? Bence sen gayet iyi ilerliyorsun.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin