38. Bölüm "Daha Bitmedi"

1K 110 26
                                    

Bölüm için önerilen müzik medyaya eklenmiştir. :)

*** 


Kaşmir, yine her atlatmakta zorlandığı zamanlarda olduğu gibi tütünle haşır neşir olmanın getirdiği doğal sessizlikle pencere kenarında oturuyordu. Gün aydınlanmak üzereydi. Güneş doğacağının habercisi minik ışık parçalarını yeryüzüne bırakmaya başlamıştı. Bu kadar güzel bir gök yüzü, dümdüz çöl parçalarından oluşan ve alçak evlerden oluşan bu şehirden çok daha net görünüyordu. Tüm ekip Şafak'ın iş bittikten sonra toplanmaları için kiraladığı bir evde toplanmıştı. Yine kalabalık bir sokakta ancak hiç dikkat çekmeyen bir yerde bulunuyordu. Bu kez içinde tüm eşyaların olduğu geniş ve çok odası olan bir yerdi üstelik. Bu kısmı, hırsız ve Kaşmir'in kaçamak uykuları için el verişli olarak, yalnız kalmalarına da olanak vermişti.

Kaşmir, gözlerini doğmak üzere olan güneşten, yatağa doğru çevirdi. Hala adını öğrenemediği hırsız koyu kahverengi saçları yastığa yayılmış ve az önce Kaşmir'in başının olduğu yastığa sarılmış halde olabildiği en savunmasız haliyle uykusundaydı. Üstelik derin bir uykuda olduğu için de hiç bir harekete gözlerini açmamıştı. Kaşmir, iç çekip yeniden gözlerini çöle çevirdiğinde, aslında neyin içine girmiş olduğunu anlamaya çalışıyordu. Mantığı saçmaladığını, yanlış bir şey yaptığını ve aslında şu an itibariyle durması gerektiğini söylüyordu. Saray soyundan, efsanelere konu olmuş bir kadının kızı olarak, tüm beyazları avucunun içinde taşıyan kadının hayatında yer alabileceği yerin neresi olduğunu bir türlü çözemiyordu. Yapamaması gerekiyordu sanki. Sonra bu sonuca kesin olarak varamadan iç güdüleri devreye giriyordu. Aşk, ona zor gelen bir ödüldü. Kolay kolay o boyuta gelemediğinin ve yine gelemeyebileceğinin de farkındaydı ama onda, ruhunu teslim etmesi gerektiği hissini veren bir şeytan tüyü vardı. İşte bu kısmı çözemiyordu. Hem onunla olmak, tüm karanlık sırlarını, kalbinin gerçekliğini ve anılarını paylaşmak için yanıp tutuşurken, hem de bunu yapmaması gerektiğine inandırmaya çalışan sürekli ona "dur" diyen bir beyne sahipti. Zorlandığı şey buydu. Tüm hayatı, bu şekilde kendini koruma altına almasıyla geçmişti. Şuan her şeyi tersine çevirmek neredeyse imkansız geliyordu.

Şu an içinde bulunduğu kuyu tam da monku yanında istediği yerdi. Onun ışığına ve aklına ihtiyacı vardı. Ne kadar hayatında duygusal ilişkilerden yeterince uzak durması gereken bir insan olduysa da iyi bir gözlemci ve eşsiz bir iletişimciydi. Çok insan ve hayat tanımıştı. Bu, her şeyi değiştiriyordu. Hırsız ile aralarındaki bu şeyin nereye gidebileceği ve ne olması gerektiği konusunu da onunla konuşarak çözmek harika olurdu. "Aptal adam, ölecek zamanı buldun çünkü" diye söylendi fısıltıyla.

- O kadar kolay kurtulamayacağını biliyor olman gerekirdi.

Kaşmir bir an nasıl zıpladığını fark etmeden, kendini pervazdan yere indirmiş ve her zaman yanında taşıdığı küçük hançeri çıkarıvermişti. Ama monk, hiç bir şey olmamış gibi temiz gülümsemesi ve kusursuz duruşuyla tam da karşısında dikiliyordu. Kaşmir o kadar şaşkındı ki, buz mavisi gözleri tüm sertliğiyle ona bakarken, hala bunun bir tuzak olduğunu düşünmekten vazgeçemiyordu. Bu sırada hırsız da yatakta kımıldanmaya başlamış ve  yataktan zıplayarak "Alexander!" diye koşarak, monka sıkı sıkı sarılmıştı. Monk, gözlerini kapatarak, tüm sıcak kanlılığıyla bu sarılmaya karşılık verdi ve gülümseyerek doğrulup, yeniden Kaşmir'e baktı. Ona, bunun gerçek olduğunu anlaması için hala zaman veriyordu.

- Hadi ama sen de eminim biraz özlemişsindir.

Bu sırada hırsız yavaşça gidip, Kaşmir'in elinden hançeri almıştı. Sonra onu yavaşça elinden tutarak, monka doğru çekmesi ortamı yatıştıran şey olmuştur. Kaşmir kendine gelmiş ve bunun gerçek olduğuna nihayet inanmaya başlamıştı.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang